Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yürek yorgun...

Yürek yorgun...
 

Yürek yorgun, kadın yorgun…

Kadın yalnız, yürek yalnız…

Kadın sabahları ait olmadığı bir dünyaya uyanıyor, her sabah duvarlarla vedalaşıyor… Bu akşam, belki diyor bu akşam getiririm size sevdiğimi, balkonda taşlar arasından her şeye inat açan papatyalar gibi gülücükler açar sizde de… ısınırsınız, yok olur ıssızlığınız…

Kurallarını bir türlü öğrenemediği hayat oyuna almıyor kadını… Kadın uzaktan hüzünlü gözlerle izliyor, yanından geçip giden yaşamı… başı önünde sözünü tutamamanın verdiği kırgınlıkla dönüyor sokağın başından… Başını kaldırıyor gökyüzüne, yalvarıyor “bitsin bu yalnızlık” diye… açıyor kapısını, ne bir ses ne de nefes…

Konuşacak kimsesi yok, konuşacak bir şeyi olmadığı gibi…

Adam bir bahar günü çıkıp geliveriyor… Elleri ceplerinde, kadın bekliyor, adamın ellerine ipek bir eşarba sarıp verdiği yüreğini alsın yüreğine koysun diye… Adam kadının tutuyor ellerinden başlıyor dans etmeye, tamam diyor ellerin ellerimde ya, al yüreğimi yüreğinin bir köşesine koy, sessizce kalayım ben orda… kimseler bilmesin, kimseler duymasın, kimsesizliğimi al sade… Gözlerine bakıyor adamın, buradayım diyor, yanındayım, nerdesin sen… Adamın gözlerinde kendini görüyor, gözbebeklerine sıkıca sarılıyor, yalnızlığa düşmekten korkuyor… Adam gözlerini kaçırıyor, kadın şimdide adamın kirpiklerinde…

Adam kadının kirpiklerinde asılı kaldığını fark etmeden gidiyor… Bakmıyor bir daha kadının gözlerine, kadın adamın kirpiklerde asılı kalmış devam ediyor yalnızlığına… Adam ağlasın diye dua ediyor, tuzlu gözyaşlarıyla yaralarına tuz basmak istiyor…

Adam kadının yüreği ellerinde, elleri ceplerinde çalıyor kadının kapısını… Kadın hiçbir şey sormadan açıyor kapıyı, adamın ellerine bakıyor, yüreğini istiyor adamdan… Adam açıyor kollarını alıyor kadını kollarına, kadın ısınıyor, yüreğinin yerine koyuyor adamı… Adam öpmeye başlıyor kadını, adamın dudakları merhem oluyor bütün yaralara… Kadın nefes almıyor büyü bozulacak diye, uyumuyor, uyandığında bitecek bu rüya diye… Adam uyanıyor, kadın gözlerine bakıyor adamın, görüyor kirpiklerinde çırpınışını, kadın biliyor rüyanın bittiğini, adamın gideceğini… Kadın sormuyor, adam kapıyı açıp dudaklarına bıraktığı koru ardında bırakıp giderken sormuyor bir daha gelecek misin diye… korkuyor adamın yüreğini cebinde unutup gideceğinden, bir daha dönmeyeceğim demesinden… hep bekliyor, adam her gelişinde bu rüya sonsuza dek sürsün diye açıyor kapıyı…

Adam hep geç gelmiş baharlara gidiyor…

Kadın bekliyor… Kadın darmadağın, adamın ellerindeki yüreğine bakıyor, yürek paramparça… İstemiyor artık yüreğini, yorulmuş, üzgün yüreği, adamda kalsın istiyor, adamsa kirpiklerinde asılı kalan kadının yorgunluğunu görmeden çekip gidiyor….

Kadın düşüyor hayattan… Üç nokta koyuyor hikayenin sonuna, cümlelerinin sonuna koyduğu gibi… bitmesin istiyor, adam gelsin yarım kalan cümleyi tamamlasın istiyor…

“Geldim bak, yüreğin yüreğimde, gözlerin gözlerimde, tut ellerimden, bırakmayacağım seni bir daha”

Kadın kapıyor gözlerini hikayeden uyanmamak üzere…

Nokta koyuyor hikayesine, yalnızlığın kollarında, kendisine sıcacık sarılmış bir şekilde…

 
Toplam blog
: 10
: 737
Kayıt tarihi
: 24.02.08
 
 

Baharla gelmişim dünyaya, nisanın 5’inde gözlerimi açmışım hayata... Her yer rengarenk, mis kokulu e..