Yüreklerimize ateş düştü!

Terör örgütü pkk, sığınacağı bir in bile kalmayınca, katilliğini sokaklarda göstermeye başladı. Diyarbakır bu akşamüstü, Eylül 2006’daki 5’i çocuk 10 kişinin öldüğü bombalı saldırıdan sonraki en kanlı sokak saldırısının hedefi oldu. Şimdilik 5 insanımız daha şehit, ama yaralı sayısı daha da ürkütücü! Tam 67 yaralı var, ölüm sayısı büyük bir ihtimalle artacak.

PKK'nın Diyarbakır’daki saldırılarında kullandığı yöntemler birbirlerine çok benziyor. Araçlara, ya da otobüs duraklarına bomba koyup uzaktan kumanda ile patlatmak. Terör örgütü eylemlerinde böylesine sıradan, zeka özürlü yöntemler kullanıyor. Güvenlik güçlerimizin önlemler alıp, ölümlerin önüne geçememiş olmaları ise hayli düşündürücü. Bugünkü cinayetler, askeri birliklere sadece 100 metre mesafede, yol kenarına park etmiş bir araca konulan bombanın patlaması suretiyle işlenmiş. Şekil yine aynı!

PKK nasıl olabiliyor da silahlı kuvvetlerimizin burnunun dibine kadar girip, kanlı eylemler yapabiliyor diye düşünürken, gözüm Diyarbakır belediye başkanı Baydemir ve DTP’li bir milletvekilinin saldırı üzerine yaptıkları konuşmalar haberine takılıyor. Acaba, bu defa pkkya terör örgütü diyebilecekler mi merakıyla okuyorum haberi.

Yok, yok, yine yok!

Bu adamlar harbiden yüzsüzler! Suratlarına tenekeden maskeler takıp insan içine öyle çıkıyorlar. Beyanatlarını anlatmama bile gerek yok, eski Baydemir ve DTP ağzından yapılan konuşmalardan birini kopyala yap, sonra da buraya yapıştır.

O anda, “Nasıl oluyor da, pkk, askeri yerleşkenin dibine kadar sokulabiliyor ve insan öldürebiliyor?” sorusuna da cevap aramaktan vazgeçiyorum. Durum apaçık ortada! pkk, DTP’nin, özellikle de DTP’li belediyelerin içinde kendisine yer bulabiliyor. Bir belediye aracı, ya da görevlisi askeriyenin içine kadar bile girebilir. Ona sadece “Nereden geliyorsun?” sorusu sorulur. “Belediyeden” cevabına karşılık ise, çoğu zaman “geç” olur.

Nereden mi biliyorum? Askerlik yapan herkes bunu bilir. Durum maalesef böyle! Asker böyle davranır, çünkü devlet memuru ya da vatani hizmetini yapan sıradan bir insandır sonuçta. Belediye görevlisinden, ya da başka bir devlet memurundan şüphelenmek aklına gelmez. Askeriyede görev yapan herkes, özel eğitim almış, muvazzaf subay, ast subay değil. Bu belediye görevlilerinin çoğu ile komşu olamasa bile, aynı manavdan, kasaptan alışveriş ediyor, aynı berbere tıraş oluyor. Belki de, bir akrabası başka bir belediyede çalışıyordur. Karşısına Diyarbakır’da çıkan “devlet memurunu da” aynı şekilde algılıyordur.

Durum, “Belediyeden mi?

Geç!

TEK’ten mi?

Geç!

Su işleri?

Acele edin lütfen, asker kokmaya başladı!

Meclisten mi? Memlekette demokrasi var, buyur geç!” şeklinde olmaya devam ederse. Biz daha çok ağlarız. pkkyı önce kurumlarımızdan, başta yüce meclisimizden söküp atmalıyız! Atamazsak yüreklerimize daha çok bombalar düşer.