Yürrüü Be Fenerim, Kim Tutar Seni?..

Yazzıııyyooooorrrr!.. Fener' im tarih yazıyooorr...

Bu alemde bir tarih yazılacaksa, Fenerbahçe kralını yazar... Ve alâsını yazmaya devam ediyor...

Hem öyle yazar ki, bir de sahneye koyar, hem yazar hem oynar...

Hem öyle oynar ki, rakibin kafasına dank ediverir... FENERLE ŞAKA OLMAZ!

Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi' nde ilerledikçe sevinçten (!) çatlayan pek sevgili (!) dostlarımız, karşımıza Sevilla çıktığında "ohh" demişlerdi... Sevilla büyük takımdı ya hani, işimizi bitirecekti ya! Lâkin öyle olmadı, büyük olan ayakta kaldı...

Sonra Chelsea çıktı yolumuza... Aynı dostlar, "hahh, işte bu sefer tamam, işleri kesin bitti" diyerek daha derin bir "oohhh" çektiler... Keşke çekmeseydiniz!... Çekememezlikten çektiğiniz ohh ile karşıki dağlar yıkıldı, güvendiğiniz dağlara kar yağdı.

Kuralar çekilince "Chelsea dişimize göre" demiştim. Rakibi küçümsemekten değil tabii, takımıma güvenimden... Zaten küçümsemek kimin haddine, onlar ki dünyanın bir numaralı kulübü.

Rakip büyük takım, zorlu takım, yıldızlar kulübü Chelsea... Biz akıl almaz işler yapıyoruz yine. Roller aynı, oyuncular farklı... Fenerbahçe' nin Devler Ligi' nde bu sezon attığı gollerin bir çoğunda imzası olan Deivid ilk yarıda kaleyi şaşırdı! 13' üncü dakikada topu Fener kalesine yollayan Deivid, böylece bir geleneği devam ettirmiş oldu. Bu gelenek başımıza bir iş açmadan bırakmak gerekir artık diyorum.

Hâl böyle olunca, yâni durum 1-0 olunca hangimiz ümitsizliğe kapılmadık ki?.. Güçlü ve iyi oynayan bir rakibe karşı yenik duruma düşmüş, üstelik golü biz atmıştık. Her yazımda sözünü ettiğim, "çok şükür artık her skorun altından kalkabiliyoruz" dediğim olay tekerrür edecekmiydi? Bu dünya takımına karşı da maçı çevirebilecekmiydik?

İlk yarı sahada yoktuk adeta ama Volkan oradaydı... Chelsea vurdukça Volkan çeldi. Bu maçın da kilit adamı Volkan oldu. Maçın şeytan üçgeni ise Deivid, Volkan ve Kâzım triosundan oluştu.

Carlos ve Gökhan' ın olmayışına hayıflanırken bir de Uğur Boral hayâl kırıklığımız oldu. Sağ kulvarın lokomotifi Gökhan' ı ararken, sol kanadımız da kırıldı.

Doğrusu Önder fena değildi, belki kendisini izlemeye gelen İngiliz yöneticiler onu motive etti. Fakat Uğur' un yerine giren Kâzım parlayan yıldızımız oldu ki, bu da Chelsea' nin kâbusu oldu. Ve o büyük Chelsea, bize bir tek gol bile atamadı.

Maldonado, önceden de dediğim gibi tam hazır değil. Garanti paslarla hatasız oynadıysa da bu hâli çok eleştiri alır. Gerçek Maldo bu değil, bu vasat hâli belki yarısı. Hazır olduğunda inanın onun da seyrine doyum olmayacaktır.

Kupaya adım adım ilerliyoruz... Artık en baba kupaya 4 var, sadece dört 90 dakika... Neden olmasın?

Bu arada, Chelsea' nin yenilmezliğine son veren Fenerbahçe' nin Kadıköy yenilmezliği de devam ediyor.

Altı gün sonra rövanş var... Bence bu kadroda üç değişiklikle o maça çıkılmalı... Yâni ilk 11' de üç değişiklik olmalı. Wederson yerine Carlos, Önder yerine Gökhan ve Uğur yerine Kâzım.

Hakem mükemmele yakındı, devler ligine yakışır bir yönetim gösterdi. Umarım İngiltere' de ki maça da en az bu Danimarka' lı kadar düzgün bir hakem atanır.

Chelsea' yi karşılayan dostlarımız (!) amaan haa uğurlamaya da gidin KAN KARDEŞLERİNİZİ...

Sevilla galibiyetinde Zico' nun doğum günüydü ve hediyesini aldı. Bu sefer de torunu olmuş Zico' nun... Lâkin bu Chelsea galibiyetinin hediye olduğu başka bir isim var aslında!.. Asbaşkanımız ALİ KOÇ... Evet, 2 Nisan 1967 doğumlu Ali Koç' a armağan olsun, kutlu olsun diyorum, nice yıllara...

Teşekkürler Kanaryalar, bize bu güzellikleri yaşattığınız için...