Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '06

 
Kategori
Yurtdışı Eğitim
 

Yurt dışında yaşamak mı?

Döviz artınca ben Türkiye’de yaşamak istemiyorum diyen gençlerin sayısında da doğru orantılı bir artış hissediyorum. Oysa uzaktan her şeyin çok daha toz pembe göründüğü gurbet yolları, bir kere sizi içine alınca bırakmıyor ve mutlu ya da mutsuz,yaşamaya devam ediyorsunuz oralarda.

İnsanların geneline bir bakın, eğer şu anda yaşadığı hayattan memnun değilse ilk yapmak istediği şey yurtdışında yaşamak. Hemen bu alternatifi zorlamak. Bunun yalnız parayla da ilgisi yok. Türkiye’de maddi durumu iyi olan ancak uzaklarda her şeyin daha iyi olacağını düşündükleri için yurtdışına giden sonra, gittiği yerde takılıp kalıp, hayatında geride bıraktığı her şeyi kaybeden insanlar tanıyorum. Bu yüzden iyi karar vermek lazım gitmeden önce. Geride bırakacaklarınız hayatınızda önemliyse iyi ölçün biçin.

Amerika’da yaşayan her Türk ne kadar yalnız olduğundan, ne kadar büyük, kendisini hapseden şehirde yaşadığından, hastalansalar kimsenin dönüp bakmayacağından gözleri dolu dolu bahseder hep.

Ben de İngiltere’de okuduğum kısa süre boyunca memleket hasretiyle yanıp tutuşurdum. İstanbul’un çamurunu, simidini, vapur sefası ve haşlanmış mısırını özlerdim. Türk arkadaşlarımla tek sohbetimiz, Karadeniz’in yayları, boğazın sefası, Ortaköy’ün çay bahçeleri, ince belli bardaklarda demlenmiş çay ve nefis bol köpüklü kahve olurdu. Bir araya geldiğimizde hiç günlük yaşantılarımızdan bahsetmezdik hep memleket, yine memleket. Annelerimizin reçelleri, karpuzların tadının başka olduğu, Avrupa’da her şeyin taneyle alındığı da bizde ne kadar bol olduğu konuşulur, ‘ahh Ortaköy’de ne güzel okey oynardık biye burada okey yok’ derdik.

Yine, Amerika’da çalışan bir arkadaşım var. Önce, ‘Hayatta bir şeyler başarmak istiyorum, bu dünyaya gelişim öyle sıradan olmamalı ‘ gibi söylemlerle yüksek lisans yapmaya gitti Amerika’ya, sevdiği her şeyi geride bırakarak. Güya amacı hem çalışıp hem yüksek lisans yapmak. Aradan bir süre geçince her ikisini bir arada yürütmek çok zor geldiğinden ve çalışmak zorunda olduğundan okulu asmaya başladı ve çalışma iznine başvurmaya karar vererek başvurusunu yaptı. Aradan yıllar geçti. Geçenlerde kendisini gördüm ve görünen o ki, o çarkın içine karışınca yalnızlığı daha derinleşip kaybettiklerinin yükü daha ağır gelmeye başlamış kendisine. Ne yüksek lisans yapabildi ne de şimdi geride bıraktıklarını kazanabiliyor. İstanbul’dakinden daha farklı bir hayatı da yok. Sabah kalkıyor işe gidiyor akşam bir sinema, sonra eve gelip yatıyor. Daha fazla mı kazanıyor dersiniz? Evet ancak yaşam masrafları da üç katı. Dolayısıyla elde var koca bir sıfır, kayıp yıllar ve geride bırakılanlar.

Yurtdışında okumak için elinizden gelen ne varsa yapın, tüm şartlarınızı zorlayın, mutlaka ama mutlaka hiç yapamazsanız birkaç aylık dil eğitimine de olsa gidin ama yaşamak için iyice akıl terazini çalıştırmadan karar vermeyin ve memleket inanın bana doğduğunuz yer doyduğunuz yer değil.

Sevgiyle kalın

 
Toplam blog
: 35
: 5855
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

1970 doğumluyum, 4,5 yaşında ilkokula başladım ve 14 yaşında Üniversite sınavına girdim. KTÜ Sınıf Ö..