Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '07

 
Kategori
Mizah
 

Yurt dışında yaşamanın avantajları-1

Yurt dışında yaşarken, bir takım avantajlarınız vardır…

(Ha evet… Sular filan akar oralarda… Bi de daha çok kazanıyorsundur… Başka ne avantajı olacak ki, valla ben memnunum ülkemde yaşamaktan, anamın babamın, çoluğumun çocuğumun, eşimin dostumun yanında yaşamaktan…)

Tamam yahu... Tabii ki saydıkların çok güzel şeyler… Sevdiklerinin yanında yaşamak filan.

Yani doğru tabii sular filan da akıyor… Hatta musluktan da içebiliyorsun suyunu.

Maaş mı? O göreceli… Tıpkı güzellik gibi.

Benim avantaj demekten maksatım… Şartlardan, ortamdan dolayı oluşan avantajlar. Çok orijinal de degil… Hemen hemen her yurt dışına çıkanın hemen farkettiği bir takım şeyler… Bazılarını farketmek için ise turist olmaktan biraz daha fazlası gerekiyor.

(Ooouuu sanki hava mı attın, bana mı öyle geldi? Turist olmaktan daha fazlası gerekiyormuş… Ne ki acaba anlat bi bakalım? Bi de… çok uzun giriş cümleleri kurma… Bak bir sonraki bloğa geçicem ona göre… Ya da tv seyrederim belki de)

Avantajlar mesela şu şekilde; Etrafınızda sizin dilinizi konuşan pek insan olmadığından arkadaşlarınızla çok rahat önünüzdeki, yanınızdaki hakkında konuşabilirsiniz.

(Çok iyi bir şeymis gibi sanki bi de söylüyon bunu).

Yok yani konuşursunuz anlamaz kimse ya… Çok güzel bir rahatliktir. Ohh be sanki görünmez adamım hissine kapılırsınız.

Hakikaten de öyledir… Diliniz görünmez adam etkisi gibi bir etki gösterir.

Pan zehir başkasında varsa yani sizin dilinizi biliyorsa demek istedim (anladık canım ne demek istedigini) ve hatta o hakkında atıp tuttuğunuz kişiyse o panzehire sahip olan… o zaman biraz durumlar pis bir şekil alabilir.

(Eeee başka orijinal bir avantaji var mi?... İş filan rahat bulunuyo mu?)

Durun yahu… Biraz daha anlatayım bu salak durumu.

Mesela metroda bir arkadaşınız hakkında telefonda konuşuyorsunuzdur… Nasıl olsa kimse de yoktur.

Yani vardır da… Anlamazlar ya.

Bazen hızınızı alamayıp küfür de katarsınız. Nadide cümlelerinizin içine… Ya da tüm abazanlığınız telefonun öbür ucuna yayılırken köşede oturan ve sizin dilinizi konuşan abiye de ulaşır anlattıklarınız.

“Oğlum bak önümde bir kız var süper… Mini etek filan giymiş… Off bee… Hakkaten bak… Süper lan… Yok anlamaz… Nerden anlıcak… Böyle sarışın var mı bizde yaa”

Haaa… Evet haklısın abazancım yok… Ama ben ve o köşedeki abi duyduk herseyi…Yok bozmıcaz seni, sen devam et… Eğlenceli oluyor böyle dinlemek.

Tabii bu arada olaya şahit olan kişi olarak… Kek gibi konuşan bu elemanla göz göze gelmemelisiniz… Çünkü o gözler “Duydum seni kerata... Bak ben de aynı dili konuşuyorum… Türkçe di mi? Heh hee…” bakışları olacaktır…

Bakmayın o yüzden o tarafa doğru… Nasıl olsa kulaklarınızla işitiyorsunuz, gözlerinizle değil.

(Yapma ya öyle mi ?... Kulakla işitiyormusuz… Böyle bilgiç cümlelere KIL olurum…sonraki bloğa mı geçsem acaba?).

Dur geçme… bitiyor az kaldı.

Neyse ne diyordum… Ha ama ben çok merak ettim bunun tipini de derseniz… Tam metrodan çıkacakken, ya da siz çıkarken bakın… Hatta selam verin… Duydum genç… Hadi iyi gunler.

(Bu arada metroda telefon nasıl çekiyor ki?…)

Yahu tramvay, otobüs bunlar gibi şeyler… Düşünün işte.

Başka diğer bir avantaj ise… Aaa sayfa bitti… Neyse bakalım sonra devam ederiz artık.

(Bir dekka, bi dekkaaaa… Sayfa bitmedi… Sen bizi kazıkladın bak şimdi… Bi avantaj söyledin kacıyon hemen… O da bi şeye yaramıyo zaten… İş var mı oralarda iş onu söyle sen?... Bi de baksana senin maaş ne kadar?)

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..