Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yürümek...

Yürümek...
 

Yürüyüş... İnsanların yürüyüşü... Ben bakar mıyım insanların yürüyüşüne? Elbette bakarım. Benim kadar insanlarıa merak duyan biri, otobüste, kafelerde, duraklarda, sokakta yürürken, postanede, bankada, iş yerinde insanları merakla gözlemleyen biri elbette bakar yürüyüşe.

Kendi yürüyüşümü düşündüm ve güldüm. Kollarımın ellerimin bir aşağı bir yukarı hareketini, çoğu zaman aklımda birşeyle sokakta yürüdüğüm için sağa sola yalpalayışımı ve zerre kadar zarif olmadığımı, işin tuhafı bunun da umrumda olmadığını düşündüm. Kadın dergilerinin "Herkesi aynı sayfalardan çıkardık, hepiniz aynı oldunuz hadi bakalım sokağa seksi kadınlar" şeklindeki akıl satmalarına hep dudağımın kıyısında bir gülüşle baktığım için ve içimdeki inatçı keçinin "ben sizden biri olmayacağım" diye bağırıp durmasına dayanamadığım için böyle sarsak ve umurunda olmayan bir yürüyüş geliştirmiş olmam da olası elbette.

Bir erkek nasıl mı yürümeli? Nasıl isterse öyle yürümeli.Yeter ki birini taklit etmesin? İnsanlar aptal değildir ve yapaylığı anında çözerler garip bir içgüdüyle. Maçoysa maço gibi, bezginse bezgin bezgin, kendine güvenliyse yine öylesine. Sadece kendisi gibi. Kimi taklit edersen et, kime benzemeye çalışırsan çalış, tek bir adımın bile olsa o gerçek seni ele verir. Ne kadar kötü görünürse görünsün kendi yürüyüşün olsun adımlarında. Ben güçlü bir adamım imajı için göğüsün ilerde yürümeyi bırak, güçlüysen bu belli olur zaten. Bir Kadir İnanır, Brat Pitt, Marlon Brando, Robert De Niro olmak zorunda değilsin ki. Onlardan zaten bir tane var. Senden de öyle. O nedenle iki Marlon Brando yerine bir tane senden kat dünyaya yürüyüşünle. Zarif değil misin? Ne çıkar olmayıver. Çok mu sarsak yürüyorsun? Olsun en azından kendinsin öyle değil mi? Karşı cinsi etkilemek mi istiyorsun? Ah sevgili dostum karşı cinsi çözemezsin. Onun nelerden etkilenip etkilenmeyeceğini bilemezsin? Senin bir çay bahçesinde tek başına uzaklara bakmana aşık olabilir mesela ya da dalgın dalgın yürürken gözlerindeki hüzne. Senin sarsak sarsak attığın adımların komikliğine vurulabilir bir anda. Yoktur kadın milletinin kriteri. Belki erkekler bi kuğu gibi süzülüp geçen kadınların yürüyüşüne hayran olurlar. Adımlarının zerafetine ve bunun gibi bir çok görsel şeye. Oysa kadın milleti o adamın içinde kopup gelene aşık olur bunu biliyor muydun?

Yürü... Ama kendin gibi yürü... Bunun bir kriteri yok çünkü...

BLOGNOT: Bu blog Sevgili Dostumuz Pirmete'nin "Kadın Nasıl Yürür? Ya Da Yürümeli?" yazısına cevap olarak yazılmıştır.

RESİM: Julia Swartz

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..