Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '12

 
Kategori
Öykü
 

Yürüyen Yatır

Yürüyen Yatır
 

Hacı Nusret semt ahalisi içinde en sevilenlerden, dindar, yardımsever, örnek insanlarından birisi olarak gönüller de taht kuran  özel bir insandı. Bir  vakıftan satın aldığı iki katlı eski bina onun maneviyata olan düşkünlüğünün bir işareti olmuştu. Üstelik binanın bitişiğinde duran bir ermişin yatırı da bu maneviyatı adeta perçinledi.. Birçok kişi onu kutlamak için sıraya giriyordu. Aslında insanların gündüz vakti  bol bol dua ettiği, sevdiği bu yatır geceleri adeta  bir korku filmi sahnesini andırıyordu. Geceleri terk edilmiş ıssız bir yer olurdu burası. Belki de korkunun bir etkisi vardı. Üstelik o yüzden olacakki bu  evin yıllardır hiçbir alıcısı, taliplisi çıkmamıştı. Bu yüzden  fiyatı da oldukça düşüktü. Gösterdiği bu cesaretin yanında yatırın bakımıyla ilgilenmesi çevrede daha çok takdir edilmişti. Yatıra hemen her gün su döker, çiçek diker, hava karardı mı yatırın başına mumlar dikerek ilgilenirdi. Yapmış olduğu bu ilgi, alaka  yüzünden yatıra dua etmeye gelenler Hacı Nusret’e de hem dua hemde teşekkür ederken onu takdir ederdi. Eğer biraz hırsı olsaydı bu çevreden çıkan ilk milletvekili, yahut belediye başkanı olurdu. Ama bu girişimi bile onu farkında olmadan bir belanın içine sürüklüyordu.

Evi satın aldıktan bir süre sonra dua edenler yatırın az bir mesafe ile evden ayrıldığını fark etti. Önceleri binanın yıkılacağı söylendi. Söylentiler birbirini takip etti. Kimileri  gece karanlığında beyazlar giymiş ak sakallı bir ihtiyarı gördüğünü söylediğinde mahalle sakinleri iyice bir  paniğe kapıldı. Hemen herkes bir şeyler söylüyordu. Bazıları bu olayın  kıyametin bir  habercisi olduğunu iddia   ederken,  kimileri artık yatırın ayağa kalkma zamanının geldiğini tartışmaya başlamıştı. Bu dedikodular yüzünden hava kararır kararmaz insanların büyük çoğunluğu eve kapanıyordu. Kahvelerde oturan bitirimler, kumarbazlar, içkiciler ise bu söylentilere kahkahalarla gülüyordu. Hacı Nusret de bir anlam verememişti. Hemen kendi camiasından bazı hocalar getirtip inceletmişti. Ama hiç kimse binadan ayrılan yarım metrelik mesafeye bir cevap bulamıyordu. Çok geçmeden konu kapanacaktı. İnsanların da Hacı Nusret’in de günlük yaşamı başlamıştı. Aylar sonra bir gün dua edenlerden biri çığlık atana kadar. Yarım metrelik mesafe bir metre olmuştu. Haber mahallede adeta bir bomba etkisi yaptı.
 
Yaşlı insanların korku içersinde ağlaması bir yana, küçük çocukların bile artık yatırın önünden kaçarcasına geçmeleri, dua etmeye gelenlerin feryatları bir tarafa  yine geceleri insanların eve kapanma zamanı başlamıştı. Hacı Nusret de çağırdığı   hocaların yetersiz kalması nedeni, ile  Anadolu’dan bazı dervişleri, ulemaları yardıma çağırdı. Söylentilere göre yine beyaz çarşaflı, ak sakallı bir ihtiyarın gece yarıları sokaklarda dolaşıyordu ve, evlerin önünde kapıları bacaları kontrol   ediyordu... Söylentiler tüm hızıyla  tekrar  kulaktan kulağa yayıldı. Bu yatırın amacı ve niyeti neydi? Kimlerden niçin, neden rahatsızdı, neler oluyordu? Mahallede aylarca yıllarca süren dedikodular, haberler, birbirini takip etti. Yıllar geçiyordu. Mahalle sakinlerinin birçoğu evlerini satıp ya da müteahhitlere kat karşılığı verip son sürat buradan  uzaklaşıyordu. Parayı bulanların çoğunluğu İstanbul’un daha elit semtlerine yayılırken, yatırın ziyaretçileri de haliyle azalmıştı. Eski haberler de unutulmuştu.
 
Alkolik taksi şoförlerinden birisi semt birahanesinden içeri girip yeni bir haber getirene kadar. Kelle paça vaziyette içeri giren sarhoş bitirim şoför dehşet içersinde  diğer masalara anlatıyordu. Söylediğine göre kıyak vaziyette evine giderken yıllardır işediği o elektrik direğine küçük abdestini yaparken fark ediyordu,  bir yatıra işediğini. Meyhanedeki ateist berduşlar dahi inanmak zorunda kalıyordu. Çünkü bu haberi getiren en yakın dostlarından biriydi. Aynı anda iki üç masa birden içkileri bırakıp elektrik direğine koşunca haberin doğru olduğu ortaya çıktı. Hacı Nusret’in evinden ayrılan yatır on metrelik mesafede ki elektrik direğine komşu olmuştu. Sahneyi gören gözler fırlıyordu.. İlk haberden bu yana geçen seneler de yatırın aldığı mesafelik yol on metreyi bulmuştu. Sarhoşların güya şaka yollu takılmalarına göre yatırın Hacı Nusret’ten nefret ettiği için ondan kaçtığı gibi espriler mahalleye yayılınca bunlara kızan Hacı Nusret bu defa Eyüp belediyesi fen işlerine gidip müracaat etti. Ertesi gün belediyeden gelen teknik ekipler kısa bir incelemeden sonra hazırladığı rapora göre yatırın toprak kayması sonucu oralara kadar sürüklendiği ortaya çıktı.
 
Hemen herkes rahat bir nefes alıyordu. Yatırla ilgili söylentilerde artık kapandı. Birkaç yıl sonra ise yatır elektrik direğini biraz daha geçince de hiç kimse umursamadı. Bir süre sonra  yatır tam sokak köşesinde yer alınca artık ahali  ilgilenmiyordu. Çok geçmeden insanlar birbirine şaşkınlıkla ve merakla soruyordu  “Yatırı gören biri var mıydı?” Çünkü yatır tamamen ortalıktan yok olmuştu. Neden acaba? Bazıları sabahın bir körü belediye yol ekibinin gelip yatırı ortadan kaldırdığını söylüyordu. Birkaç yıl sonra ise Hacı Nusret’in eski evinin önünde buldozerler belirince mahalle sakinlerinden eski yaşlılardan bazılarının gözünden yaşlar belirdi. İnsanlar iki tarihi yapının o sokaktan yok olması burukluğunu yaşıyordu ister istemez. Boydan boya dikilen modern iki blok sokağa yerleşince oralara da başka ilçelerden insan yığınları taşınınca hikaye artık eski anılarda yer almıştı.
 
Bir gün aynı taksi şoförü yine sarhoş vaziyette meyhaneden içeri koşar adım girince insanlar oturduğu yerden yine  fırlıyordu... Yine neler oluyordu? Taksi şoförü patlamış gözlerle heyecan içerisinde anlatıyordu:  O yatırın yirmi yıldan beri hemen her gün santim santim uzaklaşmasına neden olan şeyin ismi Hacı Nusretti. Evi aldığı günden beri o hemen her gece elinde kazma kürekle sessizce çalışarak,   sinsice bir planla hiç kimseye görünmeden yatırı taşıyordu. Yatır nedeniyle inşaat izni verilmeyen o yeri çok ucuz bir meblağ ile alan Hacı Nusret şimdi trilyonlar ile oynuyordu. Hacı Nusretin iki katlı evine onlarca daire verilmişti. Şimdilerde Ayvalık’taki villasında yaşıyordu Hacı Nusret.
 
Taksi şoförüne haberi veren ise yıllar boyu her gece korku içerisinde şarabını çekerken Hacı Nusreti izleyen mahallenin en berbat şarapçısı Yandım Salihti. Oturduğu bodrum katı yatırın tam karşında yer alıyordu. Yürüyen yatırın yolculuğunda Hacı Nusret sus payı olarak Yandım Salihi yıllarca yemlemişti.
 
 

 
Toplam blog
: 39
: 393
Kayıt tarihi
: 19.01.12
 
 

Serbest ticaret ile iştigal ediyorum. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde aktif görevlerde bulundum..