Yusuf'un Sesi

Ey bana küsen dağlar 

Yamaçtaki çiçeklerin nazı ne 

Ambarın benzini yarıda kaldı 

Çarşamba’nın gelişi 

Artık eskisi gibi değil 

Karıncalar isyanda 

Ağustos böceğine inat 

Arılar da atık oğul vermiyor 

Cevizlerin içi boş 

Mavi bocuklu ceylan 

Kulağı hızmalı kedi 

Havada dans eden kuşlar 

Karda yürüyen aslan 

Beş kişilik aile 

Karlarla güreşiyor 

Yay, kiriş ve meridyen 

Nereye bu akşam vakti 

Başı yaşmaklı gelin 

Harman yerinde 

Bulunmayan sevgi 

Buğday kokulu dostluk 

Kayıplara karıştı insanlık 

Newyork, Londra 

ve Tokyo derin uykuda 

Yusuf’un sesini 

Duyar gibiyim 

O’nu ne arayan, ne soran var 

Ne harmandalı 

Ne Sivas Zeybeği 

Tadı dimağımda kaldı 

Çaydaçıra, Karadeniz'de 

Horon, gül fırtına dalgalı 

Bilen arayan yok 

Ozanlar kenti Ankara 

Ayşe'min yavuklusu 

Nöbet bekliyor 

Üşüdü yüreğim 

Eller tetikte 

Gabardağı'nda 

Anlayan kim? 

Soran kim? 

Duyan kim?

Abdülkadir GÜLER 

29 Aralık 2010. Söke