Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Yüz elli kişiye sordum!!! ''Aşk'ı tanımlayabilir misiniz?AŞK nedir?''( 2 )

Yüz elli kişiye sordum!!! ''Aşk'ı tanımlayabilir misiniz?AŞK nedir?''( 2 )
 

.................


 

Merhaba…

Yine ben… HüsnüNİYE Kuruntu…

Kırk yılın başı, hani 14 Şubat Sevgililer Günü de geliyor diyerekten; ‘’Aşk’’ Sevgi’’ hazır gündemin başköşesine kurulmuşken, yeni bir yazı dizisine başlıyayım dedim. Dedim de ne oldu? Tüm hevesim kursağımda kaldı.

Yok arkadaş! Bu Ay Şen’den ne rahat ne huzur ne de yazmama fırsat yok ki! Sanki dizi arasına reklam alıyor misali, bir dolu yazı girdi araya. Sanki çok anlarmış gibi, bir de el atmış futbola!!!

Her neyse aramızdaki rekabet had safhada. Ay Işığını bertaraf ettim, Seher Yeli desen keza. Defterlerini dürüp, tüm haşmetimle hükümranlığımı ilan edecektim de! Ehhh sabrın sonu selâmetmiş. Gün olur, o da olur elbet.

Neyse… Dönelim esas konumuza. Tefrika tefrika yayınlamakta ısrarlıyım. Konu çetrefilli. Soru zor, cevapları daha da zor.

Hazır bulmuşken, bizim BAFOK (Buca Amatör Fotoğrafçılar Klubü) elemanlarını kıstırdım, toplantı esnasında. Gerçi gündemde sergiler, yapacağımız etkinlikler vardı ama ben, telaşçı giriverdim araya. Tam hazırlandım. İçlerinden biri lafı tıkadı ağzıma!

-Abla, 14 Şubat 2013’de ‘’KADINA ŞİDDETE HAYIR!’’ kampanyası kapsamında ‘’ONE BİLLİON RİSİNG’’ etkinliğine katılmak için binlerce İzmirli, O gün İZMİR SAAT KULESİ etrafında saat 12.00 ila 14.00 saatleri arasında, buluşacaklar, blog da yazıp da duyurdun mu?

- Elbette, bu konuyla ilgili blog yazdım canım arkadaşım ama buluşma yeri ve saatini şimdi sen söyledin. Onu da yazarım. Şimdi sorumu sorabilir miyim?

-Benim canım ‘’MUHTEŞEM ÇETEM’’ Aşk’ı tanımlayabilir misiniz? Aşk nedir?

-Aşk, sürekli onu düşünmek, sürekli onunla yaşamak, yaşadıkça da ne zaman ayrılık acısını yaşarım diye düşünmektir. Sevginin ‘’den’’ halidir. Başka hali de yok ki zaten! Aşk, halsizliktir!

-Aşk, baldan tatlıdır.

-Aşk, inişli, çıkışlı duyguların hüküm sürdüğü dalgalı bir denizdir. Âşık olanların boğulduğu deniz.

-İyi ki yaşadım, iyi ki sevdim asla pişman değilim diyebilmektir AŞK.

-Aşk, anlamların ve anlamsızlığın kol kola gezdiği deryadır.

-Aşk, sudur, hayattır. Aşk, sudur, iç iç kudur!( İsmi lazım değil O kendini biliyor)

-O herkesin bildiği anonim bir söz. Sana ait özgün bir şey söyle arkadaşım…

-Aşk, yanıp yanıp kül olup, dağlara taşlara savrulmaktır!

-Gerçek aşk hayatta bir kez yaşanır.

-Aşk yalan, sevda yalan, bakışlar yalan, sözler yalan… İşte Dünya yalan…

Teşekkür ederim arkadaşlar.

Düştüm yine yollara… Kendimi buldum sahil kıyısında. Birkaç kişi karşılıklı banklarda oturuyorlar. Belki de bir kaçı eş birbiriyle. Sormadım tabi haliyle. Yanlarına yaklaştım en güler yüzümle.(İnsanlara soru sormak da ne zormuş öyle. Bu işlere girince öğrendim.)

Tam soruyu yönelttim ki en sempatik halimle. Beylerden biri fena sinirlendi.

-Allah Allah ne biçim soru bu kardeşim?

Cevap vermeye niyetlendim ki hanımlardan biri hemen atıldı söze.

-Dur!!!!! Kızma hemen… Aşk, bin bir çeşittir. Ben mesela denize aşığım, tabiata, çiçeklere, Yaradan’ın yarattığı tüm canlılara, kuşlara ve de yalnızlığa aşığım. Benim en büyük aşkım yalnızlık ve çok mutluyum.

Kızgın Bey! ’’Ben cevap vermeyeceğim!’’ dedi. Gırtlağını sıkacak halim yok ya.

-Siz bilirsiniz… Diyerek yavaşça uzaklaştım yanlarından ama ardımdan kritik yaptıklarını hissettim. Şimdi el âlem ne der diye projeden vaz mı geçeceğim? Yok, öyle yağma… Aynen devam… Biraz uzakta kız öğrenciler vardı, duvarın üzerine sıralanmışlar. Hani ‘’İzmir’in kızları bir başka güzel’’ diye nam salmış ya. Aynen öyle. Bir içim su her biri. Üzerlerinde okul formaları, sırtlarında çantalar, kayalıkların üstüne çiğdem çitliyorlar ve bir yandan da sohbet edip gülüşüyorlardı.

Ben de duvarın üstüne iliştim ve yanlarına oturdum.

-Okul erken mi bitti kızlar bugün?

-Yok teyze… Biz okulu ektik bugün… Sınav sınav üstüne bunaldık, boğulduk.

-İyi… Hava kararmadan gidin eve ama…

-Yok! Ailelerimiz anlamadan döneriz.

-Peki… Hadi sohbet edelim sizle. Ben bir soru sorayım siz yanıtlayın bakalım. Ve… Sorumu bu kez gençlere yönelttim. Bakın ne cevaplar aldım. Elbette, annelik var ya serde! Onlara verdiğim nasihatleri anlatmayacağım.

Bakın bizim güzel kızlar neler dediler…

-Aşk, tutulmaktır delicesine. Sevginin o görünmez demir parmaklıklarının ardında sararıp solmak ama bu esaretten kurtulmamayı dilemektir sonsuza dek.

-Aşk, sevdiğine dolu dizgin koşmaya çalışmak, eriştiğini sandığın anda, sabun misali elinden kayıp gittiğine kahrolmaktır.

- Aşk, çoğun azıdır, azın ise yürekte çoğalmasıdır.

-Aşk, acının ve mutluluğun bir arada yaşadığı ama hiçbir teleskopun gösteremediği bir gezegendir.

-Aşk, tarifsizdir… Ne kadar acı çeksen de ona katlanmanın en güzel halidir.

-Aşk, kanser gibidir. İçten içe yiyip bitirir!

-Aşk biter, ardından kıyamet gelir…

-Aşk, her şeydir ve aşk hiçbir şeydir.

-Aşk, göreceli bir kavramdır, görecesini görece yapabilmektir tüm mesele…

-Aşk, rüzgârdır… Ardından kırılan dalları toplamaktır… Tabii toplayabilene aşk olsun!

-Aşk, son model arabanın arkasından offfffff çekmenin başka bir versiyonudur.

-Aşk, med-cezir dir. Ne zaman gelip, ne zaman gideceğini bilememektir. Geldiğinde de ne yapacağını!

Velhasıl, bizim kızlar güzelliklerinin yanı sıra, feylezoflardı da aynı zamanda…

 

Devam edecek…

 

Ayşen Arslangiray Kura

14 Şubat 2013

 

http://blog.milliyet.com.tr/yuz-elli-kisiye-sordum------ask-i-tanimlayabilir-misiniz-ask-nedir------1--/Blog/?BlogNo=400945

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..