Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yüzde 47 oy almazdık…

Yüzde 47 oy almazdık…
 

Sayın Bülent Arınç’ın Ankara’da gazetelerin temsilcileri ile bir araya gelişinde söylediği, başlık olarak kullandığım cümle aklıma ilginç bir olayı getirdi.

Mahallenin ünlü pokercileri (XX) kulüpte toplanmış iddialı bir oyun oynayacaklardı. Baskın korkusundan oyun öyle filmlerde görüldüğü gibi paralar masa üzerinde oynanmıyor, tebeşirle küçük bir tahta üzerine yazılmış sayılar ile kamufle ediliyordu. Tahmin edileceği gibi, paralar daha önce hesap tabelasını tutana veriliyor, oyun bitiminde tabelacı, mevcut sayılara göre herkesin parasını veriyordu. Birkaç saat süren oyundan sonra, oyuncular hem çaylarını içiyor hem de muhabbet ediyordu. Herkes bir diğerini kazandığı için tebrik ediyordu. Oysa hesapladıklarında hepsi zarardaydı. Onların, işi anlayıp kızacaklarını bilen yazıcıda çoktan gitmişti. Oyuncular kıyasıya mücadele ederken kazanan sabırla, onlardan küçük küçük küsuratları kendine kırpan yazıcı idi.

Bu türde başkalarının kavgalarından nemalananlar vardır. AKP de öyle. Hep birileri kavga etsin bakıyor, kavga eden kimse yoksa kendi mağdur görüneceği kavgayı başlatıyor. Dağarcığında bir atımlıktan fazla barut olmadığı, halka da iyi yutturduğu için aynı filimi ikide bir gösterime sürüyor. Maşallah halkımızda zevkle izliyor.

Hatırlanacaktır, İstanbul belediye başkanı seçimlerinde, CHP ve Anavatan adayının amansız mücadelesinden kazanıp aradan çıkan Tayyip bey olmuştu.

2001 de koalisyon ortaklarının birbirine girmesinden de yararlanan AKP olmuştu. Hatta Sayın Arınç’ın saklamaya gerek duymadığı olayda, 2007 de e-muhtıra ve Cumhurbaşkanlığı kavgası organize edilemeseydi, %47 oy hayallerinde bile göremezlerdi. Bu mantıkla olaylara baktığımızda bütün bu Ergenekon tertiplerinin yargıyı kavga içine çekmenin asıl nedeni ülke için bir şeyler yapmak değil, bir dönem daha iktidarda kalabilmeyi sağlamaktan başka bir şey değildir.

Demokrasi ile yönetilen hangi dünya ülkesinde bir başbakan, sırtında atmıştan fazla suç dosyasının hesabını vermeden ülke yönetebilir? Sanırım Türkiye kendine muhatap kabul ettiği ülkeler arasında bu konuda tektir. Sayın başbakan ikide bir ABD den örnekler verir ama bir tele kulak olayının ABD de yaptıklarını görmezden gelir, bizde çok daha vahimlerinin olmasına rağmen nasıl hala o koltukta oturduğunu kimseye izah etmez. Başbakan, yargı mensuplarını azarlarken “Şimdi bir de pazarlığa oturacağız. Biz burada millet adına varız.” Diyor. Bekliyor ki birileri çıksın “PKK ile pazarlık ediyorsunuz da neden yargı ile etmiyorsunuz” desin. Yeni bir gündem oluşsun.

Bizim poker oyununda yazıcı sadece kendi işine gelen durumlarda, işine gelen kişilerin sayılarını iç ediyordu.

Tabii, bu kadar oyunu organize etmek kolay değildir. Gerçi başbakanın etrafında danışman ordusu var ama ne olursa olsun “el elin eşeğini türkü çağırarak arar” söyleminde olduğu gibi her durumu tam da başbakanın istediği gibi kotaramadıkları zaman da oluyor. O zaman sayın başbakan kızıyor, kölesi gibi insanları azarlıyor, bağırıyor. Oysa Kasımpaşa’da haklı bile olsanız birine öyle ulu orta bağırıp çağırabilir misiniz? Sesinizi biraz yükseltseniz, “hoop dur bakalım” derler adama. Sanırım birazda bu yüzden sayın başbakan koruma ordusu ile geziyor.

Sayın başbakan iç veya dış her konuda bol bol konuşuyor da nedense işsizlik, açlık, yoksulluk gibi konular pek gündeminde yok. Bu da gösteriyor ki oy kayıplarının en büyük nedeni işsizlik açlık. Üretmedikten sonra bir yanınızı yırtsanız işsizlik önlenemeyeceğine göre, mutlaka bir mağduriyet, bir kavga ortamı sıcak tutulmalı, gündem öyle belirlenmeli, ne yapıp edip halk bir daha kandırılmalı ve bir dönem daha iktidarda kalınmalı. Değilse daha yargıyı tam anlamı ile ele geçirmeden iktidardan gidilecek olursa, yarın yüce divan karşısında o boyunlarına asılı suç dosyalarının hesabını vermek çok zor olacak.

Bizim yazıcı bir süre kulübe uğramamıştı.

04/04/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..