Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Yüzsüz olmadığımızdan mütevellit kıyamıyor, kıyılıyoruz ince ince

Yüzsüz olmadığımızdan mütevellit kıyamıyor, kıyılıyoruz ince ince
 

Bu konu başlığımda tabi yaşadığım olaylara dayanıyor tahmin edeceğiniz üzere : ) Yaşadığımız her şey iyisiyle, kötüsüyle bizim tecrübemiz ve bizleri adım adım güçlü biri olarak ileri götürmek için varlar ve bana kalırsa iyi ki de varlar her ne kadar bazen canımızı yaksalar da …

Kendimi bildiğimden bu yana hiçbir arkadaşıma ihanet etmedim, kazık atmadım ya da canını acıtmadım. Ama tam tersi bu bahsettiklerimi hep ben gördüm çünkü hep iyi değil çok iyi olmaya çalıştım, değerinden fazlasını verdim. Lisede tarih hocamızın bir lafı vardı kulakları çınlasın : ) “Bir insana yüz verirsin 200 ister, 200 verirsin yetmez 300 ister, ve bu böyle gider” O zaman anladığımı sanmıştım söylediğini, aslında anlamamışım yaşayana kadar söylediğini. En son ki ihaneti çıktığım işyerindeki arkadaşlarım dediklerimden gördüm. Hani anlatmıştım daha önceki bloğumda, ne şekilde çıktığımı, daha doğrusu çıkarılmaya mecbur bırakıldığımı. Aslında ben yazmamış olsam da bir satırı da onlara ayırmam gerekirdi ama o zaman yapamadım, şimdi yapıyorum.

Aslında hiç sevmem “ben olsam böyle yapardım” demeyi. Çünkü biz biziz kimsenin yerinde değiliz ve karşımızdaki olamayacağız o an. Ama bu durumda söylemek zorunda kalıyorum bunu. Çünkü gerçek bu. Mesela ben olsaydım;

- İşten ağlaya ağlaya çıkarılmaya mecbur bırakılan arkadaşıma bunu yapanı, her ne kadar üstüm de olsa, haddini bildirirdim ve bunu işten çıkma pahasına yapardım ! (Dipnot: En çok çalışmaya ihtiyacı olan kişi olarak bütün samimiyetimle bunu söylüyorum)

- Çalışmaya ihtiyacı olduğunu bildiğim arkadaşımın göreceğini bilerek, sosyal medya üzerinden o iş yeri ile ilgili mutluluk fotoğrafları paylaşmaz, sanki herkes iyi de kötü olan çıkarılan arkadaşım olarak gösterilmesine asla ve asla müsaade etmezdim !

-  Arkadaşıma, yöneticimin söylediği olumsuz şeyleri kendisine söylemez, onu farklı düşüncelere sevk etmezdim.

-  İnsanların yürümediği o yoldan tek başına gideceğini söyleyen arkadaşımın kolundan tutmak mesela (arkasından gözyaşı dökmekten daha mantıklı bir iş olur kanımca),

- İşten çıkarken, orada ne kadar kalacağını bilmediğim, üstelik kendini bilmez üstümün ona neler yapacağını fazlası ile tahmin ettiğim, hatta emin olduğum, imzalamam gereken evrağı sırf kendimi kurtarmak için, “ben imzalamayım, sen unuttum dersin” cümlesini kuracak kadar bencil olmak aklıma bile gelmezdi,

-  Aynı kademede olduğum iş arkadaşıma, iş yüklemeye mecbur bırakırken (kendisinin görevi olmadığını gayet iyi bildiğim halde), teşekkür etmek yerine, “şunu da öğreteyim mi sana, sen çıkartırsın” diyecek kadar yüzsüzlük cesareti örneğini gösteremez, utanırdım.

- Ben açık sözlüyüm, dobrayım diyerek, aslında patavatsızlıkla aralarında önemli farklar olduğunu bilir, hatta kendimi de bilir ondan sonra konuşurdum ve hiç kimsenin yanında gereksiz eleştirilerde bulunmaz, bu söylediğimin eleştiri yada öğüt olduğunu değil, hakaret olduğunu bilirdim.

- “Ben çok ince düşünüyorum” derken, birkaç kez düşünürdüm. Zira yapılanların ince düşünmek ile ters düştüğünü görüyorum. İnce düşünün bir insan, yukarıda yazılanları yapmamalı öncelikle !

Fazla iyi niyetli olup, seni sırtından bıçaklama noktasına getirecek kişilere hak ettiği değerin kat kat fazlasını veriyorsanız benim gibi eğer, görüp görebileceğiniz yukarıda yazdıklarım veya üç aşağı beş yukarı benzeri olacaktır işte. Hatalarımızdan ders almanın zamanı bir an önce gelir mi bilinmez. Tek bildiğim şey artık buna bir son vermemiz gerektiği. Zira iyi olacağız diye kendi değerimizi düşürüyoruz başka bir şey değil emin olun. Kıyamıyor ama çatır çatır kıyılıyoruz işin özeti !

Sevgiyle kalmanız dileğimle

 

Hoşçakalın

 

Limon Çiçeği

 
Toplam blog
: 15
: 226
Kayıt tarihi
: 22.07.15
 
 

Okulumu bitirmek, keman çalabilmek, İtalya'ya gitmek ve İtalyanca öğrenmek en büyük isteklerim.....