- Kategori
- Ben Bildiriyorum
- Okunma Sayısı
- 1177
Yüzyılın mektubu: Kartal kanadına mektup

2006 yılında İstiklal Savaşı'mızın kanayan yaralarından olan Şeyh Sait'in torunu ile evlenen tiyatro sanatçısı Yılmaz Erdoğan, yine aynı yılda, terörün neden olduğu ölümlerin durması için "Güvercin kanadına mektup" adlı bir mektup yazmıştı.
Mektupta şöyle diyordu Erdoğan:
"Kimse ateş etmesin kimseye
Hiçbir gerekçeyle
Hatta savunmak için bile."
Kimi kesim çok duygulanmıştı bu mektuptan. Kimileri alkış tutmuştu. Kimilerinden destek görmüştü.
Fakat kimi kesimden de büyük tepki almıştı. Neden mi? Türkiye'yi bölmeye çalışan dış destekli terör örgütü PKK ile Türk Ordusu aynı kefeye konulmuştu bu mektupta.
Açıkça söylemek gerekirse, ben bu mektuptan hiç duygulanmadım. Beni asıl duygulandıran, bu mektuba cevap olarak Güneydoğu'da görev yapmış emekli bir astsubayın yazdığı, "Kartal Kanadına Mektup"tu. Çünkü bizi anlatıyordu, bizim davamızı. Bence bu mektubu her Türk vatandaşı okumalı. İşte yüzyılın mektubundan birkaç alıntı:
Bu bir mektuptur. ... Vatan üzerine. Bayrak üzerine. Onur üzerine. Namus üzerine. Vicdan üzerine. Akıl üzerine. ... Kelimeler ve kelimeleri çirkinleştiren kalemler üzerine.
Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş falan değildir, kalleştir olsa olsa. Kalleşlerin en kalleşi ise, kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir.
Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi. Kavganın sebebi vatandır çünkü bayraktır, onur ve namustur, vicdandır.
Dağlara döşenen mayından daha tehlikeli ve kahpecedir dimağlara ve bilinçlere döşenen mayınlar. Dağlara döşenen mayın tek kalır, tek can alır. Ürer her doğumda, her okumada zihinlere döşenen mayınlar ve ihanet her doğumda bir daha artar. Başka zihinlere bulaşır, mayınların en tehlikelisidir bu, yayılır. Dağlardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barışla ve daha ne kadar varsa tüm süslü kelimeler alet edilir bu gizlemeye.
Dil özgür olunca, özgürlük dil olur artık ve bütün bölünmeler böyle başlar. Özgürlük daime yeni sınırlar ister. Okul der, ayrı olsun. Bürokrasi der, bu dilde anlayamıyorum, ayrı olsun. Bayrak der sonra, ayrı olsun dilim ayrı nasılsa, ben de ayrıyım ve bu da varlığımın sembolüdür. Toprak der arkasından, ayrı olsun birazını bana ver, nasıl olsa daha önce dilimin, özgürlüğünün birazını vermedin mi? Hem ne olacak, birazcık topraktan ne çıkar biz kardeş değil miyiz?
Bu eski ve çok ağır bir mektuptur.
Türk bağımsızlığını koruyanların kanları ile yazılmıştır.
Kaynak:Altemur Kılıç-Kent Haber, Hürriyet Gazetesi, kendime rehber edindiğim Hulki Cevizoğlu-İşgal ve Direniş, 1919 ve Bugün
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

tebrik ederim harika bir yazı yazmışsın ...bu duygular yücedir..anlamlıdır..sevgiler
Zadig 25.07.2007 18:48- Cevap :
- Teşekkür ederim.Bu duyguları yazmak önemli değil sadece,paylaşmak da önemlidir aynı zamanda.Çünkü paylaşıldıkça daha da artar,büyür bu milli duygular. 25.07.2007 23:00
Günaydın, bugün'e bu önemli ve ciddi bir yazyla başlamış oldum. sevgiler
Nariçi 25.07.2007 7:09- Cevap :
- Teşekkür ediyorum Nariçi.Gerçekten çok önemli.Sanatçılar bizim için örnek insan olmalıdırlar.Vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği için savaşmalıdırlar yeri gelince.Örneğin bir Pablo Neruda gibi.Örneğin İlya Ehrenburg gibi.Bu kadar şehit vermişken ve hala da vermekteyken,can güvenliğimiz tahdit altındayken,babam bile olsa farketmez, kimse benim ülkemin ordusunu, PKK gibi kalleş bir grupla bir tutamaz.Sevgiler. 25.07.2007 15:23