Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

İbrahim Erdem KARABULUT

http://blog.milliyet.com.tr/karabulut44

11 Haziran '22

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Z Kuşağı Çıldırmış Olmalı.

Dünya ve ülkemizi saran Corona Covit 19 sürecinde eve kapanmanın ilk günlerinde "Hoş geldin Corona virüs" başlıklı makalem ile toplumun aile yapısından uzaklaştığı bu dönemde bu virüsün tekrar ailelerin yakınlaşmasını sağlayacak aynı sofraya oturmayı, aynı filmi izlemeyi, sağlayarak unutulan örf, adet, gelenek ten uzaklaştığımız  o' amansız  koşuşturmacanın bozduğu aile yapısına bir nebze  etkili olacağını düşünüp "Sakın erken gitme uzun kal " diyerek makaleyi bitirmiştim.
 
Virüsün etkisini Dünya ve ülkemizde kaybetmesiyle tekrar o' amansız koşuşturmacanın başladığına şahit oldum.
 
Bozulan aile yapısında etkisi büyük olan siyasi ahlaksızlığın, ticari ahlaksızlığın biraz olsun düzelip aileye yansıyacağını umut etmenin boş olduğunu siyasi üslupta hiç bir değişimin olmadığını gördüğümüz gibi ticari ahlaksızlığın ise gelinebilecek en çılgın dönemini yaşadığımıza şahit olmaya başladık.
 
Ticarette adeta " Kör tuttuğunu misali" bir dönem yaşamaya başladık. Suçu hükümette arayanlarımız-da oldu , Beşli çete diye adlandırdığımız market zincirleri-de oldu. Yine bizim karşımızda değişen bir şey yoktu. " Tas aynı , Hamam aynı" misali benzine, yağa, şekere, tuza, domates ve bibere gelen yağmur gibi zamlardan kaçarken sığındığımız evimizde bu kez kovulmayla karşı karşıya kaldık.
 
Zam yağmurunun vurduğu ev saahibi olmayan kiracılar inim inim inlerken ev sahipleri ise bir milyon Türk lirası olan evinin bedel olarak ödenen kiranın hiç olmazsa banka faizine eşdeğer olması talepleri kiraların iki üç hatta dört katına çıkmasını sağladı.
 
Türk milleti alışık ve aşılı olduğu bu durumdan çıkmasını bilecek kadar okunmuş, üflenmiş densede bu sıkıntılı dönemden hala çıkış yolunu bulamadığı akşam TV ekranlarında parselledikleri o koltuklardan kestikleri ahkamlardan anlaşılmakta.
Anlaşılmayan tek konu ise bizim geleceğimiz dediğimiz Z' kuşağı gençliğin yaşanan bu pandemi den çıktıktan sonraki tutum ve davranışları.
 
Cadde ve sokaklarda neredeyse kulağı delinmemiş, burnuna halka takmamış, göbeğinde düğme yerleştirmemiş, kalçasının kuyruk sokumuna dövme yaptırmamış, boynuna, ensesine, yanağına bir isim yazdırmamış bir genç adeta mumla aranacak kadar az kalmış.
 
Daha dün denecek kadar yakın bir dönemde gençler toplu taşımada uyuklama numarası yaparak büyüklere yer vermiyor dediğimiz bir dönemden, yaşlılar, hamileler, çocukla anneler için ayrılan yerlere oturup ellerinde telefonlarıyla oyun oynayarak yer vermedikleri gibi tek tük olsada evladım hastaya, yaşlıya, çocukluya yer verirmisin? dendiğinde dahi, yanıt olarak beyefendi" Bende yolcuyum ve yorgunum, sizin söyleminizle yerimi verecek değilim" yanıtını alması aradan geçen zamanın ne kadar faydalı ve ya faydasız olduğuna gelin siz karar verin.
 
Eskiden edep, haya, denen gizli ahlak kuralları rafa kalkmış durumda.
Genç kızlarımızın vücutlarına bacakları düzgün ve pürüzsüz görünsün diye dar giyilen tayt tabir edilen kıyafet ile iç çamaşırı külotu görünecek şekilde pervasızca oturmayı özgürlük adı altında savunan bu Z' kuşağını anlamak, yaptıklarını anlamlandırmak imkansız gibi.
 
Namusu, Ahlakı bacak arasında aramanın çirkin olduğunu yıllarca savunan kalemler şimdilerde "Mini etekli, kilotsuz tayt giymiş bir kadının çok namuslu olabileceği gibi, onun rahat fakat namuslu olmayan birisi olması durumunda bile, bir erkeğin onu göz taciziyle rahatsız etme hakkı tanınmamalıdır"  ifadelerini kullanmaktalar.
 
Kimse Z' kuşağı bizim geleceğimiz, yarınlarımız demiyor, diyemiyor. Kimi kayıp kuşak diye adlandırıyor, kimi  ise dünya böyle , teknolojinin etkisi diye geçiştiriyor.
 
Çocuklarımız teknolojinin nimet ve imkanlarını sonuna kadar kullanmalıdır. Teknolojiyi kullanırken ilim ve bilim için ayrılan zaman dilimini artırmalıdır.
 
Fakat ne namuslu fakat iç çamaşırı görünecek kadar özgürlük adı altında asıl değerlerinden vaz geçmemelidir, Ne-de Namussuz bir adamın göz taciziyle kötü kadın muamelesi görmelidir.
 
İnsanlar toplum olarak çıplaklığı namussuzluk, namussuzluğu çıplaklık olarak görmekten vazgeçeceği güne kadar yaşadığı toplumun değer ve yargılarına sahip çıkmalıdır.
 
Aksi takdirde İstanbul sarıyer, bebekte Ümraniye metro arkasında  gündüz ulu orta girilen ilişkiyi o bir ihtiyaçtır, canı nerede isterse orada ilişkiye girebilir diyecek duruma getirecektir.
Taciz, Tecavüz, Kadına şiddet insanlık onurunu yerler altına alan en büyük nedendir.
 
İnsan onuru için yaşıyorsa, İnsanlarda onur kelimesinin anlamı karakter ve yapı taşlarında mevcutsa eğer onurlu davranışlarıyla onurlarının ayaklar altına alınmasını engelleyecek tutum ve davranış sergilemelidir.
 
Z' kuşağının özgürlüğü sınırsız yaşamayı istiyor olması en doğal hakkıdır. İnsan olarak özgürlüğün sınırını her insan, hatta her canlı genetik olarak bilmektedir.
 
Özgürlükler başkasının özgürlüğünü kısıtlıyorsa, özgürlüğün yaşanmadığı, özgürlüğü yaşama adına başkasına özgürlüğün yaşatılmadığı özgürlük, özgürlük olamaz.
 
 
İbrahim Erdem Karabulut.
 
Toplam blog
: 13
: 102
Kayıt tarihi
: 03.03.12
 
 

İbrahim Erdem Karabulut Gazeteci & Yazar    www.sonhavadis.com www.halkatercüman.co..