Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '11

 
Kategori
Bayramlar
 

Zafer Bayramımızda Zafer meydanlarında

Zafer Bayramımızda Zafer meydanlarında
 

Kocatepe'de bir cesur yürek


26 Ağustos saat 03.30 Türkiye cumhuriyetinin kazanıldığı topraklardayım. İzmir’deki Atatürkçü Düşünce Derneğinin üyelerini taşıyan otobüs ağır ağır Kocatepe’ye doğru tırmanmakta.1874 rakımlı tepeye yaklaştıkça aşağıda kalan Afyonkarahisar kentinin ışıklarla donanmış gece görüntüsü göz alabildiğince Afyon ovasıyla bütünleşiyor. Kalecik köyüne varıyoruz.. Bayraklarla ve Atatürk flamaları ile gündüzden süslenmiş takların altından geçiyoruz. 

Kocatepe yolu giderek dikleşiyor ve otobüsümüz zorlanarak tırmanışını sürdürüyor. Türkiye’nin her tarafından araçlarıyla gelmiş insanların buluşma yerindeyiz.. Bu noktadan sonra yürüyüş güzergahı başlıyor. Otobüsümüzden iniyoruz. Saatler öncesi bu noktaya ulaşmış kadın erkek, genç, yaşlı yüzlerce inançlı insan yarım saat sürecek zirve yürüyüşüne başlıyor. Saat 04.00 hava sıcaklığı iyice düştü. Soğuk bir rüzgar etkisini göstermeye başladı. Sıkı giyinen insanların bazıları battaniyelere sarılmışlar. Zirvede Mustafa Kemal’in Kocatepe’ye tırmanırken o düşünceli halini anlatan anıtıyla birlikte, Kocatepe’nin dinmeyen rüzgarıyla sürekli dalgalanan büyük bir bayrağımız ve uzun namlulu bir top arabası dikkatimizi hemen çekiyor. 

Zirveye ulaşanlar kendileri için düzenlenmiş tören alanındaki sandalyeleri doldurmuşlar. Diğerleri rüzgarın etkisini azaltabilecek kaya dibi, çukur, anıt arkası gibi kuytu yerleri doldurmuşlar. 

Birbirlerine sokulmuş insanlar battaniyeler altında Kocatepe’nin soğuk rüzgarından korunmaya çalışıyorlar. Kocatepe üniversitesinden gelen müzik grubu sahnede Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendiriyor. Tören bitimi sonrası zirveden aşağıya dönüş başladı. Şafak yavaş yavaş sökerken Kocatepe’nin çevresindeki tepeler ve köylerin görüntüleri netleşmeye başlamıştı. Mustafa kemal ve silah arkadaşlarının 26 ağustos 1922 sabahının bu dakikalarında 1874 rakımlı bu tepede kurtuluş savaşını başlattıkları o anı yaşamanın duygularıyla aşağıya yürümeye başlıyoruz. Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk ordusunun beş gün gibi kısa bir sürede 30 km lik alanda tahkim edilmiş düşman cephelerini düşürdüğünü düşünürsek bu zafer bir başkomutan zaferi olarak tescillenmiştir. Çünkü düşman ordularının başkomutanı Trikopis de esirler arasındadır... Esir düşman komutanlarından biri yanındaki Türk subaylara Anadolu’ya savaşa gelmeden önce Selanik’e gittiğini orada Mustafa Kemal hakkında çocukluk arkadaşlarından bilgiler topladığını ona göre bir strateji oluşturduğunu ama yine de kaybettiğini anlatır. Türk subay bu konuşmaları daha sonra Mustafa Kemal’e aktardığında o bir tek cümle söyler ”Sayın komutan bunu yapmakla en büyük taktik hatasını yapmış” 

Saat 7.30 Kocatepe ile Şuhut arasındaki zafer yolundayız.. Kocatepe eteklerinde Atatürk gençliğinin kurduğu onlarca kamp çadırının yanından geçerken onlarla selamlaşıyoruz. 

Yolumuz üzerindeki köyün meydanına asılmış bir afişteki yazı dikkatimizi çekiyor “Cumhuriyetin kurulduğu topraklarda görev yapıyoruz.” 

Cumhuriyetin kurulduğu Anadolu topraklarını dolaşıyoruz. 

Afyonkarahisar merkezindeki cumhuriyet müzesinden sonra Afyon, Antalya İzmir karayollarının kesiştiği kavşakta bulunan şehitlikte Türk silahlı kuvvetlerinin yaptığı töreni izlerken duygulanıyoruz. Dumlupınar’a doğru yol alırken yolumuz üzerindeki Yıldırım Kemal şehitliği, zafer tepesi abidesi, bayraktar şehitliğini ziyaret ediyoruz. 

Dumlupınar merkezindeki müzeyi dolaşırken duvarıdaki panoda bir şiir gözüme takılıyor. 

Afyonkarahisar cumhuriyet savcısı Ali Velioğlu 31/12/1997 tarihinde yazmış. 

MUSTAFA KEMAL BAŞKOMUTAN  

Ne vardı ? 

Ne vardı Kocatepe’de ? 

Sabahın saat dördünde,  

Ne yapıyordun..? 

Geçinemeyecek başın,  

Aç kalacak eşin,  

İşleri bozulacak çocukların,  

Hısım akrabaların mı vardı ? 

Ne yapıyordun orada ..? 

1874 rakımlı tepe… 

Avcıboy çukurunun içinde… 

Kırkbir yaşında,  

Bekar, babadan yetim. 

Mustafa Kemal Başkomutan 

Sabahın sisli 

Alacakaranlığı içinde 

Dört kilometre uzaktaki 

Siperlerin karşısında 

Kan, barut ve ateşin içinde 

Ve makineli tarakkalarının 

Ve de top gürlemelerinin altında 

O çıplak tepede ne işin vardı..? 

Neden.? Bir mermi oldun 

Bir ateş olup düştün önümüze 

Niçin yaptın bunları..? 

Niçin.? Niçin? 

Çünkü sen orada ulus  

Çünkü sen orada vatan 

Çünkü sen orada aksiyon 

Çünkü sen orada devlet adamıydın. 

Tarihin o noktasında  

Olmak ya da olmamak varken 

Ulusun istikbalini yönlendirdin,  

Egemenliği göklerden, milletin sinesine indirdin 

Bağımız ve laik cumhuriyetin 

Temellerini orada attın. 

Sana böylesi yakışırdı  

Mustafa Kemal Başkomutan 

Gezimizin son noktası Dumlupınar şehitliğindeyiz. Mezar taşlarında yazılı bazı isimler : 

Selanikli binbaşı Halitoğlu Duran, Köprülü binbaşı Azmioğlu Ahmet Şükrü, Adanalı binbaşı Remzioğlu Yusuf, İstanbullu yüzbaşı İbrahimoğlu Ali Asım,  

Vanlı yüzbaşı Hakkıoğlu Halil, Halepli Azizoğlu Hamit, İzmirli Ömeroğlu Ahmet, Ünyeli Levendoğlu Mustafa, Şırnaklı Hacıhasanoğlu Şadi, Kırklarelili Mahmudoğlu Arif 

Ve daha niceleri.. 

Öleceğini bilen ama bir sonraki müfrezenin cepheye yetişmesi için ölümüne düşmana saldıran Anadolu evlatları... Sancaktar olan asker şehit olduğunda kaskatı kesilen elindeki sancağı dimdik tutuyorsa ve o sancak hala bu vatan sathında dalgalanıyorsa şüphesiz ki Türk devletinin. Türk cumhuriyetinin temeli orada sağlamlaştırılmıştır... Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi koruyucularıdır. 

Bu meydan savaşında şehit düşen evlatlarımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. 

 

 
Toplam blog
: 9
: 1562
Kayıt tarihi
: 20.12.10
 
 

Ortaklar ilköğretmen okulu-İzmir yüksek öğretmen okulu-Ege Üniversitesi Fen Fakültesi mezunuyum. 20 ..