Zafer kimin?

 30 Ağustos 1922 o tarihten bugüne 91 yıl geçmiş. O günleri görenler kalmamış. Geri de bölük pörçük bir kaç film, yorumlara açık olmak üzere yazılı bir kaç belge, yazarının gözünden bir kaç roman ve hikaye.
İşte o yok olmuş ama mücadeleyi vermiş olanlar bir ayaklansa hani dirilseler şu soruyu sormazlar mı?

Bunun için mi savaştık? Kurtardığımız gelecek bu muydu?

Zira yaşadığımız ve adına ülke dediğimiz topraklarda; ahtapot kollarını yaşantımıza sarmış sımsıkı tutan sermaye sahipleri ki onlara küresel sermaye sahipleri deniyor; insanları ekonomik olarak sömürüp köle gibi çalıştırırken. Irksal ve dinsel milliyetçilik çerçevesinde birbirlerini katlettirirken. Çevre katliamını olağan hale getirmişken ve tüm kaynaklarımızı kendi emelleri doğrultusunda kullanırken.

Üstelik bunu o zafer bayramı olarak kutlamaya başladığımız tarihten itibaren yavaş yavaş, alıştıra alıştıra uygulamaya sokup bugünkü konumuna getirmeyi başarmışken.

Bizim kurtulduk dememiz! Bir de zafer edasıyla kutlamamız.

Bu kafayla gidersek başarmaya da devam edecekleri "gün gibi aşikar" iken.

Kimin zaferi kabul edilmeli?

Milletin parasıyla alınmış üstelik çoğunluğu bu ahtapot kollu küresel sermaye sahiplerince üretilen silahlı araç ve gereçlerden üç, beş tanesi geçsin ve uçsun. Medyası yazsın ve reklamları kandırsın bunu da şak şakçıları desteklemeye devam etsinin mi zaferi?

Perhizi becerememişiz ve şişmişiz üstelik soframızda kendi imalatımız lahana turşusu yok iken.

Hadi kutlayın. Buyurun kutlayalım.

O dirilenler de dirilmesinler. Ortalık da en azından "HİÇ Mİ UTANMADINIZ ? " sorusu olmasın.