Zaman, harekete geçme zamanı

12 eylül 2010 referandumunun ardından yapılan durum değerlendirmesi sonucu artık bir şeyler yapılmasınını zamanının geldiğini görmek gerekiyor. Şöyle ki:

"Yok efendim yüzde 60 aptal", "Aman da bu ülke çok cahil" gibi bahaneler ardına sığınılmamalı bence.

"Yüzde 60'ın büyük bir kısmı muhtaç", "yüzde 60'ın büyük bir kısmı bilinçsiz" şeklindeki tespitlerin doğru olduğuna ben de katılırım. Ama, bu insanların hiçbiri "tüh, kaka" insanlar değil. Hepsi ekmeğinin derdinde, hatta öylesine ki ekmeğinden başka bir şeyi düşünmeyen insanlar. Yalnız, maalesef bilinçsiz bir çoğu. ve bilinçsiz olmaları kimilerinin işine geliyor.

İşte tam da bu yüzden zaman harekete geçme zamanıdır diyorum. Eğer büyük bir kitleyi cahillikle suçluyorsanız ve kendinizi aydın görüyorsanız onları bu çıkmazdan kurtarabilecek olan güç yalnızca sizde vardır.

Çünkü onların gözlerinin önünde perdeler var. Dinden, popülizmden, yeşil sermayeden, takiyecilikten beslenen perdeler. Ve bu o insanların suçu değil. Yani yüzde 60'tan ziyade yüzde 40'ın suçu var burada. Üzerine düşen vazifeyi yapmayan yüzde 40'tan bahsediyorum. Bakar kör haline getirilmiş olanları aydınlatması gereken yüzde 40'tan.

Bu ülkede aydınlar da cemaatçiler gibi organize olmazsa; geleceğimiz, şu anda birçok yazarın, çizerin, düşünürün ortaya attığı felaket senaryolarının birebir aynısı olarak hayat bulur. Bunu görmek lazım.

Sivil toplum kuruluşlarımız var. Kendilerine aklı başında yol çizmiş stk'larımız var. Zaman faal olma zamanı. Zaman aydınlatma zamanı. Oturduğun yerden, internetten (facebooktan, ekşiden, uludağdan...) aydınlatmak da işin bir parçası olabilir elbette. ama, uygulamaya geçme vaktidir. İnsanüstü cefalarla ayağımızın altına serilen bu topraklar ancak onu hakettiğimizde bizi bağımsızlığımızla birlikte üzerinde taşır.