Zaman boşa akmamalı! (Negatif ve Pozitif olgu)

Hayat güzel dostlar… Yaşamak çok güzel…

Her ne sorun varsa yine de hayat çok güzel.

Zaten sorunsuz biri var mı ki? Yoldan yüz kişi çevirsek, doksan dokuzunda ne hikâyeler çıkar. Ya yüzüncü? Onda da çıkar!

Herkesin mutlaka bir hikâyesi vardır.

Yaşamak başlı başına bir hikâye değil mi?

Ama hikâyeler güzeldir ve sonu mutlu bitenler daha da güzeldir. O zaman kendi hikâyemizi güzelleştirmek kendi elimizde olmalı…

Her bardakta boş ve dolu alan vardır. Bardağın ne kadar dolu olduğu elbette ki önemlidir ama kalan ne kadarsa o benimdir, yani bu söylemi siz yaptığınızda kalan sizindir…

İstediğim anda elime o bardağı alıp dolu olan kısmını içebilirim. Boş alanı doldurmak o anda mümkün değilse, neden dolu alanla mutlu olmayalım…

Bardakta kalan bir şey varsa miktarı ne kadar olursa olsun bu bir “Pozitif” olgudur… Çünkü o anda bardağın bir kısmı doludur ve bu doluluğun bir ölçülebilir hacmi bulunmaktadır. Ölçülebilir her değer, doğal olarak pozitiftir!

Dolu alanla özdeşleştirebileceğimiz birkaç kavram: Sevmek, sevilmek, umutlanmak, önemsenmek, saygı görmek, maddi zenginlik, ruhsal zenginlik ve: Âşık olmak… Âşık olunmak… Birine âşık olmak ve karşılık görmek…

Yukarıda; aşk, aşk dedik ama negatif olgu hayatımız süresince çok fazla şekillerde karşımıza çıkacaktır ve bu yaşamın vazgeçilmezidir. Biz gerektiğinde “Negatif” olguları hayatımızdan kesip atabilmeliyiz.

Kötü bir aşk! Kötü bir iş! Kötü arkadaş!  Bunları dedik iyi de, çok zaman bu mümkün olmuyor. Peki, ne yapacağız?

Bu kötüleri kesip atamıyorsak –ki birçoğu ile bir arada olmak zorundayız- yapabileceğimiz en güzel davranış bunları “Yok” saymaktır! Bu; doğal olarak “Huzur”un da sağlayıcısıdır

Çünkü yaş kaç olursa olsun yaşamın kalan kısmı çok değerlidir. Bu bağlamda; “Yeis”le (Karamsarlık, Üzüntü) “Vehim”le (Kuruntu) kalanı kaybetmemek gerekiyor. Çünkü her yeis ve vehim; en değerli edinimimiz olan “Zaman”dan çalarak ortaya “Negatif” olgu yaratmaktadır.

Bazı insanların çok fazla muradı olur, birçok murada aynı anda el atarsa insan, bir de bakar ki “Vuslat” (Kavuşma) yerini hüsrana terk eder ve bu durum;  bardağın dolusuna saldırırken (Pozitif Olgu), bardağın boş olduğunu görmenin (Negatif Olgu) “Hüsran”ı ile kişiyi baş başa bırakır!  (Hüsran=Ümit edilenin elde edilememesinden duyulan elem, mahrumiyet acısı)

Demek ki her tarafa aynı anda el atan “Fırıldak” insanları etrafımızdan (Mümkün olduğu kadar) uzaklaştırmalıyız… Burada, “Mümkün olduğu kadar” dememizin başlıca sebebi; sadece aşk alanında değil, her alanda etrafımızın bu “Rakkâseden Ehil” fırıldaklarla sarılmış olması…

Bundan kaçmanın imkânı yok! Dediğimiz gibi etrafımız sarılmış… O halde en değerli edinimimiz olan zamanı bari bunlara kaptırmayalım!

Bardakta ne kadar varsa, o sizindir… Yaşam sizindir… Ve bunu huzur dolu sevgiyle yaşayın!

Hayat; sen yaşanmaya değersin, hele geriye yaşadığından daha az kaldıysa çok daha değerlisin!

Yukarıdaki satırların, kimileri için bir anlam ifade etmeyeceğini biliyoruz. Hatta bize; “Ne etmiş bu kadar karmaşık cümle ile?”  diyecekler de çıkacaktır. Fakat birçoklarının satırlarda kendini bulacağını da biliyoruz!

O halde; günün ilk ışıklarıyla bu karamsar satırlara artık son vererek; 7 Ağustos 2009’da yazdığım bir denemeden alıntı birkaç satırla herkese “Günaydın”

Eylül’ü bitirdiğimiz bu gününüz çok güzel olsun… Olabildiğince “Negatif” olgulardan uzak olun…

Güne başladığınızda bugün her şey “Pozitif” olacak deyiniz…

Sevgiyle…

Bojidar Çipof

30 Eylül 2014 Yeşilköy

-----------------------------------

“Zamanı Akıtma” adlı şiirimden alıntıdır.

Bu gece çok bidar (Uykusuz) oldum sabaha dek

Nedendir bilinmez çok fazla şey takıldı kafama

Dön bir yana, dön diğer yana tutmadı ki uyku

İçimdeki yeis (Karamsarlık, Üzüntü) titretti beni

Yeis yerini korkuya bıraktı ve kalktım

Sonra düşündüm ki korku çare değildir

Bu kez kendime dedim ki;

“Yaşam güzel, hem de çok güzel.”

Ama zaman kısıtlı “Zamanı Akıtma!”