Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '17

 
Kategori
Şiir
 

Zaman

Zaman
 

Zaman alıp götürdü her şeyimi,
 
Dünümü, yarınımı, bütün sevinçlerimi,
 
Senide aldı elimden, tek başıma bıraktı acılarla beni,
 
Birer birer eritti, tüketti sevinçlerimi, ümitlerimi…
 
 
 
Dünler ah dünler bir daha geri gelmezler,
 
Acılar, özlemler, hasretler, hüzünler,
 
Yılların yorgunluğuyla kaybolan gençliğim gibi,
 
Bütün duygularım zamana yenik düştüler…
 
 
 
Teslim olmadım hep inatla direndim,
 
İş işten geçtikten sonra çok eyvah ettim,
 
Günler, aylar ve hatta yıllar gelip geçti,
 
Farkında değilmişim bilmeden bende zamana yenildim…
 
 
 
Ne dünler geri döndü, nede sen geldin,
 
Biliyorum bekleyişim boşuna daha da dönmeyeceksin
 
Bak zaman hala ilerliyor, çektirdiğin yetmez mi?
 
Birde hayalinle eziyet edersin…
 
 
 
Aynada gördüğüm tek şey yılların izleri,
 
İz bırakmışlar yüzümde, ayrılığın hüzün çizgileri,
 
Geçen zamanı birde seni düşünüyorum da,
 
Çok zamansız esti ayrılığın yelleri…
 
Ellerim titreyip gözlerim yaşarıyor,
 
Baktıkça saçlarıma dolan aklara,
 
Takvimler yalan söylemez, sen gideli yıllar olmuş,
 
Bir hançer gibi, gittiğin gün saplı kaldı bağrımda…
 
 
 
Ah keşke şu zamanı bir geri döndürebilsem,
 
Kaybolan yıllarımı, gençliğimi geri getirebilsem,
 
Değişmeyen hayallerim ve keşke deyişlerim,
 
Her şey bir tarafa da, seni unutabilsem…
 
 
 
Sersem bir martı gibiyim gökyüzünde süzülen,
 
Veya namluya sürülmüş bir mermi, tetik bekleyen,
 
Zamana yenilmeyen yaşlı bir çınarım belki,
 
İnatlaşan, devrilmeyen, Ecele ayak direyen…
 
 
 
Sen ki eli silahlı bir militan,
 
Bense sana hedef olmuş bir ağaç kovuğu,
 
Yıllar geçse de üzerinden, yüreğimde durur izi,
 
Hiç bir şey dolduramadı hala açtığın boşluğu…
 
 
 
İsyan etmeye başladı bütün duygularım,
 
Özlemim, hasretim, anılarım, hatıralarım,
 
Tek bildiğim, tek hatırladığım şey,
 
Bunca zaman geçse de, seni unutmayı başaramadım…
 
 
 
Bazen kitapların arasında kurumuş ve kitaba izi geçmiş,
 
Bir zamanlar rengarenk olan güllere bakıyorum,
 
Bazense yazıları silinmek üzere olan,
 
Ve kağıdı sararmış mektupları defalarca,
 
Tekrar, tekrar hiç usanmadan okuyorum,
 
Ne arıyorsun diye sorma bana,
 
Bilmiyorum, belki de satırlarda seni arıyorum…
 
 
 
Aslın da ne aradığımı bilmiyorum o mektuplara da,
 
Okudukça maziye dalarım her bir defasında,
 
Ve son mektubunun son sözlerine takılıyor gözlerim,
 
“SENİ HİÇ Mİ HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYACAĞIM’’,
 
Böyle yazmışın büyük harflerle son satıra,
 
Seni bilemem ama ben seni unutamadım…
 
 
 
Bilmiyorum bu mektupları ne diye saklarım,
 
Bir gün diyordum bir gün ya yakar yada yırtarım,
 
Ama yıllardır saklı kaldılar o çekmecede,
 
Elim varmadı, ne yırtabildim nede yaktım…
 
 
 
Geçiyor gözlerimden, dünler bir tiyatro gibi,
 
Sahne, sahne perde, perde canlanıyor sanki mazi,
 
Zaman çok şeyi alıp götürdü yok etti etmesine de,
 
Yüreğimdeki yerini bir türlü silip seni bitiremedi…
 
 
 
Kaç zamandır sigaram yok,
 
Çayımı da kendim demliyor kendim içiyorum,
 
Bazen arkadaşlar geliyorlar eve,
 
Sağ olsunlar beni yalnız bırakmıyorlar,
 
Onlar sayesinde birazcık yalnızlığımı unutuyorum,
 
Aslında seni unutuyorum demek isterdim,
 
Ama bunca zaman sonra olsa da başaramıyorum…
 
 
 
Çok geceler karabasanlarla, sarmaş dolaş uyandım,
 
Çoğu zaman boğazıma bir şeyler düğümlendi, konuşamadım,
 
Sustum sesim çıkmadı, acılarımı hep içime attım,
 
Masada kağıt elimde kalem, hep sana, hep sana yazdım,
 
 
Kortum daha zarflayamadan yırttım,
 
Aradan bunca zaman geldi geçti,
 
Sen gelmedin ve ben hala yalnızım,
 
Boş ver be güzelim acıda olsa, çekilmezde olsa,
 
Ve hatta sensizde olsa, Ben bu hayata alıştım…
 
 
Erhan TÜRKAY
 
Toplam blog
: 18
: 559
Kayıt tarihi
: 05.04.17
 
 

Bir yürek dolusu şiir ve bir tutam hikaye. Okumasını bilene... ..