Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '08

 
Kategori
Sanat Tarihi
 

Zamana yolculuk

Zamana yolculuk
 

İzlenimler

Gizemli Bir Söyleşi Nabide Kılınç

ZAMANA YOLCULUK, MÜZELER...

Biliyoruz ki, 18-24 mayıs tarihleri arası Müzeler Haftası olarak kutlanıyor.

Müzeleri tanıtmanın yolu sadece Müzeler Haftası’ndan mı geçiyor? Tabii ki müzelerle ilgili yazının da bu hafta içerisinde çıkması gerekmiyor.

Müzeleri sevmek şimdi yine diyeceğiz ki, eğitimle başlar. Eğitim deyince pek çok şey. Müze sevgisi, kitap sevgisi, okul sevgisi, yurt sevgisi, tarih sevgisi, aile sevgisi...Her şey eğitimle anlam kazanacaktır. O nedenle eğitimde köklü bir reform gerçekleştirilmelidir. Bu konu ülke gençliği açısından da önem kazanmaktadır. Tüm yapılanlar ve “gençlik” o zaman anlam kazanacaktır. Bunun için de müze sevgisi ve tarih bilinci küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalıdır.

Aslında yıl içinde bu sevginin zaman zaman işlenmesi yazarların da görevi olmalıdır.

Eski eser kaçakçılığının önlenmesinin tek yolu eğitimden geçmektedir. Bu eserler bu topraklarda yaşayacak, gün ışığına selam duracaktır.

Yurt dışına kaçırılan onca eserler kendi ülkemizde kalmalıdır ki, uygarlığın içinde yaşayabilsin, geçmişten geleceğe nesiller boyu tarihe tanıklık etsin.

Anadolu uygarlığından fışkıran binlerce eser tüm insanlığa saygıyı öğretecektir.

Bu yıl ki müzeler haftası programına açıp baktığım, okuduğum zaman şunu gördüm. “Okulların antik yerlere gezdirilmesi” İlköğretim okulu öğrencilerinin lagina ve Stratonıkeia tarihi kentler gezisi.

Gönüllü kuruluşlar, özellikle her seviyedeki okullar toplu müze gezileri düzenleyerek müzelerimizi tanıtıp sevdirebilirler...Bu tür programlar yıl içersine de yayılmalıdır.

Çocuğun müzede dolaşırken dokunduğu her eser, kendine ve geçmişe saygıyı geleceğe taşımayı öğretecektir. Özel bir ilgi, özel bir sevgi, özel bir saygıdır müzeler...

Gönüllü kuruluşlardan söz etmişken, Muğla Sanatseverler Derneği Başkanı Sadettin Özbek’le oturuyorum. Derneğin gezi programlarının olması gerektiğini söylediğimde olumlu bir düşünce, yanıt aldım. İlk önce Muğla ve çevresindeki antik kentlerimizi görelim, dedi. İnanıyorum ki, bu gerçekleşecektir.

Müzenin programından okuduğum üzere görüyorum ki, Müze müdürü Arkeolog Şevki Bardakçı’nın epey çabaları var. Her şeyden önce Şevki Bardakçı’nın Müzede ayrı bir heyecan yarattığına inanıyorum. Müze avlusuna yayılan dalga dalga sevgisini görebiliyorum.

Muğla müzesinde bir tane bilgisayar var. İşlemlerin dijital sistemde gerçekleşebilmesi için bir tek Şevki Bardakçı çalışmayacak. Bu herkesin görevi. Oraya gösterilecek sevgi de, katkı da, destek te öyle...hep birlikte bu olumlu anlayışta buluşmak gereklidir.

Muğla çok büyük bir tarihi kent, zengin bir uygarlık. Her şey kolay olmasa gerek.

Muğla’da bilindiği gibi üç bölümden oluşan bir müze vardır. Türkiye’de ilk defa açılan Doğa Tarihi Müzesi Muğla’nın bir ayrıcalığıdır. Muğla’yı Özlüceden çıkan eserler, fosiller “farklı ve özel” kılmaktadır.

Etnoğrafya Seksiyonunun açılışını ansıyorum.O gizemli ve heyecanlı saatlerini.O bölümde o heyecanın içerisinde saatlerce kalabilirim. Yıldızlarla dans edebilirim.

Ve arkeoloji eserleri...

Bilinçlenmenin aydınlığa açılan penceresinden müzeler ışık, ışıktır. Geçmişten geleceğe yaşanan sonsuzluk duygusu, sessizliktir...

Geçmişten geleceğe Türkiye zengin uygarlığıyla, tarihi dokusu ve büyük coğrafyasıyla insanını Anadolu’nun bağrına basacaktır.

Anadolu insanını kaynaştıran zengin uygarlık içerisindeki bu ülkenin yanık tenli insanı, kültürünün ve tarihinin içinde mutlu yaşayacaktır.

Dedik ki, kentimiz kocaman bir uygarlık, tarih kokuyor. Antik kentlere ve sayısız eserlere sahip bir ilimiz. Müzenin tanımını verelim şimdi de; “ bu kentin topraklarında gün ışığına çıkmış, çıkacak o kadar eserlerimiz, değerlerimiz var ki, bunlar müzede sergilenmekte, insanlığa sunulmaktadır.”

Muğla valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde Muğla müzesi , Muğla’nın yaşamış geçmiş uygarlığının tüm kültür tarih zenginliğini gelecek kuşaklara aktarmak için özel bir çaba sarfediyor.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Hep söylemişimdir. Müze Haftası’nda Muğla’nın giriş çıkışına bir bez afişe “ Muğla’da müzemiz bulunmaktadır, durun, görün ve öyle gidin. İyi yolculuklar” yazılı bir heyecan arar duymak isterim. Bu sözcükler belki de, pek çok insan üzerinde heyecan dalgası yaratacaktır.

18 Mayıs’ta akşam saatlerinde Muğla Müzesi avlusunda, müzeyi “sevenler ve yaşatanlar” buluştu. Özellikle Muğla Valisi Temel Koçaklar’ın eşliğinde ve duyarlılığında...

Öğr.Gör.Seval Işıklı’nın eğitmenliğinde Üniversite öğrencilerinin “antik dönemden günümüze” dans gösterisi oldukça güzel, müthiş dinlendiriciydi.

Müzenin kocaman avlusunda taş eserler bir de dut ağacı vardır. Dut ağacının dallarında gün boyu kelebeğin renkli kanatları uçuşur durur.

O avluda içimdeki o heyecanla, rengarenk uçurtmayı gökyüzüne , maviliklere salmak isterim hep...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..