Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '11

 
Kategori
Deneme
 

Zamane

Zamane
 

İletişimde sözlerin etkisinin yüzde yedi, ses tonu, vücut dilinin toplam yüzde doksan üç etkisi olduğu söylenir. Yani sözlerle anlattığımızdan çok, seslerin ve mimiklerin önemi vardır. Karşılıklı konuşmada hal böyle iken, yazarak anlaşmanın zorlukları ayan beyan ortaya çıkmaktadır. İnternet ortamında yazışırken, söylemek istenilenin iyi anlaşılması için seçilecek sözcüklerin ne denli önemli olduğu aşikârdır. 

Belki bunun farkına varıldığı için internet yazışmalarında gülücük, üzüntü gibi işaretlerle yazıya anlam verilmeye çalışılmaktadır. Aksi takdirde anlaşabilmenin zor olacağını düşünüyorum. Hele kısa yazışmalar ile hızlı iletişim kurmaya çalışan internet arkadaşları sesli harfleri de terk etmiş durumdalar, soru sözcüklerine, de, da, dahi anlamını veren eklere dikkat eden yok bu ortamda. İnternet tembellikleri de ayrı bir alem, güzel sözlerin yapıştırılıp paylaşım yapıldığı yer halinde facebook, kişilerin hayata vereceği birkaç kelime yokmuş gibi herkes ünlü insanların sözlerini duvarlarına yapıştırıyor. Hepsi o kadar, o sözlerle hayatların ne kadar ilgisi var meçhul. Bu bir eleştiri değil, bu sadece zamanın insanlarının profilini çıkarma çabası. 

Hızlı, yorulmadan, çabasız ve çabucak. 

Çıkardığım profilin ilk ipuçları bunlar. Bunun sebebi ise bizim insanlarımızın son yirmi yılda, ilkokuldan başlayarak sınav yrışı içerisinde yorulmaları ve bu sınavların hepsinin de test olması. Yani hızlı, çabucak. İnternet kullanan insanların çoğu gelirleri orta seviye ve üstünde olanlardan oluşuyor. Bu insanlar çocuklarının her istediğini veren insanlar, böyle olunca profilin ikinci kısmı ortaya çıkıyor. Yorulmadan, çabasız. 

İlişkilere baktığınızda da durum bu profilin yansımasını görüyorsunuz. Tanıdığım genç çocukların ilişkileri bir yıl sürerse çok uzun sınıfına giriyor. 

Ticaretin bir kısmı da aynı, köşeyi hızla dönme, yorulmadan para kazanma, bir kesim insanda adet haline gelmiş durumda. 

Ben bu dönemi mesleğe ihanet dönemi olarak adlandırıyorum. Görüntülü medyadaki programlara bakın evlendirme programları, paralı yarışmalar, tartışma programlarındaki üslup hepsi zamane. Küçülen, köy haline gelen dünyada eski söylemlerin “kültür emperyalizmi “ diye adlandırdığı şey yerini “ kültür teslimiyeti” kavramına bıraktı. Nasıl mı? Türbanlı kızın, başı açık kızın, uzun saçlı erkeğin, sakallı erkeğin, komünistin, faşistin giyimine, elindeki telefona bakın, internete girin kullanılan sözcüklere bakın, yüzde doksan bilinçsizce bir kültür teslimiyeti göreceksiniz. Üretemeyen , üretmeyen , bilimsel ortama ve teknolojik ortama katılamayanlar , üreten, bilimi yol gösterici kabul eden, teknolojiyi geliştirenlerin doğrudan ama farkında olmadan güdümüne girerler. Ve hatta çocuklarının adını bile internette kolay adres alınsın diye ç, ş, ğ, ö, ü, i harfi olmayan adlardan seçerler. Bilim ve teknoloji üretmeyince ne oluyor? Hayranlıklar oluşuyor, Araplara, Amerikalılara,  

Avrupalılara olmak üzere üç temel hayranlığımızın sonucudur geldiğimiz nokta. Dilerim ilk paragraftaki sözlerime kanıttı yazdığım, yani ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. 

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..