Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Felsefe
 

Zamanı Akıtmak 10

Olgu ve olaylar, kendi içlerinde, nedenli belirlenimciliğin potansiyel eğimli fark akışlı boşluğunu [girişmesini] taşırlar. Ne var ki olgu ve olaylar da, kendi başlangıç koşullarının çevresel etki ya da çevresel basınçlarının ürünüdürler. Olgu ve olayların, ürünü oldukları o bir zamanların etkin çevre basınçlarının da, şimdiki halde bulunmaması durumları vardır. 

Dış çevre koşulları, olgu ve olayların içinde, özel bağıntılı durumlarla oluşabilmekteydi. Yukarıda söylenmişti. Dış koşulların yokluğu nedeniyle; depo zaman özne içinde, yeni durumlar alamazlar bu yüzden hatırlanışları olur, muhasebeleri olur. Olgu ve olayların izlekti vacibi vücududurlar. İsteseniz de geçmişiniz; o koşulların ilişkilenmesi içinde olamadığından ötürü; gününüzde kendi temel etki ve yön vericilikleri ile devinemezler. 

Bir milyar yıl önceki var oluşla insanın şimdiki var oluşu, zorunlu farklıdır. Bu a'dan z'ye fark olmayıp, mini minnacık bir farkın kendi içinde, iç dış ilişkilerle kırılan dallanıp budaklanmasına dek olan ilişki eşmesidir. İlk organik belirişten uzaklaştıkça fark artar. Çevreye dek basıncının sizi değiştirmesi demek, sizin de çevre basıncını değiştirmenizin ikili diyalektik sarmalı demektir. 

Bu nedenledir ki, süper konumlar ya da olasılıkların üst üste olmaları veya olabilirliklerin kaostik ve olamlılık, kesir değerleri mevcuttur. Kimi geçmiş, mini minnacık bir kendi kısmını aitlikle, yeni içine kaotikçe ilgiler. 

Kimi geçmişler, içimizde paket halindedirler. Birleşen yapılarla; kişiler bağlamında ya da kişiler bazında, kimi benzer iliş kinlikler, ayrı akıtılacaktır. Çünkü sizin içinizdeki mutan tik ve tesadüf geçmişlere ilişkin dışsal seçenlik ilişkisi yoktur. Olay ve olgunun seçenlik bağı yerine artık siz de enerji transferiyle, bu paket parçacık konumlu bulunuşlarla bağ kurup, duygularına dek ve somut kimi girişmeleri var ediyorsunuz. 

Bunlar; çatışan, uzlaşan, ayrışan, destekleyen ya da köstekleyen süreçler olaraktan, belirecektirler. Bu duygular, sosyolojik tutumların, öğrenme ve geçimsizliklerin de, aidiyetçe iç nedenidirler de. 

Seçenlik sözcüğünü ben; her olgu ve olayın kendi başlangıç koşullarındaki özel durumu olaraktan kullanmaktayım. Çevrenin daima sunumları vardır. Çevrenin sunumları içindeki olanları, güncel (aktif ve aktüel) çevresinin, olgu ve olayları; karşılıklı (eytişimsel-diyalektik) girişmeli olacaktır. 

Söz gelimi bir bıldırcın yumurtası (olgu ve olayı) her değer ısıyı değil de illa 37, 5 derece değerdeki ısıya (olgu ve olaya) denk geldiğinde girişip, civciv eşip, süreç (yumurta iç süreçleri de) ileri doğru akacaktır. Bu karşılıklı girişmeler, belirlenimci olan seçmeci, ayıklamacı ilke ilen de, olaylara yön verecektir. 

Böylesi olan, bir özel bağıntılı alan girişmesi olaraktan etki eşen olgunlaşmayla, seçenlik sözcüğünü belirtmekteyim. Yukarıda dendiği gibi her olgu olay ve girişmenin eşik değer aşaması vardır. Türler belli bir ortalama eşik değer salınımında dalgalanırlarsa da bu eşik değerin, biraz altı ve biraz üstündeki özel(istisnai) tını değerlerinin de olacağı unutulmamalıdır. 

Eş deyişle apartmanda yaşayanların öğrenme kategorik kalıpları ile damda yaşayanların öğrenme kategorik kalıpları, farklı olacaktır. Zamanları, birlikte yan yana, ama ayrı ayrı akacaktır. 

Biri aynı ortamda aynı öğretmende konuyu çok iyi anlarken, zamanı hızla ve sürtünmesiz akacaktır. Diğeri ise, aynı ortam ve aynı çevre etkiyeni içindeki girişmeyle kıt anlayacak, zamanı yavaş ve zor akacaktır, dersleri sıkıcı aşacaktır. Aynı seçenlikli süreç içinde, zaman birinde hızlı, birinde yavaş akmıştır. Yavaş olanın sürtünmeden dolayı tahribat ve harabe etmesi (yaşantı aşması- gecikmesi vs.) vardır. 

İyi anlayan öğrenci ile anlatıcının; benzer geçmişli koşul akış benzerlik kesişeni, çoktur. Bu nedenle bir konuyu ikisi de, hemen hemen aynı cümlelerle ve aynı kelimelerle ifade eder olacaklardır. Bu anlatıştı ifade benzeşmesi, kişilerin birbirlerini anlamalarının da, zamanın hızlı akışının da garantisi olacaktır. Diğer öğrencinin azcık bir benzeşmezlik geçmişleri de zamanın, bu zorlukların, sürtüşen freni olacaktır. Bu yavaş akış insani düzlemde, öznel edimlerle, aşılmaz bir engel değildir. 

İnsanlar aynı evrensel zaman içinde, aynı biyo şimik yasalarla devinirken, çevreli güncellikte farklı aktörlerle etkileşen, kimi geçmiş kategorik eytişme kalıpları olan, öğrenmeli renk tercihi, hoşlanma, hoşlanmama gibi duyguların, dilse, kalıpları gibi pek çok yönlendirilmesi olacaktır. Bu durumlar tabii ki, yeni ve uzun çevresel karşılaşmaların süreninde, ileri zaman akışı içinde, istenirse bir hayli aşılabilirler. 

Zaman, yani olgu ve olaylar; varlıklar içinde, saklanıp, depolanabilir. İç zamanlarınıza özelliklede bilinçte, çağrışım yoluyla; bir PC verisine ulaşılır gibi zaman sırası gözetmeden, iradilik olacaktan ulaşılabilir. Siz bir anıyı, bir deneyimi, bir olgu ve olayı hatırlar olmanız; geçmişin, zamanın, sizde var bulunmasını; öznelliğinizin bir yansıtma, yansıyı kopyalama özelliğidir. İçimizdeki zaman, bizi biz eden diğer biyolojik düzlemlerde, geçmişin dağılıp çözülme birleşme çevrimleri bizde istikrarın düzenin halidir. Geçmişteki, zamanın akıtılmasıdırlar. Bu süreçler çok kısa ve çok uzun erimlidirler. 

Geçmişi, şimdi ile akıtmak, şimdiye karıştırıp, şimdiyi etkilemek, zamanın kesikli sürekli olan bir özelliğidir. Bir geçmiş değil, geçmişler girişimi, şimdinin kesikli sürekli yapısını belirleyen olgu ve olaylara dönüşürler. Akıtılan zaman, önceki süresi ile aynı düzenlilikle ve sırayla da, akıtılabilirler. Ama bu akıtılış kimi dem bir yan yana bağımsız vücut bulan bilgi işlemdirler. 

Yine saklanıp akıtılan zamanlar, üst üste sıkışmış ve karışmış bir geçişen de olabilirler. Bu karışmalarda aidiyet ilişkileri de kopmuştur. Olgu ve olaylarda sıralama mantığı bulunulmazlar. Buradaki akışlar; öznel mantık, olmak sızın da, sizin anlama öğrenme kalıbınızdan kaynaklanırlar. 

Bu yüzden akışlar tesadüfî rast gele süre ile akıtılabilir. Rast gele tesadüfî süreçleri başlatırdır. Yine zaman, seyreltilmiş, ağırlaştırılmış, kendi akış zamanının tersine (gerisine) düşmüş sıralarla, Ya da tesadüfî, rast gele akışlarla oluşturulabilirler. 

Organik iliş kinlikler (aitlik), kendi kendilerinin ilişki ve organizesini gerçeklerler. Bunlar partikül zaman ve zemin düzlemindeki; manyetik alanlar, yükler, sipin hareketleri vs. gibi özellikler içindeki eğilim eşmeleriyle vardırlar. Hem afinite (birleşme, girişme eğilimi) yatkınlığı ile ve hem de kendi tepkime isteksizliği nedeniyle; ilişkilenmelerin bir zaman durumdu, akışını oluştururlar. 

Sürecek 

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..