Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '13

 
Kategori
Deneme
 

Zamanı dokuyan

Zamanı dokuyan
 

Zamanı Dokuyan


Bir çeşme başında mola verdi yolcu, sıcak mı sıcaktı hava.İki adam konuşmaktaydılar suyun başında.İlişti çeşmenin kıyısına sessizce ve suyunu içti.

Dedi adamlardan biri diğerine; "Bir tepeyi aşınca vadiye doğru bir ev gördüm, su istemek için kapısını çaldım.Sessiz mi sessizdi arazi, tek bir kuş bile ötmüyordu.Uzun bir bekleyişten sonra açıldı kapı ve bir hüzün taştı dışarı...Anladım ki arazinin sessizliği bundandı...

Kapı her açıldığında hüzün boğuyordu kuşların cıvltılarını, arıların vızıltılarını.Ve hüzün sisinin ardından bir adam göründü.Yüzünde güleç bir maskeyle...
Beni içeri davet etti, suyunu yiyeceğini paylaştı içtenlikle.Ama her damla ve lokma ağır mı ağır geldi bana, boğazımda düğümlendi.Söyleyemedim, soramadım, utandım...

İçeri dolan solgun ışıkta duvara asılı bir heybe dikkatimi çekti; titriyordu sanki dokumasının ipleri, beyazdan maviye dönüyordu ara sıra...

Güleç maskeli adam; "Ben dokudum" dedi; "Zamanı dokuyan yolcunun iplerinden arda kalanla.Ben de kendi zamanımı dokudum ve düğümlediğim her ilmekte onun haklılığını okudum..."

"Bir şey diyemeden dinledim onu." Kalkıp heybeye yanaştım, elimi uzattım.
"Dokunma" dedi usulca, "Her dokunuşunda yolcunun haklılığını okursun yoksa."

Ateşten el çeker gibi çektim elimi.Yine de alazı geldi taa yüreğime, soğuk bir alev gibi yaktı geçti.İçimi bir hüzün doldurdu.Birden yükselen sular gibi her hücremi doldurdu, doldurdu ve taştı benden dışarı.Nefesim daraldı, mide bölgemde burgular hissettim beni soluksuz bırakan.

"Gideyim ben" dedim hüzünle."Gideyim...Dokunmasam da okudum..."
Başını salladı usulca.Kalkıp kapıyı açtı, bizden dışarı bir hüzün taştı...Akşamüstü güneşi ağaçların üst dallarını kızıla boyamıştı...

Yola koyuldum o sesszilikle.Zihnimde susturamadığım bir ses vardı bana eşlik eden; "Haklıydı...Hak'lıydı...Zamanın dokuyan yolcu...Zamanı dokuyan...Zamanı..."

Çeşme başındaki adam sustu, arkadaşı sustu.Suya daldı gözleri bir süre.Sonra başlarını kaldırıp yolcuya baktılar; yolcu onlara baktı, gözlerini taze çimenlerin arasından süzülen suyun ışıltısına çevirdi sonra.

Adam, yolcunun heybesine baktı.Dokuması, güneş ışığında beyazdan maviye döner gibi titreşiyordu sanki.Yolcu ayağa kalktı, heybesini aldı bıraktığı yerden.
"Dur" dedi adam telaşla."Boşsa heyben... Bir şeyler koyalım içine yolculuğun için."

Heybeye yanaştı ve elini uzattı; "Dokunma" dedi usulca yolcu.Adam elini çekerken telaşla, geçmiş zamanlarının yol ayrımlarında kayboldu bir an, başı döndü; kendine geldiğinde, yolcu uzak tepelerin ardında kaybolmaya yüz tutmuştu...
Ekim 2013

 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..