Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Zamanım yok!

Zamanım yok!
 

Hayatımın her döneminde yapmak istediğim bir şeyler illaki olmuştur zaman bulup da yapamadığım. Hep yapacak başka şeyler vardır önemliliği önce gelen ve başka bir şeye zaman yoktur. Bu zaman ayrılamayan işler genelde gidilmesi istenen bir kurs ya da çoğunlukla yapılmak istenen bir spor dalı olur.Bu zamansızlıktan da hep şikayet eder dururum pek çoğumuz gibi. Sözler veririm kendime bu sefer ne olursa olsun yapacağım, edeceğim diyerekten. Geçenlerde iş arkadaşlarımla katıldığım bir basın toplantısının sonunda kendime zaman yaratmam gereken bir durum daha çıktı ortaya ve ben başladım yine kara kara düşünmeye, sonuçta yine bir plan program karmaşasının içinde buldum kendimi...

İş arkadaşlarımla katıldığım bu basın toplantısı izmir Fuarı Kültürparkının içinde yer alan Tenis Klübündeydi. Ben bu tür toplantıları çok severim çünkü hem iş ortaklarınızla daha samimi bir ortamda sohbet etme şansı yakalarsınız hem de meslektaşlarınızla iki dedikodu yapar, dertleşir, hasret giderirsiniz. Böyle güzel bir mekanda tenis klubün yönetiminden çok tatlı sohbeti olan iki bayanla tanışma fırsatı da yakaladık ve yaptığımız sohbetin sonu bizim tenis klubünden ders almaya karar vermemizle sonuçlandı. Zaten öyle güzel bir ortamda daha farklı bir sonuç alınamazdı. Kuşlar cıvıldıyor, hertaraf yemyeşil, ağaçlar, çiçekler şehrin gürültüsünden uzak kurtarılmış bir bölge.İnsan hemen spor yapmalıyım, İzel’in şarkısında olduğu gibi sigarayı bırakıp temiz havayı içime çekmeliyim, sağlıklı yaşamalıyım diyerek öyle bir dolup taşıyor ki hemen o an bütün hayatınızı buna göre değiştirmeniz gerektiğine karar veriyorsunuz. Hepimiz bu duygular içinde hiç vakit kaybetmeden kurs programını yapıverdik. Saat ve gün belirlendi, raketler kiminin ardiyalarının unutulmuş bir köşesinden, kimisinin unutulmuş bir tarihte kullanması için verilmiş bir arkadaştan, kimilerinin elbise dolaplarının üst köşelerinden bulunup çıkarıldı. Olmayanlarda alsındı artık. Bu arada bir çoğumuzun kısa bir dönem de olsa tenisle ilgilendiği çıktı ortaya ki bu çok ümit verici bulundu...

Simdi hepimiz kararlı, tamamen spor ve doğa sevgisi dolu olarak bugün tenise başlıyoruz.

Başlıyoruz da tabi benim için biraz durum vahim zira benim için koşuşturma işten çıkmamla beraber aynı temposunda devam ediyor. Şöyle ki; işten koşarak çıkılacak, uçarak eve gidilecek, yemek yenilecek bazen bizim evde, çoğunlukla annede, sonra oğlanla ilgilenilecek, resim yapılacak ya da onun istediği bir oyun oynananacak, sonra yatma saati geldiğinde büyük bir seronomiyle oğlan hazırlanılacak, masal okunup uyutulacak, bütün bunları yapmam akşam saatin 22.00 olması demek, çalışan anneler beni anlayacaktır. Bu arada benim işten geliş saatlerimde dakikaları sayan oğluma durumu izah edip onu iki saat daha anneannesiyle kalması konusunda ikna etmem lazım gelecek, e kocan gelsin oğlanla vakit geçirsin diyorsunuz duyuyorum ama ondan hiiiç ümidim yok çünkü o da hep zamansızlıktan yakınıp duruyor...

Umarım bunların hepsini halledebilirim, çünkü gerçekten bütün bu koşuşturmanın içinde zamanın nasıl akıp gittiğini anlamıyor aslında kendimiz için hiçbir şey yapmıyoruz. Çalışmak da bir şeyler yapmak demek ve çalışmayı gerçekten çok seviyorum ama çoğu kez bu da yeterli gelmiyor, bir şeyler hep eksik kalıyor, bazen iki dostla yapılacak sohbete bile zaman yaratamıyoruz, ne çocuğumuza yetebiliyoruz ne de kendimize hani şu ünlü reklamdaki söz var ya çocuk da yaparım kariyer de diyen işte bazen hadi be sen de diyesim geliyor siz ne dersiniz???

 
Toplam blog
: 15
: 1333
Kayıt tarihi
: 25.04.07
 
 

Yolun yarısında ama yolun yarısının 45 olduğunda ısrarlı, ailesine, dostlarına, çalışmaya, aşka çok ..