ZAMANIN DEVRİ ALEMİ

Paranın dümende gerçek kaptan olduğu günümüz dünyasında, paranın sahipleri anlaşılmadan sözde fikir sahibi insanlar, yön vericiler, belki bilim adamları, kesin olsan siyaset ve din adamlarının çoğu zaman ne dedikleri anlaşılamaz…

Yatırımcı parayı veren kişi söz konusu parayı vermedikçe o çarklar dönemez, kitaplar basılamaz, reklamlar yapılamaz. Kişiler kendilerini size tanıtamaz. Yan dairede dünyanın en büyük şairi komşunuz yaşasa da birincisi sizinle komşu olduğunuzdan ötürü onun dünyanın en büyük şairi, yazarı olduğuna inanmak istemezsiniz. İkinci tekil kişi kipi kullanarak siz (pek sayısal olarak fazla değil zaten, bir de zahmet edip uzun ve genellikle bir sonuca bağlanmayan cümlelerle kesin yargı bildirmekten ziyade soru sormayı amaçladığımdan genele sıkıcı gelebilecek bir üslup kullandığımdan sabırla benim yazılarım okumaya çalışan okuyucularımı suçlamak değil elbette niyetim) okuyucularımı suçluyor değilim, lütfen üstünüze alınmayın. Ben de öyleyim de belki de ortalama insanların çoğunda bu özellik ne yazık ki vardır. Neticede herkesin kendince bir ufku var, bu gözlerinden gördüğü penceresinden görebildiği şeyler kendince, kendine has.

Hepimizin göremediği şeyler; aslında ufacık çıkarlar için insanların, günlük hayatta yaptıkları frenler, ani fikir değişiklikleri, büyük resme dair bir fikir verir. Bizler de bunun yansımasını günlük hayatta çevremizde görmekle kalmayız, toplumun bütün damarlarında dolaşan kan gibi her fırsatta bunu bizim karşımıza çıkarır. Birçok insanın özellikle siyaset dünyasında karşımızda dönen u dönüşleri tekrar tekrar u dönüşleri bizi yadırgatmaz, tıpkı kendimizde olduğu gibi taraftarı olduğumuz yapıda ya da yapının en tepesindekileri suçlamak yerine derhal savunmaya geçeriz. Sıradan insanın ömrü başkalarını takip ederken, virajı alamadan çarptığı köşe başlarında duran, olayların şahidi direklerle doludur. 12 Eylül öncesi, 50’ler sonrası, gençlerin durumu, sonra günümüz o zamanın gençlerinin şimdilerin yaşamlarının son demlerindeki yöneticileri değil midir? Onlar bu toplumun içinden çıkmadılar onlar bu toplumun içinde görevler aldılar. Ancak görev alırken ailevi yapıları gereği finansör değillerdi, o zamanların saha erleriydiler. Saha erlerini yönlendiren erkler kimine göre istihbarat örgüleriydi, kimine göre arkasında Çin vardı, İngiltere vardı, Almanya vardı, esas oğlan Fransa’ydı, patron Amerika’ydı falan filan. Elbette adı geçen ülkelerdeki sıradan insanları kast etmiyoruz. Daha organize, daha kurumsal maddi yapıları olan hesaplanabilir riskleri alan ve yatırımcıların olduğu devasa bir akıl ve devasa büyük organizasyonlardı. İçinde kültürel bilimsel, ekonomik her türlü “enstrümanın” kullanıldığı bir efendi köle ilişkisiydi bu. Sadece kölelere köle oldukları hissettirilmeden yapılan bir akıl oyunu.

Zaman bize koskoca üstelik hayatının son deminde insanların sert virajlardaki ustaca manevralarını gösterirken bizi oldukça şaşırtsa da bu büyük oyunun, küçük küçük ve olması gereken parçalarından kesitler sunuyor.