Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Zamanla dans

Zamanla dans
 

Kısa bir öykü okudum bir iki gün önce:
Adamın biri vaazından çok etkilendiği imama yaşını sormuş, 'valla sözüm söz, 40 yaşındayım' yanıtını almış, aradan 20 yıl geçmiş, başka bir cami, aynı imam, adam aynı soruyu sormuş, yanıt aynı imiş: '40'.
'Eee aradan geçen yıllar?'
Yanıt:
'Ben sözümün eriyim' miş.

Zaman göz ardı edilemez, pekçok şey onunla birlikte değişiyor. En başta da yaşamışlık yaşımız. Bazen insan sözünün eri olmaya kalkınca imamın yanıtıdaki saçmalığı 12'den vurmuş oluyor.

Zaman...Bu ara en derin düşüncelerimin kavalyesi. Dansediyoruz sessiz sessiz.

Ne çok şeye bakışı değişiyor insanın zamanla. Gurur eski önemini yitirebiliyor. Eskiden kanınıza dokunan bir densizliğe kayıtsız kalabiliyorsunuz. Ya da kanınıza uğramıyor bile. Hoşgörü körükleniyor, empati ile karşıdaki insanların kırgınlığına, öfkesine, kaygılarına şahit olmaktan öte anlayış geliştiriyorsunuz.

Zaman, düşüncelerimin son kavalyesi, başına karlar yağdırıyor insanın, kafasını serinletiyor.
İnsan zaman sayesinde vazgeçmeyi öğreniyor, inadın, kararlılığın hudutlarını bir bir daraltıyor:

İşyerinde oldukça genç bir meslektaşımın, kendisine sunulan yeni görevden dolayı kendini dünyanın en yetkin adamı gibi hissedişine, ortalarda Kral Lear azametiyle dolaştığına şahit oldum yakınlarda. Yetkisi genişlemiş, saygı sınırlarını daraltmakta sakınca görmemişti. Ayar ihtiyacı olan çalar saat gibiydi.

Önce çok kızdım, yaptığı densizliğe. Öfkeliydim. Gururum incindi sandım...

Sonra düşündüm (zaman durup düşnmeyi öğretmişti). Eski ben olsaydım, sözümün eri olsaydım, zamanın yaşanmış yaşlarıyla değişmemiş olsaydım...Düşünmezdim bile. Haddini bildirmenin bir yolunu mutlaka bulurdum. İnatla ve karalılıkla...

İşte 60 yaşını 40 söylemenin ' sözüm söz' saçmalığından, beni çekip çıkaran yaşanmış yaşlarım oldu...Zamanla öfkemin yerini acıma duygusu, gururumun yerini hoşgörü almış da...Haberim olmamıştı.

Bu gözle baktığımda, o imam ben olsaydım adama vereceğim yanıt: 'İyi ki 60 yaşındayım' olurdu.

Boşa yaşanmamış bir ömürden, içimdeki çiçeği iyi beslediğimden, yabanıl otları acımadan kopartabildiğimden...İyi ki altmış...

Altmışı bilmem, daha çok var ama...
Ancak değişenlerime sahip çıkacak kadar sözümün eriyim, bugün...

'Sözünün eri olmakla saçmalamak arasındaki ince çizgi bu olsa gerek', diye düşünüyorum...

 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..