Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Zamların Hikmeti

Zamların Hikmeti
 

Zamların Hikmeti


Bugün yine dünkü yazımda olduğu gibi başka yazılar yazmak niyetindeyken "zam" eksenli bir yazı yazarken buldum kendimi! :) Dün "serdeki memurluk"tan feyz almıştım bugün ise alelâde vatandaşlığımdan feyz alıyorum... O yüzden dünden farklı olarak "zam" bahsine bir başka açıdan değineceğim! Ama söz, yarın "zam" bahsini açmayacağım, sanırım! Yani inşallah! :)

Ekonomik anlamda dünyanın son on yıldaki hâlini düşününce memleketin hâline şükrediyorum. Ulusal-uluslararası ekonomik istatistiklerde çıkışta olmamız beni de gururlandırıyor. Ancak aynı ben bazı ürün fiyatlarının sanki istatistiklerin, birçoklarının savunduğu üzere, kâğıt üstündeymiş gibi seyretmesini anlayamıyorum. Gerçekten hemen her gün bir şeyler zamlanıyor… Tabii bunların başında da akaryakıt geliyor. Nitekim akaryakıt fiyatları 5 TL’yi buldu. Akaryakıttaki bu önlenemeyen, son derece istikrarlı artış her kesimden çatlak sesler çıkmasına yetiyor.

Fiyatların böyle olmasının nedenini; petrolü, doğalgazı ithal etmemize bağlamak pek rağbet görmüyor artık. Çünkü dünyanın en pahalı benzini bizde… Üstelik dünyada fiyatlar düşse bile bizde arttığı oluyor! Kâbus gibi! :) Hâl böyle olunca “Hani dünyadan kaynaklanıyordu bu fiyatlar?” dememek elde değil!

Günlerdir zam haberlerini izliyorum. Mikrofon uzatılan insanların, zamlar karşısında küfür etmemek için nasıl direndiklerini üzülerek görüyorum. Tartışma programlarında sinirden koltuklarında duramayan heyecanlı tartışmacıları, aydınları, siyasileri izliyorum… Bütün bunların amacı sözde zamları konuşmak, bir yere varmak… Herkes zamların nedenini, sorunun çözümünü düşünmekle meşgul! Fekattt, heyhat! :)

Hadi okumayan yazmayan kesimden geçtim… Zamların asıl sebeplerini ve çözümü dile getiren aydın sayısı niye beş parmağın beşini geçmiyor? Niye kanallarda koltuklarına sığamayan sinirli yazarlar, on parmağında on marifet  siyasetçiler asıl mesele ve gerçek çözüm üstünde durmuyor?

Nereye varmaya çalıştığımı merak ediyor, “Mesele ne ulan, ne?” diyerek sabırsızlanıyorsanız, naçizane fikrimi söyleme vakti gelmiştir. Bu arda bu "naçizane" kelimesi böyle bir yazıda biraz fazla zarif kaldı sanki! :) Neyse... Efendim bence asıl mesele, yani zamların hikmeti, vergilerdir. Ancak istasyonlardan alınan vergiler değil! Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ülkenin tamamından alınamayan, devletin toplayamadığı vergilerdir asıl mesele…

Bizzat yaşadım…  Zamanın birinde görev gereği doğudaydım. Devletin lojmanında kalıyordum. Yerim yurdum belliydi… Ama sekiz ay boyunca devletin bir memuru gelip elektrik faturası kesmedi. Ben sekiz ay sonra gidip faturamı okutmasam, kimse bana kullandığım elektriğin hesabını da sormayacaktı… Üstelik faturayı kesecek görevlilerle müşerref olamayan sadece ben değildim... Kaldığım köydeki hiçbir vatandaş görevlilerle müşerref olmadı ben ordayken...

Şimdi bir düşünelim… Kendi lojmanında oturan memura bile elektrik faturası kes(e)meyen devlet; kaçak elektriği, kaçak mazotu, kaçak sigarayı önleyebilir mi? Cevabı biliyoruz hepimiz! Dünyanın baş döndürücü bir hızla geliştiğini kabul edersek... Ki başka şansımız yok! Devletin vergi toplayabilmesi için sadece namuslu vatandaş yeterli değildir. Otokontrolden daha fazlası gerekiyor artık! Öyle bir şeyler olmalıdır ki devletin kendisini sıradan işletmelerden farklı kılan "vergi toplama ayrıcalığını" yitirmesine engel olsun!

Toplanamayan her vergi devlete zarar verir, devletin kasasında açıklara neden olur… Bunu bir yerden temin etmeli ama nerden? Nereden? Nereden? Nereden olacak devletin memurundan, işçisinden, esnafından, köylüsünden… Tabii vazgeçilmesi mümkün olmayan ihtiyaçlar aracılığıyla… Ki bunların en başında akaryakıt geliyor, doğalgaz geliyor, elektrik geliyor…

Bütün bu anlattıklarımı herkesin bildiğinden, düşündüğünden eminim. Ancak ‘kralın çıplaklığı’ kimseyi ilgilendirmiyor sanki… :) Kimse asıl nedenin üstünde durmuyor. Kanıksandığından mıdır, gerçeğin acısının "isot"tan daha sert olmasından mıdır bilmiyorum… Bildiğim tek şey, deve kuşlarının yaşam tarzını benimsediğimiz ve üç maymun oynamaya bayıldığımız…  

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..