Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '13

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Zengin cuheladan; cahil yöneticiden sakın kendini...

Zengin cuheladan; cahil yöneticiden sakın kendini...
 

netten...


Blog yazarlığı farkına varmadan geniş kitlelere uzanan sanal bir gayya çukurudur... Yapılan hataların telafisi de çok zor tabi...

Zira blog yazıp geçenler, aradan yıllar geçip de eski bloglarını tesadüfen de olsa kontrol ettiklerinde, kendilerini bile şaşırtan TIKlanmalar olduğunu görüyorlar.

Burada dili özenli kullanan  yazarlar güzel örnekler vererek blog yazarlarını da  eğitiyorlar.

Yazım kurallarının haricinde bu ÖZENTİ YABANCI SÖZCÜKLER, kanser gibi bedeni sarmış durumda. TDK ve TTK gibi sorumlu kurumlar da çalışmayınca görev sorumluluğu biz yazar-çizerlere düşüyor.

Yazı eyleminde, elbetteki ufak tefek hatalarımız olacaktır... Önemli olan iyi niyetle telafi yoluna gitmektir.

Böylesine önemli bir konunun ne kadar az okunduğu ve önemsenmediğini; hatta bir pırasa yemeği tarifine yeğlendiğini görünce, demek ki MBde, dil konusunda  gerçek duyarlı yazar sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Dış okur kitlesinin oldukça az olduğu MB, kendi kısır döngüsünde fazla yarar sağlayamıyor. Neyse ki yazdıklarımızı kopyalayıp Face gibi diğer sosyal paylaşım sitelerinde, geniş kitlellere yayabiliyoruz.

TDK yetmişli yıllarda, Ömer Asım Aksoy, Agop Dilaçar ve Cahit Külebi gibi yazmanların kontrolünde, gece-gündüz demeden  çok ciddi çalışmalar yaptı. Benim de Türk Dili Öğrencisi olduğum AÜDTCF bünyesinde öğrenciler olarak da bu yolda çok çabalamıştık...

Kızılay, Maltepe, Çankaya gibi önemli semtlerdeki birçok yabancı isimle reklam yapan kuruluşları uyarmıştık. Dili koruma konusunda çıkarılan yasalara aykırı tavırlar sergileyen iş yerleri kapatmaya varan cezalar aldıklarında, kendilerine gelerek bu işin şakası olmadığını görmüşlerdi.

O dönemde bazı uyanık işletmeciler, akıllı davranıp Fransızca özentili birçok isim Türkçeleşmişti.

Örneğin: Monamour: M.Anamur.... Elize Pavyon: ELİZİ... Costüüm Mağazası: URBA adını aldıklarında, TDK tarafından ödüllendirilerek özendirilmişlerdi.

TDK, istisnalar dışında sözcük üretmede başarılıydı.. Binlerce Arapça, Farsça, Fransızca sözcük yerine, arı Türkçe sözcükler konuşlanmıştı... Halk da sevdiği bu sözcükleri günümüze değin başarıyla kullanageldi.
.....

Sonradan, -Türk gibi başlanıp İngiliz gibi bitirme teşbihi - hortladı.

12 Eylül itibariyle laçkalık artarak sürdü... Bu güne gelindi... Dil cehaleti aldı yürüdü...

Devletin üst kademelerinde ülkeyi ve dili korumakla, yüceltmekle görevli olan ve zenginleşen iş adamı siyasetçiler, patron çocukları ve patroniçe eşleri bile özel devasa iş yerlerinde, CENTER, HOSPİTAL, TOWERS, TRANSATLANTİC gibi ucube sözcüklerle hava atmaya başladılar...Halka kötü örnek oldular ve olmaya devam ediyorlar.

Yabancı sözcük kullanan iş adamlarının çoğu zengin cahillerden oluşuyor...

Okuma -yazma özürlüdür çoğu...Kitap okumaz; tiyatroya hiç gitmez... Sanata karşı duyarsız ve kabadır..

Yöneticinin cahili, zenginin cuhelası toplumun yaşam kalitesini; zarafetini zedeliyor...

Bunlar yeterince aydınlatılsa belki sorun ortadan kalkacak.Türkçenin Osmanlı Döneminde olduğu gibi 2.plana atıldığı günlerdeyiz... Umarım uyanırız.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..