Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '12

 
Kategori
Tarih
 

Zerdüştler, Ateşin Çocukları...

Zerdüştler, Ateşin Çocukları...
 

Ahura Mazda


İlk çağ insanlarının bana en ilgi çekici gelen yanı, efsaneleriyle tanrılarıdır. Aradan geçen bunca zamana karşın bu insanların din ve inanışlarının hâlâ insanları etkilemeye devam etmesi ise oldukça  ilginçtir.

Son günlerde iki de bir ülke gündemine düşen ilk çağ dinlerinden Zerdüşt’ün adını çoğumuz, ilk defa Nietzsche’nin meşhur kitabının kapağında okuduk. Haklarında pek bir şey bilmediğimiz bu insanlar kimdi? Nerede yaşadılar? İnandıkları din sapkınlık mıydı? Gerçekten ateşe mi tapıyorlardı? İşte yaklaşık 2500 yıldır sönmeden yanan kutsal bir ateş ve o ateşin sahibi olan Zerdüştilerin öyküsü!..

İnsanlık tarihini derinden etkileyen Mezopotamya’da, halklar uygarlık merdivenini düşe kalka tırmanır,  kurulan şehir devletleri birbiri üstüne yıkılıp çağlar peş peşe devrilirken, o toz duman içinden yeni ve daha güçlü devletler, imparatorluklar ortaya çıkıyordu. MÖ 600-500’lü yıllarda Medler, yüzlerce yıl süren bir dizi savaştan sonra nihayet Asur İmparatorluğuna son verirken, bir başka halk, yani Persler, savaş yorgunu Medlere saldırıp onları tarih sahnesinden indiriyor ve Ege denizi kıyılarına kadar bütün Anadolu’yu ele geçiriyordu.

İşte o günlerde, binlerce yıldır çok tanrılı dinlere inanan insanların yaşadığı bu yerde,  Ahura Mazda (Arap kaynaklarında Hürmüz)  dışındaki diğer tanrılara (Mitra ve Anahita) tapınmayı reddeden Zarathustra adlı bir rahip ortaya çıktı. Sonraki yıllarda Yunanlılar ona Zerdüşt diyecekler.
  
Büyük İskender’in Persepolis’i ele geçirmesinden yaklaşık 260 yıl önceydi...

40 yaşındaki bu din adamı, Ahura Mazda'nın; göklerin, yerin, suyun, 6 göksel varlığın (bilinen 6 gezegen ve temsil ettikleri baş melekler), ruhlar evreninin ve evrensel adaletin yaratıcısı olduğunu söylüyordu.

Ona göre, zamanın başlangıcında dünya iyinin ve kötünün egemenliğinde ikiye ayrılmıştı (dinler tarihinde görülen ilk  düalizm anlayışı). İyiyi simgeleyen Ahura Mazda’nın karşısında kötülüğün simgesi olan Ehrimen vardı. İyilik ve aydınlığı seçenler Ahura Mazda’nın, yalan ve kötülüğü seçenler ise Ehrimen’in yolundan gidecekti. Seçimlerine göre insanların ölümden sonra gidecekleri yerde (öte dünya) farklı bir yaşamları olacaktı. Ölen kişilerin ruhları, kılıç gibi keskin olan “Karşılık Köprüsünden” (Sırat köprüsü) geçecek, iyiler ışık ülkesinde sonsuz mutluluk içinde yaşarken kötüler korku ve karanlıklar ülkesine gidecekti (Cennet ve cehennem).

Zerdüşt peygamberin öğretisine göre, dünya tarihi, her biri üç bin yıl süren dört dönemden oluşur. Henüz insan tohumunun atılmadığı ilk dönem, iyi ruh ile kötü ruh arasındaki savaşla geçer ve Ehrimen’in cehennem çukuruna yuvarlanması ile son bulur. İkinci dönemde Ehrimen altı kötü cin (daeva) (masallarımızdaki devler) ile maddeden bir evren yaratır. Ve gökyüzüne saldırarak Hürmüz’ün yarattığı dünyaya kötülük yayar. İlk insan, bitkiler ve madenler bu dönemde türer.

Sonraki dönemde Zerdüşt peygamber doğar ve bu dini dünyaya yaymaya başlar. Dördüncü üç bin yılın sonunda ise Kasaoya (Kanvasa) gölüne giren bakire bir kız, Zerdüşt’ün o gölde bulunan tohumlarından hamile kalarak insanlık tarihini bitirecek olan Saoşyans adlı son kurtarıcıyı (Mehdi?) dünyaya getirecek, böylece "Sonlu Zaman", 12 bin yıl sonra yine “Öncesiz Zamana” geri dönecektir.

Bütün ölüler dirilip (mahşer günü) tekrar vücutlarına kavuşacak, ilk insan “Gayomart”ın (Adem?) kemikleri hayat kazanacak, iyiler Ahura Mazda’nın Ülkesine,  kötüler ise cehenneme gidecektir.

Kral Darius, Zerdüşt dinini Pers imparatorluğunun resmi dini ilan ederek kurduğu uygarlığı "Hâkim Rab" olan Ahura Mazda’ya adadı.

Zerdüşt peygamberin ortaya attığı din Pers İmparatorluğu süresince altın çağlarını yaşadı, ancak tarih sahnesine çıkan Makedonyalı İskender İÖ 330 da, Persleri yenip, Zerdüştilerin 12 bin deri üstüne altın varakla yazılmış kutsal kitapları Zend Avesta’yı ve Perslerin efsanevi şehri Persepolis’i yakıp yerle bir etti. Bugün bile görenleri büyülemeye devam eden ve Ateş Tapınaklarının kapısını süsleyen Zerdüşt inancının sembolü olan kartal kanatlı insan kabartması, Persepolis’teki Apadana sarayının girişindeydi. Kartalın üç sıra tüyden oluşan kanatları Zerdüşt dininin üç temel ilkesini temsil ediyordu: İyi düşünce, iyi söz ve iyi iş. "Bilgi ve hikmet" anlamına gelen Zend Avesta Pehlevice (Eski Farsça) ve Med dillerinde yazılmıştı.

Pers İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Helen kültürü karşısında zayıflayan Zerdüşt dini, İslamiyet'in yayıldığı 8. ve 10. yüzyıllarda çok daha büyük baskılarla karşılaştı. Araplar, yüzyıllarca ( maalesef bugün bile), “Mecusi, yani ateşe tapanlar’’  diye tanımladıkları Zerdüştileri “Putperestlikle” suçlayıp, önde gelen din adamlarını ve aydınlarını öldürdüler.

Zerdüştilerin, kendilerine Parsi denilen büyük bölümü, bir zamanlar İskender’in hışmından kurtardıkları Zend Avesta’nın elde kalan yaprakları ile Hindistan’a göçerek Bombay şehrini kurup oraya yerleşti. Küçük bir kısmı Müslümanlığı kabul ederken bir kısmı da atalarının topraklarında, kutsal saydıkları bir çöl şehri olan Yezd’de kalarak gözlerden uzak, günümüze kadar hayatta kalmayı başardılar.

İran’daki Yezd şehrine, Sasani Kralı I. Yezdgerd’in anısına Yezdan Gerd ismi verilmişti. Bu nedenle olsa gerek, Zerdüştilerle Ezidiler Müslümanlar tarafından kasten aynı kefeye konup, İslam düşmanı Arap komutan Yezid’e atfen "Yezidi" diye anılır oldular.

Oysa söylenenin aksine; Zerdüştlerin tapındıkları varlık ateş değil; ateşle sembolize edilen tanrı Ahura Mazda’dır. Bu yüzden “Ateşgede” adı verilen tapınaklardaki ateş, rahipler tarafından büyük bir özenle korunur ve asla söndürülmez.  Ateşe su dökmek günahtır (Bugün bile Ezidilerde, Sünni veya Alevi Kürtlerde ve  Anadolu’nun bazı yerlerinde ateşe su dökmek hâlâ  günah sayılır). Çoğu yıkılmış, bazıları camiye çevrilmiş olan Ateş Tapınaklarının günümüzde en önemli olanı Yezd şehirden 50 km. uzakta, çölün ortasındaki bir tepenin yamacında kayalara oyularak yapılmış olan tapınaktır.  

Her Cuma sabahı ateş tapınaklarında düzenlenen toplu ayinde, kutsal kitapları Avesta’dan bölümler okuyarak ibadet eden Zerdüştiler; ölümü, doğum gibi hayatın doğal bir parçası olarak kabul eder ve ölenlerin arkasından matem tutmazlar. Zerdüşt dininde toprak da, ateş ve ışık gibi kutsaldır ve asla kirletilmemelidir. Bu yüzden Zerdüştiler ölülerini toprağa gömmezler. Ahura Mazda’ya inananların ruhu, ölümden sonraki dördüncü gün muhakeme (İslamiyetteki mahkeme-i kübra) edilir. Dört gün süren bir ayin töreninin sonunda, ölen kişi din adamları tarafından “Sessizlik Kulesi” denilen kulelerin üstündeki düzlükte akbabalara terk edilir.

Zerdüşt dininden günümüze kadar gelen bir başka dini gelenek ise kurbandır. İlk çağlarda tanrıların öfkesini yatıştırmak için esir insanlar ve hayvanların kurban edilmesi gibi Zerdüşt'ün ortaya çıkmasından önce de, “daeva” denilen ve Ehrimen'in avenesi olan şeytanlara, onları yatıştırmak için kurban kesilirdi. Bu 6 şeytanın, kurbandan çıkan buğu ile beslendiklerine inanılırdı. Zerdüşt işte bu nedenle halkına kurban kesmeyi ve sığır eti yemeyi yasaklamıştır (Hindistanda yaşayan Zerdüştiler arasında bu yasak hâlâ vardır). Zerdüşt dininde, doğru yaşamak, ahlaki emirlere uymak esastır. Fakirlere cömert davranmak, misafirperverlik, toprağı sürmek faziletli işlerden sayılırken temiz hayvanları, özellikle köpekleri öldürmek büyük günah sayılır. Zina yasaktır.

Kurban ve (yatık harflerle) yazdığım önceki örneklerde görüldüğü gibi, insanlar çok tanrılı dinlerden tek tanrılı din anlayışına bir defada ve kolayca geçememişler. Paranteze aldığım aldığım çoğu kavramlar gibi, Zerdüşt peygamberin çok tanrıcılığa karşı çıkması ve  evrenin iki asli ruh arasındaki mücadeleden oluşması fikri; kendisinden sonraki bütün dinleri, özellikle ilk defa “tek tanrı” fikriyle ortaya çıkan Ezidi* inancı ile ondan sonraki kitaplı dinleri derinden etkilemiştir.

“Sana soruyorum ey Ahura, bana doğruyu bildir. Yaradılışın ilk gününde baba kimdi? Kimdir o kimse ki, güneşi ve yıldızları gezmiştir? Kimdir o kimse ki; ay bazen onunla dolu, bazen ondan yoksundur?”

“Sen, ey insanların en iyisi Zarathustra, sesimi duy! Ben Ahura Mazda! Seni yaratan, seni seçenim. Artık sesim sana konuşacak ve hayatın gerçeklerini sana söyleyecek.”  (Zend Avesta’dan) 

*) Ezidiler ve kendilerinden sonraki kitaplı bütün dinleri etkileyen dini inançları için bkz.: http://blog.milliyet.com.tr/hola-melek--tavus--hola---1-/Blog/?BlogNo=260267  ve devamı olan bloglarım.

 
Toplam blog
: 36
: 7030
Kayıt tarihi
: 12.12.07
 
 

Elazığ'ın, şimdiki adı Alacakaya olan, ama eskiden küçük bir madenci kasabasında; Güleman'da doğd..