Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '06

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Zeytin: Tanrıların armağanı

Zeytin: Tanrıların armağanı
 

Ben hayatımda ilk defa zeytin yaptım dün akşam. Aslında zeytini salamura ettim. Bu daha doğru oldu galiba.

Dün akşam aslında iki haftalık bir sürecin son günüydü. Cemal, Furkan ve Meltem geçenlerde ormandan bir torba dolusu zeytin toplayıp döndüler. Bu zeytinler olur mu, yapabilir miyiz sorularının ardından hadi dedik yapalım. Sözün burasına bir “s” vermem gerekiyor, şimdi durum şu: Benim ailemin aslında birkaç kuşaktır gelen zeytinlikleri var fakat bu zeytinlerle ilgili her şeyle 83 yaşındaki büyükannem ilgileniyor. Eski kadın tabi. Annem zeytinden yine de anlar ama babamın bu işlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Eh birde üzerine üstlük kardeşimin eşi Melih’ te zeytinle uğraşıyor. Ailede bu kadar çok zeytin lafı olunca tabiî ki ben bu zeytinleri yapamam diyemedim ve koyulduk işe.

Efendim zeytin kendi kendine durduğu yerde olmuyor tabiî ki .Bunun için sizin onu bir takım aşamalardan geçirmeniz gerekiyor.Bizim zeytinler pek irili ufaklı olunca ben dedim ki :”Bunları çizelim.”Aldık elimize bıçağı Furkan’la 5 kilo’ya yakın zeytini tek tek çizdik.(Çizmek demek şu oluyor ki ,bıçakla zeytine iki üç yerinden çentikler atıyorsunuz.) Sonra bu çizdiğimiz zeytinleri suya bastırdık.Evet bildiğimiz suya ve bu suyu 3 günde bir değiştirdik.Bu toplamda 15 günlük bir süreç olacağından suyun değiştiği 12. gün annemin talimatı üzerine zeytine eklenecek limonu hazırladık.(6 adet limonun kabuklarını soyup küçük küçük doğruyorsunuz.Bu doğradığınız limonlar 6 yemek kaşığı tuz (iri taneli, turşuda kullandığınız tuz) ile ovup 3 gün dolapta bekletiyorsunuz).Limonları buzdolabından çıkardığınız 3.gün zeytinlerinde 15. günü oluyor ve bir kapta süzdüğünüz zeytinleri ,limonlu harçla ve üzerine gezdirdiğiniz bir çay bardağı kadar zeytinyağıyla güzelce harmanlıyorsunuz.Bu harmanlama işleminden sonra zeytinleri bir kavanoza boşaltıyorsunuz.Daha sonra ayrı bir yerde limon tuzlu su hazırlıyorsunuz.(2 litre suya bir yemek kaşığı limon tuzu ekleyip iyice karıştırın.)Zeytinlerin üzerine bu suyu boşaltıyorsunuz.Hepsi bu kadar.Sonra damak zevkinize göre zeytinlerin istediğiniz tada ulaşmasını bekliyorsunuz.

Afiyet olsun.

ZEYTİN HAKKINDA (besineks.com web sitesinden alıntıdır.):

Zeytin, tarih öncesi çağlardan bu yana doğada bulunur ve Akdeniz Kültürü'nün önemli bir parçasıdır. Bilim, zeytin ağacının ne zaman oluştuğunu tam olarak söyleyemese de mitoloji zeytinin var oluşuna kendince açıklık getirir. Zeytin ağacı yeryüzüne bir armağan olarak gönderilmiştir.

Eski Yunan'da tanrıların başı Zeus, insanlığa en değerli armağanı veren tanrı ya da tanrıçanın yeni kurulan şehrin hükümdarı olacağını ilan eder. Bunun üzerine deniz tanrısı Poseidon barış ile bilgelik tanrıçası Athena mücadeleye girişirler. Poseidon, üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak yerlere götürecek,savaşlar kazanacak olan "atı" yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak bir "zeytin ağacına" dönüştürür. Şehir halkı bu zeytin ağacının büyük bir zenginlik ve bereketin kaynağı olduğuna karar verir ve Athena' nın onuruna şehre "Atina" adı verilir. Bugün bile efsanenin olduğu kabul edilen yerde bir zeytin ağacı durur. Bütün zeytin ağaçlarının Athena' nın yarattığı bu zeytin ağacından çoğaldığı söylenir.

E F S A N E L E R

İlk efsane: Nuh TufanıEski Ahit'te yer alan efsanelerden biri, Hazret-i Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı ademoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazret-i Nuh'a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazret-i Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazret-i Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın simgesi olur. Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün.Eski Ahit: "Refahın ve bolluğun sembolü zeytin"

Eski Ahit'e göre zeytin, refahın ve bolluğun sembolüdür. Ve yalnız Eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı ; kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.Hakimler Kitabı: Ağaçların kralı

Hâkimler Kitabı'nda geçen bir öykü, ağaçların kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurduklarından bahseder: "Vaktiyle ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler; ve zeytin ağacına dediler: Bize kral ol. Ve zeytin ağacı onlara dedi: Allah'ın ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" Zeytin ağacından "hayır" yanıtını alan ağaçlar, daha sonra incir ve asmaya giderler. Ancak incir ve asma da, aynı gerekçeyle kral olmayı reddederler. Hâkimler Kitabı'ndaki öyküden, ağaçların kendilerine kral olarak kara çalıyı seçtiklerini ve kara çalının da krallığı kabul ettiğini öğreniriz.

TARİHSEL GELİŞİM

MısırlılarEski Mısırlılar zeytini ve bu kutsal meyvenin nasıl işleneceğini kendilerine tanrıça İsis'in öğrettiğine inanırlardı. İsis'in Nil'in suladığı bereketli Mısır topraklarının tanrıçası olması, bu inancın temelini oluşturuyordu.

Eski Mısır'da zeytin, tanrısal erdemlere eşlik ederdi. Firavun Tutankamon'un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü taç, adaletin taçıydı.
Güneş Tanrısı Râ'ya, aydınlanmanın simgesi zeytin dallarını sunan III. Ramses (Milattan Önce 1198-1166), bundan duyduğu övüncü şu sözlerle dile getirmişti: "Senin şehrin Heliopolis'i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır."

Mısır'da zeytin üretiminin yapıldığını ortaya koyan tarihi belgelerden biri de, Mısır'daki en eski firavun piramidi olan Sakkara'nın duvarlarında yer alıyor. Milattan Önce 2500 yılında inşa edilen bu piramidin duvarları, zeytin sıkma işlemini gösteren figürlerle süslü. Bu örneklere ek olarak belirtilmesi gereken bir diğer önemli bilgi de, Hayfa'da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan zeytinyağı değirmeni. Yaklaşık Milattan Önce 4 binli yıllara ait olduğu sanılan bu değirmen, Mısır medeniyetinin yeşerdiği coğrafyada zeytini üretildiğini gösteren en eski tanık. Nitekim Eski Ahit bize, Mezopotamya'da yaşayan Sami ırkların zeytini günlük yaşamlarında yoğun olarak kullandıklarını tartışılmaz biçimde gösteriyor.Yunanlılar

Onların tarihçesinden öğreniriz, Antik Yunan'da yedi bilgeden biri kabul edilen Solon'un koyduğu kanunlar arasında zeytin ağacı kesenlere ağır cezalar uygulandığını. Tıp biliminin kurucusu sayılan Hipokrat, yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir. Jimnazlarda spor yapan atletler, kaslarını parlatıp yumuşatmak için zeytinyağı kullanırlar. Her ne kadar meşale kullanılmaya başlamışsa da, zeytinyağıyla yanan kandiller, evlerin vazgeçilmez eşyasıdır. Olimpiyat kahramanları, zeytin dalından taçlarla onurlandırılır. Keza Panathenai Şenlikleri'nde birinci olan araba sürücüleri sadece zafer değil, Akropolis'teki kutsal zeytin ağaçlarından üretilen zeytinyağı da kazanırlar.

... VE ANADOLU Ne yazıktır ki, zeytin ağacı ve zeytin kültür tarihine ilişkin yapılan çalışmaların hiç birinde Anadolu'nun adı bile geçmez. Ön Asya ise, üstünkörü birkaç sözle geçiştirilir. Oysa zeytin ağacı ve zeytin kültüründen söz açıldığında, Anadolu'dan bahsetmemek olmaz.
Aslında, zeytin kültüründe, Anadolu coğrafya olarak hep vardır. Ön planda görünen ise Ege'nin karşı yakasıdır. Çünkü, Homeros'un Batı Medeniyeti'ndeki tartışmasız ağırlığından ötürü, zeytin kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan yerleştirilir. Ve Helen Medeniyeti'nin sadece Ege'nin karşı kıyısını değil, Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur. Milet'in, Efes'in, Foça'nın, Klazomenai'nin (Urla), Erythrai'nin, Assos'un, Anadolu'da olduğu ihmal edilir.

 
Toplam blog
: 40
: 3900
Kayıt tarihi
: 19.10.06
 
 

1974 yılında babasının memuriyeti nedeni ile Çorlu'da doğdu. Bu gezginliğinin ana nedeni olarak görü..