Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '06

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Zeytin ağacının öyküsü

Zeytin ağacının öyküsü
 

Efsane der ki: Zeytin ağacı, bilgeliğin tanrıçası Athena ile denizlerin tanrısı Poseidon arasında çıkan bir tartışma sonrası yaratıldı. Tanrıça Athena ile Tanrı Poseidon anlaşmazlığa düşerler ve Tanrıların Tanrısı Zeus'a başvururlar. Zeus, her ikisinin de insanlık için bir hediye yapmasını ve seçimin insanlara bırakılmasını ister. İnsanlık için en faydalı hediyeyi yapan, haklı bulunacaktır.

Denizler Tanrısı Poseidon, 3 çatallı mızrağını bir kayalığa dokundurur ve birdenbire bir kaynak suyu belirir ama suyu tuzludur ve içilecek gibi değildir. Bir başka rivayete göre de, Poseidon insanlara at hediye eder. Tüm savaşları kazanmak için gerekli cephaneyi taşıyabilecek ve antik zamanın tanklarını sürükleyebilecek bir hayvan olan atı.

Bilgelik Tanrıçası Athena ise eğimli bir yamaçta yeryüzüne dokunur ve oradan bir fidan çıkar. Hızla büyür, her türlü soğuğa, kuraklığa, çetin koşula dayanır ve hiç ölmez.

İnsanlar Athena'nın zeytin ağacının daha faydalı olduğuna karar verir ve Athena yarattığı zeytin ağacı ile Poseidon'u alt eder. Bu yüzden inanılır ki zeytin ağacı bize, tanrıça Athena'nın bir armağanıdır.

Zeytin ağacının yeryüzündeki ilk izleri milattan önce 20 milyon yıl öncesine uzanıyor. Fosil kalıntıları bu canlı formunun, bizim bildiğimiz zeytin ağacından çok daha farklı ilkel bir form olduğunu gösteriyor.

Zeytin ağacının insanlarca kullanımına ilişkin kayıtlara ise milattan önce 4.000'li yıllarda rastlanıyor. Kimi tarihçiler zeytinyağı yapımının ilk kez Girit'te ve kimileri de Fenikeli çiftçilerce keşfedildiğini öne sürüyor. Ama genel olarak kabul edilen görüş, zeytin ağacı kültürünün bereketli topraklar olarak nitelendirilen ve Akdeniz'e kıyısı olan güney Anadolu'dan çıkıp önce Mezopotamya ile İsrail ve Filistin topraklarına oradan da Mısır, Girit, İtalya, Tunus, Fas ve Cebelitarık'a kadar tüm Akdeniz'e yayıldığı yönünde.

Keşfedildiği ilk andan itibaren zeytinyağı, gençlik, bilgelik ve dayanıklılığın sembolu olmuş. Homeros onun için "sıvı altın" tanımını yaparken bir damlasının mezarında yatan azizleri bile canlandırabileceğine inanılmış ve olimpiyatlarda sporcular tüm vücutlarına hem korunmak hem de kazandıklarında kutsanmak için zeytinyağı sürünmüşler. Ünlü Mısır Kralı Tutankamon'un mezarında bile bulunmuş zeytinyağı. Gerçek şu ki, tüm Akdeniz kültürü adeta zeytin ağacının kökleriyle sarmalanmış ve zeytinyağı ile iç içe geçmiş gibidir.

Güneş, kuraklık, kayalık, sessizlik ve yalnızlık. Bir zeytin ağacının yüzlerce ve belki de binlerce yıl yaşaması için gereken 5 şart. Öyle bir ağaç ki, Akdeniz'in her türlü hoyrat rüzgarlarına, kavurucu sıcaklarına, denize yakın susuzluklarına ve insanoğlunun duyarsızlığına dayanabilmekte. Rüzgarın uğultusuyla uzaktan gelen dalga sesleri dışında hiç bir sesin olmadığı sarp yükseklerde yaşayabilmekte. Üstüne üstlük yalnızlığı sevmekte ölesiye.

Daha başka nasıl anlatılabilir yaşamın inadı? Daha başka nasıl haykırılabilir yaşama direnci?

Bir zeytin ağacını yaşatmak belki de sonsuzluğa en yakın kılacak andır bizi.

 
Toplam blog
: 121
: 2834
Kayıt tarihi
: 09.07.06
 
 

Başkentte doğmuşum ve orada gidilecek tüm okullara gitmişim: ODTÜ-Psikoloji ve Ankara Üni. İletiş..