Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '09

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Zeytiyağı üzerine küçük bir yazı

Zeytiyağı üzerine küçük bir yazı
 

Zeytinyağı zeytin ağacının meyvesinden elde edilen içeriğinde A, D, E ve K vitaminlerini bulunduran eski Yunanlıların sarı altın diye tanımladığı anne sütüne enyakın tekli doymamış yağ sınfıından olan beslenmenin dışında aydınlatma, tıp, kozmetik gibi hayatın birçok alanında kullanılan doğanın insanlara en güzel armağanı olan mucizevi bir yağdır.

Soframıza zeytinin mi yoksa zeytinyağın mı önce girdiği kesin olarak bilinmiyor. Zeytinyağı soframıza gelmeden önce hayatın birçok alanında kullanılmaktaydı. Kandillerin ve meşalelerin içine konularak aydınlatmada, öüm ayinlerinde ölü bedenine sürmede, dinsel törenlerde adak ve vaftiz yağı olarak, tıpta yaraların iyileştirilmesinde merhem yapımında ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktaydı. Eski olimpiyat oyunlarında sporcular vücutlarını ısıtmak ve adelelerin gevşemesi için vücutlarına zeytinyağı sürerlerdi. 650 yıllık geçmişi olan Kırkpınar güreşlerinde de pehlivanlar vücutlarına zeytinyağı sürer. Kırkpınar güreşlerinde yaklaşık 1.5 ton zeytinyağı kullanılır. Daha ucuz olmasına rağmen vücutlarına ayçiçek yağı ve mısır yağı kullanmazlar, çünkü bu yağlarda güneşin yakıcı etkisi vücuda çabuk geçer, sporcular zeytinyağı kullanarak onun vücudu ısıtma ve kas gevşetici özelliğinden sonra zeytinyağının cilt koruyucu özelliğinden yararlanırlar. Yine bir efsaneye göre Hz. Hamza pehlivanların piridir, birgün tanımadığı yabancı biriyle güreş yapacak fakat güreşciyi tanımadığı için " söyleyin yağlansın teri bana geçmesin" der. Yine bir zeytinyağı gerçeği anlatmak gerekirse Fatih Sultan Mehmet 'in dehasından bahsetmek gerekir. Gemileri karadan zeytinyağı ve domuz yağıyla yağladığı kızaklar vasıtasıyla denize indiren padişah zeytinyağından savaş sırasında da yararlanmıştır. Kuşatmanın onuncu gününde topların ve güllerin açtığı gedikler Bizanslılar tarafından süratle tamir edilmesi üzerine padişah daha sık atış edilmesini emreder fakat topların bir tanesinin namlusu soğumadığı için sık atış esnasında parçalanır buna üzülen padişah sabaha kadar bir çare düşünür. Sabahleyin atıştan sonra topların namlularının zeytinyağı ile yağlanmasını böylece soğutulup daha sık bir şekilde atış yapılmasını emretti bundan sonra top atışlarından daha iyi netice alındı. Makinelerin yağla soğutulması Fatih Sultan Mehmet' in keşfi olarak tarihe geçti. Zeytinyağının faydalarından bahsederken onun tarihi gezisinde karşımıza tanıdık isimler gelmeye devam edecektir. Cilde ve saçlara canlılık vermek içn zeytinyağı sürülmesi eskilere dayanmaktadır. Derler ki Tanrı Zeus' u baştan çıkartmak isteyen Hera vucudunu yağla ovar ve zeytinyağının vücuda verdiği güzel kokuyla gezerdi. Modern tıbbın kurucusu sayılan Hipokrat' da ülser, kolera ve yaraların iyileşmesinde zeytinyağından yararlanmıştır. Hipokrat yıkanamayanlara hiç olmazsa vücutlarını zeytinyağıyla ovmaları tavsiyesinde bulunmuştur. Antik çağ yazarlarından Pillunus şöyle demiş " İnsan vücuduna iyi gelen iki sıvı vardır. İçsel olarak şarap ve dışsal olarak zeytinyağı her ikisi de ağaçlardan elde edilir ama zeytinyağının yeri bambaşka. " Yüz yaşındaki Polli Romilus imparator Augustos' un nasıl bu kadar dinç ve sağlıklı kalabildin sorusuna cevabı ise şöyledir. " İçsel olarak balla şarapla dışsal olarak zeytinyağıyla " Antik çağda zeytinyağının yıllık kişi başı kullanımı ise şöyleydi; Beslenme için 20 litre, kişisel bakım 30 litre, aydınlatma 3 litre, dini ayinlerde 2 litre, ilaç yapımında 0, 5 litreydi. M.Ö. 2. Yüzyılda yaşayan Yunanlı Athenaois' in yazdığı yemek tarifleri arasında zeytinyağlı yemeklerde yer almaktaydı. M.S. 1. Yüzyılda yaşayan yemek kitabı yazan Romalı Apicus yazdığı kitapta zeytinyağının yemeklerdeki tadından ve zeytinyağının faydalarından bahseder. Lokman Hekim ve İbn-i Sina yaptıkları birçok ilaç karışımında zeytin yaprağı ve zeytinyağı kullanıp hastalara şifa dağıtmışlardır. Peygamber Efendimiz " Zeytinyağı yiyin ve onunla yağlanın, zeytinyağıyla tedavi olun çünkü o bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır" buyurmuşlardır.

Akdeniz havzasında yer alan bazı bölgelerde özellikle Girit' te insanların uzun yıllar yaşaması kalp krizi vakalarının azlığı bazı kanser türlerine az rastlanması bilim adamlarını bu bölgeye dikkat çekmesine neden olmuştur. 1950'li yıllarda özellikle Amerikalı bilim adamları bu bölgede araştırmalar yapmış. Girit bölgesinde kroner kalp hastalığına bağlı erken ölümlerin oranlarının Amerikalılara göre %90 daha az olduğu Akdeniz diyeti ile beslenen kalp hastalarında ikinci kalp krizi görülme oranının % 70 azaldığı gözlemlenmiştir. Uzun yaşamalarıyla ünlü olan Giritlilerin beslenmesinin bakliyat, balık ve bütün yemeklerde zeytinyağı kullandığı görülmüştür. Giritlilerin bir yılda kişi başı yıllık zeytinyağı tüketminin 27 litre olduğunu söylersek Giritliler için zeytinyağının önemi daha iyi anlaşılır. Yapılan araştımalarda bazı ülkelerin kişi başı yıllık zeytinyağı tüketimi litre cinsinden şu şekildedir. Yunanistan 25, İtalya 14, İspanya 10, Tunus 10, Suriye 6, Portekiz 5, Türkiye 1 litredir. Buna karşın zeytin tüketimimiz zeytinyağı tüketminden fazladır. Zeytinyağı kültürümüzün belli bölgeler dışında olmayışı, fazla zeytinyağını tanımayışımız, zeytinyağı üreten tesislerin üretim maliyetinin diğer üretici ülkelere göre yüksek olması Avrupa ülkelerinde destek primi 1, 32 Euro iken ülkemizde 0, 5 Euro civarındadır. Bunun yanısıra zeytinyağı üreten tesisler eğer zeytinyağı üretiminden başka bir iş yapmıyorsa senenin 2-3 ayı çalışmakta diğer aylar atıl vaziyette beklemektedir. Bu durum zeytinyağı üreticisini yatırım yaparken düşünmeye itmektedir. Zeytinyağı kültürümüzün çok eskilere dayanmasına karşın bu mucize yağı Amerikalı bilim adamları insanlığın yararına sunmak üzere birçok üniversitede araştırma konusu yapmak da özellikle kanser tedavisinde kullanmak üzere ciddi çalışmalar yapmaktadırlar. Fast food beslenme tarzının yoğun olduğu ABD'de zeytinyağı kullanma alışkanlığı nasıl kazanılacaktır o da ayrı bir konu. Zeytinyağında 230 farklı bileşen bulunmaktadır. Tanrı'nın insanlara sunduğu bu mucizevi yağın faydaları saymakla bitmez. Ben sadece her bir başlığın ayrı bir araştırma konusu olacağı zeytinyağının faydalarını kısa başlıklar halinde yazıyorum.

Kalp dostudur: Kandaki kollestrol miktarını dengeleyerek kalp krizi riskini azaltır. Kan şekerini düşürücü özelliği vardır. Sabahları aç karnına 1-2 çorba kaşığı alındığında bağırsak hareketlerini düzenleyici etkisi vardır. Zeytinyağı ve kanser: Kanser önleme ilaçlarında kullanılan köpek balığından çıkan squalene adlı madde zeytinyağında da bulunur. Yapılan araştırmalarda meme kanserine karşı kullanılan ilacın etkinliğini arrtırdığı ve meme kanseri yapan tümörün gelişiminin yavaşladığı sonucu elde edilmiştir. Kolon ve bağırsak kanserine karşı zeytinyağının koruyucu etkisi vardır. Safra taşı oluşumunu engeller. İçkilerden önce alınan zeytinyağı mideye koruyucu görevi görerek alkolün etkisini azaltmaktadır.

Cilt ve saç dostudur: Cilte ve saça parlaklık canlılık katar, zeytinyağı doğum çatlaklarını azaltır. Kas gevşemelerinde tedavi edici etkisi vardır. Masaj yağı olarak ağrı azaltıcı ve dinlendirici etkisi vardır. Başta E vitamini olmak üzere çok sayıda anti oksiden madde içerir ve hücreleri yenileyerek yaşlanmayı geciktirir, Kireçlenmeye karşı önemli rol oynar. İçerdiği linoleik asit yüzdesi nedeniyle inek sütüne katılldığında anne sütüne yakın değer elde edilir.

Zeytinyağının faydalarına kısaca değindim. Zeytinyağını ne kadar tüketmeliyiz, yemeklerde nasıl kullanmalıyız, hangi yörenin zeytinyağı iyidir, asit oranlarına göre zeytinyağı çeşitleri nelerdir, zeytinyağı ambalajlama aşamasına gelene kadar hangi safhalardan geçer ve bunun gibi soruların cevabını başka bir bloga yazmaya çalışacağım. Zeytin hasadının başladığı şu günlerde üreticimize bol ve verimli ürün hasatı, herkese sağlıklı günler dilerim.

 
Toplam blog
: 5
: 2589
Kayıt tarihi
: 17.03.09
 
 

1964 doğumluyum, işletme bölümü mezunuyum. Ticaretle uğraşıyorum, kitap okumak ve gezmek hobileri..