Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '13

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Zihin ve beden: Düşünce, inançların biyolojiyle bağlantısı

Zihin ve beden: Düşünce, inançların biyolojiyle bağlantısı
 

Düşüncelerin sağlığımızı etkilediği artık bilinen bir gerçek. Olumlamalarla bir çok sağlık sorununun iyileşebilmektedir. Bu çalışmaların öncülüğünü 1970 - 80 yılları arasında Louise Hay yapmıştır. Klasik tıp insanı bir makine gibi kabul eder. Bu makinenin bozuk yerlerini  ilaçla ya da ameliyatla tedavi etmeye çalışır. Zihnin bedeni etkilediğini ilginç olarak ilaç şirketleri kanıtlamaktadır.  Plasebo içinde tedavi edici madde olmayan ilaç taklitleridir. Yeni bir ilacı ilaç şirketleri plasebo ile karşılaştırır. Hastaların bir grubuna yeni ilaç, bir grubuna ise plasebo verilir. Sonuçlar karşılaştırılır. Ama bazen plasebolarda yeni ilaç kadar etkin sonuçlar verir. Plaseboları kullanana hastalar ilaç aldıklarını zannetmeleri iyileşmek için yeterli olmaktadır. Örneğin bir çalışmada bulantı ve kusması olan kadınlara kusturucu bir şurup verilmiş. Ama bulantıyı engelleyecek güçlü bir ilaç verildiği söylenmiş. Güçlü kusturucu etkisi olan bu ilaç bile kadınların bulantı ve kusmalarını engellemiş.

Düşünceler iyileştirebildiği gibi hasta da etmektedir. Kötü bir örnek var. Penisiline alerjisi olan bir hastaya boş ilaç verilmiş ama penisilin verildiği söylenmiş. Hasta anında şoka girip ölmüş. Başka bir kadın başarılı bir kalp ameliyatı geçirmiş ve durumu düzelmeye başlamış. Ama bu ameliyattan haberi olmayan bir doktor kadında hala hastalığının sürdüğünü söyleyince kadın ameliyat olmamış gibi hastalanmış. Kadını ameliyat olduğuna ikna etmek mümkün olmamış. Düşünce, duygu ve inançlarımız bedende olumsuz kimyasal ve fizyolojik reaksiyonlara sebep olmaktadır.

Düşüncelere reaksiyon sadece beyinde değil tüm bedende olmaktadır. Bedendeki her hücrenin zar yüzeyi binlerce mesaj alıcı bölgelerle donatılmıştır. Bunlara reseptör denir. Bu reseptörlere bağlanan değişik kimyasal maddeler hücre içinde reaksiyona sebep olur. Bu reaksiyonlar mevcut olaya göre hücreyi koruyacak maddeleri üretir. Beyinle beden arasındaki haberleşmeyi hücreden hücreye haber ileten kimyasal maddeler sağlar. Bu maddeler duyguların molekülleridir. Duygusal tepkilerimiz bu moleküller aracılığıyla bedendeki hücrelere iletilir. Bu moleküller (hormonlar ya da benzerleri).

İyileşme yönündeki olumlu hayallerin ve düşüncelerin iyileşme sağladığına dair bir çok gerçek öykü vardır. Bu konuda yazılmış yüzlerce makale ve kitaba internetten ulaşmak mümkün. Her düşünce beyinde mikroskopik düzeyde değişime neden olur. Her yeni düşünce beyindeki sinir hücreleri arasında yeni bağlantılara neden olur. Düşünce ya da hayal tekrarlandıkça bu bağlantı güçlenir. Yani düşünce ya da hayalle beyninizin gerçek yapısını değiştirebilirsiniz.

Sadece beyin mi? Hayır. Son araştırmalar kalbimizin de geniş bir sinir ağına sahip olduğunu ortaya koymuştur. Buna kalbimizdeki beyin denmektedir. Kalbimiz beyine sürekli sinyal göndermektedir. Bu sinyaller düşünce ve hislerimizi etkilemektedir. Kalbin ritmine göre hislerimiz ayarlanır. Kalbin ritmi dengesizse üzüntülü hissederiz. Kalbin ritmi harmonik ve düzenliyse iyi hissederiz. Tersine o anda içinde bulunduğumuz duygusal durum kalbin ritmini etkiler. Kötü duygular kalpte ritim bozukluklarına neden olur. Sevgi, şefkat, güven gibi duygular kalpte düzenli bir ritmin oluşmasına neden olur.

Klasik tıp insanların doğuştan gelen bir genetik şifrenin esiri olduğunu ileri sürmüştür. Ama son yıllarda genetik alanında yapılan çalışmalar genlerin işleyişinin kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığından etkilendiğini ortaya çıkarmıştır. Yani kötü genlerimizin esiri değiliz. Düşünce gücümüzle genlerin işleyişini de etkilemek mümkündür. Artık bir çok kronik hastalığın karmaşık bir gen sisteminin çevre ile etkileşmesi sonucunda ortaya çıktığına inanılmaktadır. Gerek iç gerekse dış çevre etkenleri genleri değişik şekilde harekete geçirmektedir. İç etkenler duygular, spirituel anlayışımız, biyokimyamız ve zihinsel süreçlerimizdir. Dış etkenler ise yiyecekler, toksinler ve içinde yaşadığımız toplumun kural ve anlayışıdır.

Bir çok deneysel çalışma zihinsel gücün fiziksel maddeyi etkilediğini ve değiştirdiğini ortaya koymuştur ve benzer deney ve gözlemler her geçen gün artmaktadır. Olumsuz düşünce ve duygular sadece ruh sağlığımızı değil fiziksel sağlığımızı da bozmaktadır.

Bilinçaltı dediğimiz yapı tüm bu etkileşimlerin olduğu ve yaratıldığı yerlerdir. Tüm inançlarımızın büyük bir kısmı hayatımızın ilk 6 yılında yaratılır. Tüm bu inançların daha sonraki yaşamımızda oluşan duygu ve düşünceler üzerinde etkileri vardır. Değişik enerjiye sahip bu inançların güdümündeki duygusal enerji hastalıkların yaratılmasında etken bir rol oynar.

O nedenle kronik hastalıkların tedavisinde sadece klasik tıbbi çözümlerden yararlandığımız kadar bedenin enerji dengesini düzeltici çalışmaları da yapmak gerekir. Günümüzde bu tekniklerin kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. 

 
Toplam blog
: 13
: 5872
Kayıt tarihi
: 27.08.06
 
 

1955 İstanbul doğumlu. Kadın Doğum Uzmanı. Hastalıkların zihinsel neddenlerive çözümleri üzerine ..