Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '08

 
Kategori
Felsefe
 

Zihinsel varoluş

Zihnimi boşaltıyorum. Ne geçmiş, ne gelecek... Hiç bir şey yok özlenen. Özlenen ve dilenen. Sonsuz ve sınırsız dinginlik.. Fizik kitaplarındaki formüllere nazire edercesine. O'nun dünyası burası. Elektrik arkları ve impalsların dünyası. Bir başka boyut... Karanlık içerisinde karanlık. Aysız bir gecede gözleri kara bir kedi.

Eksiklikleri ve kusurlarıyla. Kendi varoluş serüveninde kendi küçük maceralarını korku ve tedirginliklerle yaşayan bir küçük varlık. Ama "cismaniyet" yok burada. O yüzden "küçük" ifadesi biraz havada kaldı.

"Zihin" derken, aslında tek bir zihin de yok. Çok sayıda zihin var... kozmik b-ağlarla birbirine bağlı. Biri titreştiğinde diğerlerini dalgalandıran zihinler.

Çünkü, burası devasa bir okyanus. Çok dar bir alanı(nı) algılayabileceğimiz bir okyanus. Ve, ancak "algıladığımız kadar" yaşayabileceğimiz bir okyanus.

Sınırsız sayıda olasılık var.. bir o kadar da olanak. Bizim bildiğimiz harf sayısı otuz.. bilemedin elli. Çok dar alana kısmışız kendimizi. Hayallerimiz bile "güdük". Zincirlere bürünmeyi ne çok severiz. İnançlarımız bile kendi inancımız değil. Bize ezberlet(tir)ilenler. Ve bizim kuruntularımız, kurguladıklarımız.

Maddenin dünyasına indikçe elbet fiziksel kurallara daha çok tabi oluyoruz. Bu kaçınılmaz. Çünkü, yoğunluk artıyor. Seyyallikten uzaklaşıyoruz. Polarite, realitemiz oluyor. Yerde ayağımıza takılan taş, kozmik değerlerden daha etkin oluyor. Hastalıklar, sakatlıklar, aksilikler, sorunlar, problemler, çatışmalar daha bir önem kazanıyor ve maddenin dünyasına ait olmayı aşırı kanıksıyoruz.

"Problemler", çözülmek için vardır. Kolay ve zor problemler vardır. Bir de çetrefilli olanları var.. Ve daha ötesi "şaşırtmacalı" olanları. Hangi boyutta olursa olsun, sizin onları "çözmenizi" bekliyorlar. Belki de, "yaşamın amacı" bu: "problem çözmek". Çözemediniz sürece aynı problem(ler) sürekli karşınıza çıkar durur. Siz zannedersiniz ki "hayat gailesidir".

Aslında, kolay bir yöntemi var problemleri tespit etmenin. Hepsi(ni) olmasa bile bir kısmını farkedebiliriz. Sormamız gereken soru aşağı-yukarı şöyle: "Beni (varlığımı) sıkıntıya sokan ve mütemadiyen eforumu harcayan durumlar neler?" En yalın haliyle soru bu. Alın elinize bir kağıt-kalem, başlayın döktürmeye. Göreceksiniz ki, dert ettiğiniz şeyler bile dert!

"Bezgin Bekir"i bu yüzden çok severim. Dünya yansa umurunda değil. "Gemisini yürüten kaptan" misali, kendine has yöntemleri var... Sorunları aşmak için formülleri var.

"Dünya" dediğiniz alan, problem yumaklarından bezenmiş/ kurulmuş. Kolektif olarak oluşturduğumuz problemleri, kolektif olarak çözemiyoruz çoğu zaman. Çünkü, işin içine EGOlarımız giriyor. Bu da sistemin hoş bir cilvesi. Belki de, ittifak dönemlerinde by-pass
edilebilir.

"Problemsiz" kaldığımda kendime meşgaleler bulurum ve bu hayatıma renk katar. Renksiz bir hayatı sevmem. Hayatın "pürüzleridir" onu canımda hissetmemi sağlayan.
(Çok mu melankolik oldu?)

Gürsel Selçuk
"mutlu insan projesi"

 
Toplam blog
: 20
: 459
Kayıt tarihi
: 30.12.07
 
 

Mayıs 2010'dan itibaren TUVA Sanat Atölyesinde Spiritüel Güçleri Geliştirme, Nefes Atölyesi, Holi..