Zina günah olmasaydı !

Zina günah olmasaydı, haram olmasaydı, yasak olmasaydı, suç olmasaydı veya bazı müeyyideleri, yaptırımları olmasaydı bunun bugünkü toplum, bireyler, aileler üzerindeki etkileri neler olurdu. Sanırım günümüzde zina pek çok ülkede suç olmaktan çıkmıştır ama hala çok ciddi müeyyideleri olan bir fiildir. Örneğin zina ülkemizde ve sanırım hemen bütün gelişmiş ülkelerde boşanmanın altı ana sebebinden biri belki de birincisi veya ikincisidir. Bu sebeple açılan boşanma davalarının çoğuna ağır maddi ve manevi tazminat davaları eşlik etmektedir. Yani zina günümüzde pek çok ülkede hala hapislik suç olmasa bile boşanma gibi, maddi, manevi tazminat gibi ağır sonuçları olabilen bir fiildir.  

Zinanın bütün semavi dinlerce haram veya günah olarak tanımlanması, zinayı önlemedeki etkisini sanırım günümüzde büyük ölçüde yitirmiştir. Günümüzde dünyada yaklaşık yedi milyar insan olduğunu varsayalım. Bunların içinde ateistler, tanrıya, peygambere, dine hiç inanmayanlar var. Bir de şeklen veya görünüşte veya genel olarak kendilerini bir dine mensup gibi tanımlamakla beraber, detayda cennete, cehenneme, günaha, öldükten sonra yeniden dirileceğine inanmayanlar veya inanmakta çok zorluk çekenler var. Bunların hepsini toplarsak dünyadaki toplam insanların belki yarısını belki dörtte üçünü bulur. Demem o ki zinanın dinen yasaklanmış olması zinanın fiiliyatta önlenmesindeki etkisini zaten büyük ölçüde yitirmiş bulunmaktadır.

Zinanın dinen yasaklanmış olmasında birkaç temel argüman vardır. Bunlardan biri ve belki en önemlisi insanların soylarının belirli olması yani babalarının belirli ve belirlenebilir olmasının önemidir. Öyle ya varsayalım ki bir kadın (özellikle eski çağlarda) birçok erkekle cinsel ilişkiye girerse bunlardan hangisinden hamile kaldığını bilemeyebilir veya en azından bundan emin olamayabilir. Böyle bir durum, miras hukuku bakımından, babanın hukuki mükellefiyetleri açısından (örneğin boşanma halinde nafaka mükellefiyeti gibi) ve buna benzer hukuki, sebeplerle önemli olduğu gibi, bir insanın babasının kim olduğunu bilmemesinin onun üzerinde yaratacağı psikolojik etkiler ve buna benzer sebeplerle de önemlidir. Ancak bu istenmeyen kötü sonuçların oluşması günümüzde çeşitli doğum kontrol yöntemleri, doğum kontrol hapları, ertesi gün hapı gibi ilaçlarla büyük ölçüde giderilebilir.

Bugün zina veya daha geniş bir tanımla nikahsız cinsel ilişkiler, dini sebepler büyük ölçüde etkisini yitirmiş olmasına rağmen ve babası belli olmayan çocuklar gibi istenmeyen sonuçlar da ilaçlarla büyük ölçüde önlenebiliyor olmasına rağmen hala toplumumuzda genel kabul görmüş bir olay değildir. Zina bugün dahi, gelişmiş toplumlarda dahi, toplumun büyük bir bölümü tarafından hatta dini inancı olmayanlar tarafından, hala daha, ahlaka aykırı, etik olmayan, doğru olmayan, iyi olmayan bir davranış olarak kabul edilmektedir. Peki bunun sebebi nedir?

Zinanın dinen olmasa bile din dışı ahlak, etik, iyilik, doğruluk gibi sebeplerle reddedilmesinin belki en önemli sebebi insanların büyük çoğunluk itibariyle tabiaten, içgüdüsel olarak tek eşliliğe mütemayil olmalarıdır. Kısaca bir erkek eşinin sadece kendisiyle cinsel ilişkide bulunmasını ister, bir kadın da eşinin sadece kendisiyle cinsel ilişkide bulunmasını ister, başka kadınlarla ilişkide olmasını istemez.

Zinanın din dışı sebeplerle reddedilmesinin diğer bir ana sebebi ise işin içinde “aldatma” olmasıdır. Zina yapan bir erkek veya kadın eşini aldatmakta, ona karşı doğru veya dürüst davranmamaktadır. Böyle ahlaka sahip olan bir eşin diğer konularda da iyi, doğru, dürüst, güvenilir bir eş, (bir insan, bir ana, bir baba) olacağından şüphe edilir.

Velhasıl-ı kelam zina sadece dini sebeplerle değil hem dini argümanlar hem de din dışı akli, makul sebeplerle bugün dahi, batılı, gelişmiş, medeni toplumlarda dahi doğru kabul edilmeyen bir davranış olarak varlığını devam ettirmektedir. Peki madem ki zina veya nikahsız ilişki veya eşini aldatma doğru değil neden medeniyetteki bu kadar gelişmeye rağmen hala bütün toplumlarda önemli ölçüde varlığını devam ettiriyor. İşte bu da başka bir yazının konusu, onu da ileriye veya bir başkasına bırakalım. Kalın sağlıcakla.