Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '16

 
Kategori
Öykü
 

Zıpırlar

Üç arkadaştık. Her birimiz farklı fakültelerde öğrencilerdik. Hafta içi çok iyi de hafta sonları yapacak hiçbir şey yoktu. Cuma günü konuşurken arkadaşın birisi yakın ilçede bir piknik yerine gitmemizi önerdi. Başka bir arkadaş abisinin falan ilde öğretmen olduğunu kendisini davet ettiğini eğer yol parasını denkleştirirsek orada kalışı ve dönüşü abisinin sağlayabileceğini söyledi. Olur dedik. Otogara gittik biletlerimizi aldık. O şehre indiğimizde abisi bizi karşıladı Cumartesi sabahı. Eve gittik. Kahvaltı ettik. Sonra şehri gezdik. Akşam tekrar eve döndük.

Akşam yemeği sırasında pat diye arkadaşımın abisinin kız arkadaşı uzak bir şehirden geldi. Arkadaşın abisi kız arkadaşı gelince biraz daha soğuk davranmaya başladı. Sonra kardeşini mutfağa çekti artık ne konuştularsa içeriden küfür sesleri geliyordu. Kardeşi hadi gidelim buradan dedi. Abisi için bu Pazar gününü kız arkadaşıyla geçirecekmiş, ona harcama yapacakmış, bizim yol paralarımızı veremezmiş. Evden çıktık. Gidecek hiçbir yerimiz yoktu. Sabahçı kahvelerinin sabaha kadar açık olduğunu bilirdim. Bir sabahçı kahvesine gittik. Garson burnumuza çayı dayadı. Garsona dedim ki; ‘bak bizim paramız yok; ama sabaha kadar burada kalacağız. İstiyorsan karakola bizi şikayet et. Bizi nezarete alırlarsa umrumuzda olmaz. Hiç olmazsa sabaha kadar kalırız’. Garson ısrarcı olmadı. Biz de sabaha kadar kahvede kafalarımızı masalara dayayarak uyuklamaya çalıştık.

Sabah kahveden çıktık. Karnımız çok açtı. Sokaklarda rastgele yürüyorduk ve dönüş için hiçbir planımız yoktu. Arkadaşın birisi dedi ki kaldırıma mendil serelim. Dilenelim. Yemek ve yol parasını bulunca çeker gideriz. Bu fikir benim aklıma yatmadı. Kazık kadar adamız, elimiz ayağımız sağlam, kim bize beş kuruş verir dedim. Öbür arkadaş bir kadının çantasını çarpalım. İçindeki parayı alalım. Daha sonra parasını adresine göndeririz dedi. Bu fikir öbür arkadaşa da yakın gelince ikisi birden gözlerini bana diktiler. Çünkü bunlara daha önce ben lisede şöyle hızlı koştuğumu böyle derecelerim olduğunu söylemişim. Dedim ki eğer bu çantayı kapma işini ben yapacaksam çantasını çarpacağımız kadını da ben seçerim. Dalga geçerek evlenecek misin ki? Dedim yok öyle değil. Bi defa kadın kesinlikle spor ayakkabı giymemeli, topuklu giymeli. İkincisi şirret bir tip olmamalı asil görünümlü olmalı. Asil insanlar acılarını içine gömerler üç kuruş beş kuruş için toplumda öyle ulu orta bağırmazlar. Şirret biri olursa bütün milleti başımıza toplar. Peki dediler.

Çantasını çarpacağımız kadını aramaya başladık. O olmaz bu olmaz derken gri takım elbiseli, lacivert bir bluz giymiş, kırk yaşlarında, topuklu ayakkabılı bir yerde yönetici olduğunu tahmin edebileceğiniz bir hanımefendide karar kıldık. Plan şuydu. Kadın önümüzde yürüyordu. Ben bizim arkadaşlardan kopacaktım. Koşarak kadının yanından geçerken çantasını kaptığım gibi dün akşamki gittiğimiz kahveye gidecektim. Onlar da oraya geleceklerdi. Arkadaşlardan koptum. Ama içimden koşmak gelmiyordu. Hızlı hızlı yürüyerek kadının yanına yanaştım. Elimi çantasına atmadım. Duyabileceği bir sesle hanımefendi dedim. Biz üç arkadaş Ankara’dan bu şehre gezmeye geldik.  Gelmez olaydık. Şöyle oldu böyle oldu sonuçta üçümüz de şimdi ölesiye açız ve Ankara’ya gidiş paramız yok. Bi plan yaptık. Bir hanımefendinin çantasını alıp kaçmak gibi. Arkadaşlar bu görevi bana verdiler iyi koştuğum için. Sizi de ben tespit ettim. Çünkü şartlarım vardı. Çarpacağımız kadın mutlaka asil olmalı. Şirret biri olmamalı. Zarara uğrasa bile soylu bir davranış sergilemeli. Ama benim içimden koşmak da gelmedi, çantanızı çarpmak da gelmedi. Sizi rahatsız ettim ne olur kusura bakmayın. İyi günler dedim. Ayrılırken hanımefendi bana arkadaşlarını da çağırır mısın, beraber yemeğe gideceğiz dedi. Bizi şık bir lokantaya götürdü. Üniversitemizin olduğu şehre kaç liraya gidebileceğimizi sordu. Yol masrafları için de ayrıca para verdi. Ben hanımefendi dedim. Lütfen adresinizi bize veriniz. Bu parayı on beş gün içerisinde size yollayacağız. Eğer yollamazsak üç tane zıpır der geçer gidersiniz. Çok teşekkür ederiz.

Hanımefendinin parasını yolladık. Arkadaşın abisinin suratına da bir daha bakmadık. 

 
Toplam blog
: 16
: 69
Kayıt tarihi
: 22.10.15
 
 

1952 Malatya doğumluyum. İlkokulu Malatya'nın Narmikan Köyü'nde, Orduzu'da ve Malatya Merkez Hida..