Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '14

 
Kategori
Deneme
 

Zıt anlamların yalnızlığı

Zıt anlamların yalnızlığı
 

“Müptezel” kelimesini bir cümle içinde kullanma gereksinimi duyduğum günlerden birindeyim yine. Her aldanış bir fırsat, daha önce söyleyemediklerimi söylemek için. “Yalnızlık” kelimesine bir zıt anlamlı kelime karşılığı bulamamaktan kaynaklanan iç karışıklıklarım mevcut... Güneşli bir günde sahilde oturmuş kitabımı okuyorum aslında. Cebimde defterim, arasıra notlar alıyorum aklıma kelimeler kondukça. Deniz çarşaf gibi, martılar suların üzerinde sorti yapıyor. Tekneler geçiyor uzaklardan. Hafif bir rüzgar esmekte. Önümden geçen tek tük insanlar; yürüyüş yapan, koşan, bisiklet süren...

Böyle güzel bir günde içimde bu kadar sıkıntı olmasındaki zamanlamaya dikkat çekmek istiyorum, ama kamu nezdinde bir muhatap bulmam zor. Nihayetinde bir bankta oturuyorum tek başıma. “ Manidar” kelimesini bir cümle içinde kullanma gerekliliği duyduğum bu gibi zamanların zamanlaması manidar... İçimde açamadığım ne kadar kilit varsa o kadar ağırlaşıyor ruhum. Mahkumluğun altında yatan mahrumiyet midir yoksa mahrumluğun altındaki mahkumiyet hissi mi, tüm iç savaşların kaynağı? İçimde otoriteme başkaldıran duyguları terörist ilan etsem, haklılığımı kanıtlarmıyım en azından kazanamasam da savaşlarımı? Savaş kazanılabilen bir şey midir eğer kendine saldırıyorsan?

Sorular dönüyor kafamda... Belki de yazmayı bırakıp kitap okumalıyım biraz. Elimde Ferhan Şensoy’un “Denememeler” kitabı var. Denemememeli mi acaba? Yoksa bu eylem üstadın dediği gibi dene boyutunda memeleri tabir eden hafif meşrep bir durağanlıktan mı ibaret kalmalı? Gündeste bitip gecedeste başladığından beri yazılmayı bekleyen şiirlerin doğum sancılarını ta içimde hissediyor olmam ne tuhaf. Karagöz ile Boşverinbeni değil mi şu teknenin üzerine konan kumrular?

En iyisi sahilde yürüyeyim. Yazmazsam ya da okumazsam biraz daha rahatlarım sanırım. Sağımdan, solumdan geçiyor insanlar. Sevgililer, karı kocalar, anne babalar. Bebekler, çocuklar, ergenler... Aralarından geçiyorum, beni aralarına almak istemeyeceklerini bile bile. İnsanlar çok kalabalık. Ya da ben tenhalaştım. “Sayfiye” kelimesini cümle içinde kullanacağım zamanlara özlem duymaktan kaynaklanan yılgınlıklar var içimde. Balıklarla ilgili bir hikaye anlatırdım sana şimdi yanımda olsaydın, umut dolu hikayeler. Meltem eserdi saçlarımızın arasından. Kılçıkları ayıklamaya çalışmaktan balık yemenin tadına varamayan insanlar gibi yaşamazdık hayatlarımızı. Cümle içinde kullandığımız kelimeler deniz kokardı. Ve özgürlük tadı olurdu gülüşlerimizde...

Ne güzel olurdu yanımda olsan. "Yalnızlık" kelimesine bir zıt anlam olurduk birlikte. 

 
Toplam blog
: 89
: 618
Kayıt tarihi
: 16.12.06
 
 

İlk kitabımı, 'Pal Sokağı Çocukları'nı okuduğumdan beri yazıyorum. Yazmak beni o çocuklar gibi öz..