Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Zıtlık...

Zıtlık...
 

Hayatta her şey zıtlıklarıyla var olur: güzel-çirkin, iyi-kötü, doğru-yanlış vs… Keza düşünce sistemleri bile!

İnsanlar, özellikleri ve davranışları itibariyle, bu zıtlıktan nasiplerini alırlar ve hatta söyledikleri ve yaptıkları arasında bile, yine zıtlıklar içerir. Mesela bir söylerler, tam tersini yaparlar. Söyledikleri ve yaptıkları arasında ilişki %25’i geçmez.

Aşkta bile sevgi ve nefret bazen birlikte gelişebilir!

Evet, zıtlıkların dünyasında yaşıyoruz. Mesela davranış kuramında bile, X ve Y model davranış biçemi, birbirinin tam zıttıdır. X kuramı, insanların bir solucan kadar değersiz olduğundan bahsederken, Y kuramı da, insanı her açıdan yüceltir.

Tüm algılama biçimleri de bu zıtlıktan nasibini alırlar. Bir kişi ya iyi, ya kötüdür. Ya kahramandır, ya düşman! Ya şeytandır, ya da melek!

Aslında hiçbir zaman doğru bir yaklaşım değil zıtlık yaklaşımı. Çünkü hayat ne beyaz, ne de siyahtır. Hayat gridir.

İnsanlar ne tam iyi, ne de tam kötüdür. Atatürk, mükemmel bir komutandır doğru, ama iyi bir eş midir, yanlış!

Çağımız kahramanlar çağı! Bu yüzden sıkça sinemada Amerikan kahramanlarını görüyoruz. Ve bu kahramanların çoğu, çizgi roman kahramanları… Çoğu kahraman gibi, kahramanken dahi, pek azı gerçek anlamda kahramanlar. Mesela Nolan’ın Batman’i kesinlikle bir anti-kahraman ve aynı zamanda bu seride hayat bulmuş diğer kahramanlar da keza öyle; örneğin Joker de öyle! Uzun yıllarca süren Smallville dizindeki Clark Kent de bir anti-kahramandı ve bu yüzden seviliyordu. Çünkü özcesi, mükemmel insan ve onun yarattığı mükemmel sistem yok!

Ancak sınırları bilmek, eksi ve artı yönde, bilimsel yaklaşımları kolaylaştırır. Mesela tüm sistemler, o gurubun en aptalına göre belirlenir. Diğer taraftan bilim adamları en zekilerden çıkar. Aslında o kadar kötü de değildir iy ve kötü tanımlamaları yapmak.

Bizim ülkede işlerin bu kadar ters gitmesinin en önemli sebebi, bu tür tanımlamaları, doğru yapamayışımızdır. Nitekim bizdeki bilinç düzeyi yeterli seviyede gelişmemiştir. Çünkü tüm öğrendiğimiz sistemler, kopyalama üzerine geliştirilmiştir ve alıntıdır. Öğrenim sistemi ve onun sınavları, ezberlemeye dayanır. Özgün ve amaca yönelik sınavlar gerçekleştiremiyor ve gerçekleri ölçemiyoruz. Mesela ben, bazı özel okullar duydum, tamamıyla ÖSYM sınavlarına göre konumlanıp çocukları, test sınav sistemiyle yetiştiriyor. Ve bu durumdan şu sonuç çıkıyor; insan isminde robotlar…

İnsanlara özgüven aşılayacak, özgün bir sisteme ihtiyaç var. Kudretini bağımsızlığından, egemenliğinden, alan bir sistem! Bence günümüzde Atatürk’ün ilkeleri de gücünü yitirmiştir.

Türkiye, dünyadaki konumu açısından, ne kadar çok jeopolitik bir öneme sahip olursa olsun, bundan daha önemli olan ve bu ülkenin genlerinde de bulunan, bir zeka ülkesi olması, o kadar da uzak bir ihtimal değil!

Dünyada işler sapasarıyor. Avrupa aptallaştı ve tembelleşti. Çatışmalar, her türlüsüyle, mislisiyle,  arttı. Asabi Kedi’nin son bloğunda bahsettiği gibi, yeni bir sisteme ihtiyaç var. Yeni bir paylaşım savaşı kapıda bekliyor. Ve ben buna kaniyim ki, Türkiye, bu sefer, bu savaştan karlı çıkan taraf olacak.

Hayat işte böyle zıtlıklarıyla var. Biz insanlar da, birbirine zıt biçimde, bu toplumda yaşamaya devam ediyoruz. Ne zaman ki doğru tanım ve teşhisleri koyup,  doğru ölçümleri gerçekleştiririz,   o zaman, bu zıtlıklardan faydalanma şansımız olur. Bu fırsatı da kaçırmayalım…

Saygılarımla,

Kavi’l

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..