Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '15

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ziya Gökalp ve CHP

Ziya Gökalp ve CHP
 

Ziya Gökalp


– Siyasal beceriksizliği toplumsal az gelişmişliğe, toplumsal az gelişmişliği ise endüstrileşmedeki geriliğe bağlamıştır.
 
– Türk Ulusunun mefkuresini yani ulusal bilincini köken olarak halk’da, simge olarak Atatürk’de görüyordu.
 
– Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu. Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu. Batı’nın teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi. Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öğe olarak değerlendirdi.
 
– Toplumsal modeli, Emile Durkheim’in teorik temellerini kurduğu “dayanışmacılık” temelinde şekillendi. Bireyi temel alan liberalizm ve kapitalist toplumun sınıf mücadelesiyle yıkılarak sınıfsız toplumun kurulmasını hedefleyen Marksizm’e karşı; sınıfsal ayrımları değil mesleki ayrımları gören, mesleki örgütleri temel toplum birimi olarak kabul eden, meslek örgütlerinin dayanışmasıyla toplumsal huzurun kurulabileceğini savunan solidarizmde karar kıldı.
 
– Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazdı. “Türkçülük” düşüncesini sistemleştirdi. Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynadı. Ziya Gökalp önce Türkiye Türkçülüğü sonrasında Oğuzculuk daha sonra ise Turancılık fikirlerinin destekçisidir.
 
Halk Fırkası Dönemleri
 
Halk Fırkası’nın ilk fikir babası da Ziya Gökalp’dir. Mustafa Kemal Paşai Milli Mücadeleyi başarıya ulaştırmış olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni bir partiye çevirme kararı vermişti. İdeoloğumuz bu iş için biçilmiş kaftandı. Sayın Ergun Göze’nin ifadesiyle “Ziya Gökalp, İttihad-ı Terakki’den CHP’ye atlamasını ve daha doğrusu CHP’yi teçhiz etmesini bilmiştir.”
 
Her ne kadar o sırada eski İttihatçı dostları muhalefete geçmişler ve yeniden partilerini diriltmeye çalışmışlarsa da Ziya’dan alaka göremediler. O artık Halk Fırkası’nın adamıydı. Milli kahraman bildiği Atatürk’e inanıyor ve onun partisinin fikir babalığını yapıyordu. Ve yine ona göre M. Kemal Paşa “bu radikal devrimci onun ülkülerini daha dinamik bir biçimde gerçekleştirmekteydi.”
 
Daha parti fikri Paşa’nın kafasında iken bir gün Ziya’yı Çankaya’ya çağırdı. Neler görüştükleri meçhul olmakla birlikte döndükten sonra Ziya bir risalet neşretti. Doğru YOL-Hakimiyet-i Milliye ve Umdelerin Tasnif, Tahlil ve Tefsiri adını taşıyan bu risale, Halk Fırkası’nın dokuz prensibini açıklamakta idi.
 
Ayrıca Hakimiyet-i Milliye ve Yeni Gün gazetelerinde fırka mevzularında seri yazılar yazdı. “Bu makalelerden anlaşıldığına göre Mustafa Kemal Paşa, Ziya Gökalp’e fırkalar hakkında bir seri makale yazmasını rica etmişti.”
 
Gökalp’in dokuz ok olarak belirlediği” Halkçı” esaslar, daha sonra altıya inecek ve ana hatları ile günümüze kadar gelecektir. Bu bakımdandır ki, “Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinden doğan Halk Fırkası bir bakıma Gökalp’in eseridir.” diyen Prof. Erol Güngör’ün tespiti yerindedir. Çünkü diyor ki Sayın Güngör: ” Fırkanın prensipleri, hatta bunların sayısı ve okla gösterilmesi hep Gökalp milliyetçiliğinden çıkmıştır.”
 
Gökalp’in diğer yaptıkları, yine aynı yazara göre şöyle:
 
” Batı medeniyetinin kaynaklarını öğretmek üzere devletin Batı dillerindeki temel eserleri Türkçeye çevirtmesi de Gökalp’in fikridir. Nitekim bu işi kendisi başlatmıştır. Halk Fırkası’nın “halka doğru” prensibi ve bunun neticesi olan “halkevleri” ve “odaları” çok önceden Gökalp tarafından tavsiye edilmişti.
 
Baro, Tabibler Birliği, Mühendisler Odası gibi teşekküllerin, üniversitenin muhtariyet kazanması, yani Gökalp’in tabiriyle amme velayetinden kurtulmaları, yine onun teklifiyle oldu.”
 
Ziya’yı bir fikir adamı olduğu halde siyasi faaliyetlere girmesi bakımından suçlayanlar vardır. İlim adamının partici olmaması açısından ileri sürülen bu fikirlerini, “eğer devrin hakim siyasi güçleriyle işbirliği yapmamış olsaydı, fikirlerini bu kadar tatbikat sahasına koyamazdı.” diye cevap verenler çıkmıştır.
 
Ziya’nın kızı Hürriyet Gökalp, babasının Yeni Türkiye’ye kazandırdıklarını şöylece özetlemekte:
 
“Milliyetçiliğin önderliğini yapmıştı. Sosyoloji ilimini getirmiş, laikliği getirmiş, altı okun umdelerini Anayasaya ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne mal etmiş. Toprak reformunu getirmiş, halk için çalışmış; millet için yaşamış ve ölmüştür.”
 
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (Halk Fırkası) fikir babası sayılır. Parti ilkeleri onun düşüncelerine göre şekillendirilmiştir. Atatürk’ü direkt etkileyen 2-3 isimden biridir. 1924' de ölmesi büyük bir kayıptır. Yeni cumhuriyetin kurulduğu ilk dönemlerde ülkemizi büyük ölçüde etkileyen yaşasaydı belkide gelecek 30 yılını direkt etkileyebilecek bir isimdi. Türk milliyetçisi ve kültüre çok önem veren bir sosyologdu. Ölüm korkusu olmayan bunun içinde fikirlerinden asla vazgeçmeyen bir isimdi. Eleştirildiği konu ise medeniyetle kültür arasındaki ayrımı net bir şekilde yapmadığı yönündedir. Fakat yapılan bu eleştirileri anlamsız buluyorum çünkü orada vermek istediği ana düşünce mutlaka modernleşmeliyiz ve gelişmiş batıyı yakalamalıyız temasıdır. Bu batılılaşmanın ise kültürümüzü değiştirmemesi ve dönüştürmemesi içinde önce kendi kültürümüzü kuvvetlendirmemiz gerektiğinden bahseder. Bende bu düşüncesine aynen katılıyorum. İşte hep derler ya erken gitti Allah bir 20-30 yıl daha ömür verseydi çok farklı bir Türkiye görebilirdik. 48 yaşında rahmetli oldu Ziya Gökalp, Allah gani gani rahmet eylesin…
 
Yazar: Uğur Büyük
 
Kaynakça: Vakkasoğlu, (2013), Tarih Aynasında Ziya Gökalp, Nesil Yayınları.
 
Toplam blog
: 56
: 985
Kayıt tarihi
: 17.11.14
 
 

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim. ..