Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Ziya Paşa'nın eşsiz beyitleri

Ziya Paşa'nın eşsiz beyitleri
 

Lise yıllarımda Divan şiirini bir başka severdim, hâlâ da çok severim. Şiir; el dokuması yün halı ise, Divan şiiri el dokuması ipek halıdır benim için. Her ikisi de eşsizdir ama, ipek halı dokumak herkesin harcı değildir, tıpkı divan şiiri yazmak gibi.

Ziya Paşa - belki de hiciv içeren şiirleri çok sevdiğim için- çok bilinen Divan şairlerinden farklı bir yerde olmuştur benim için. O kadar ki, oğlumun adını bile onun beyitlerinden birinde geçen bir sözcükten esinlenerek koymuştum.

Ziya Paşa; 1825-1880 yılları arasında yaşamış bir yazar, şair ve devlet adamıdır. Şinası ve Namık Kemâl ile birlikte ' Batılılaşma ' denen kavramın ilk adımlarını edebiyat alanında atanlardandır. Arapça, Farsça ve Fransızca bilen şair; bugün bile sık sık kullandığımız beyitlerinin yanısıra, çok değerli eserlerin tercümesini de yapmıştır.Ayrıca ' Harabat ' adlı 3 ciltlik bir ansiklopedisi de vardır. Biyografisini mutlaka okumanızı öneririm. Okuyunca göreceksiniz ki, o yüzyıla göre olağanüstü nitelikleri olan bir insanmış Ziya Paşa. Vikipedi'den aktaracağım şu özelliğine dikkât etmenizi isterim; Şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı ama içerikte hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işledi.

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir


Ziya Paşa'nın en bilinen beyitlerinden biridir bu. Bu beyitiyle dayağa sıcak baktığını anlamını değil, sabrın da bir sonu olduğu anlamını çıkarmışımdır hep.

Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde


Bu beyiti de günümüzde geçerliliğini koruyanlardandır. İnsanı gösteren ayna değil, yaptıklarıdır gibi kolayca açıklanabilir bir anlamı vardır. Derinlerindeki anlam ise ' Rütbe-i akıl ' tamlamasındadır. Aklın mertebesi, evresi, aşamasıdır kastettiği.

Terkib-i Bend'de ise neredeyse yazdığı her beyit günümüze uygulanabilir bir öngörüyü içerir.

İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı


(Yükselmek, iyi bir mevkiye gelmek için dostlarını çekiştirmek yeni çıktı, önceleri bu beceriksizliği bilmezdik, bu da yeni çıktı)

Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı


(Sâdık kişileri aşağılama, reddetme benimsenir oldu; hırsızlara ikram ve yardım yeni çıktı)

Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı


(Her ne kadar doğruyu söyleyenler de önceleri nefretle karşılanmışsa da ancak hainlere uyma yeni çıktı)

Milliyyeti nisyan ederek her işimizde
Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı


(Her işimizde millî benliğimizi unutarak Batı düşüncesine körü körüne bağlılık yeni çıktı)

Evrak ile ilân olunur cümle nizâmât
Elfâz ile terfîh-i ra'iyyet yeni çıktı


(Bütün düzenlemeler bazı kâğıtlar ile ilan olunur, söz ile halkın refaha eriştirilmesi ise yeni çıktı)

Âciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi
Mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı


(Güçsüz olanın en belirgin hakkı saklı tutulur, himaye görenleri her yerde korumak yeni çıktı)

Beyitleri özellikle yazılış sırasına göre eklemedim ve beyitlerin bazılarını bilerek eklemedim yazıma. Gereksiz bir polemiğe girmek istemiyorum çünkü. O günün söylemlerinin o günün şartlarına göre olduğunu iyi bildiğim için eklemedim açıkçası.

Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık
Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık


(Eyvah bu oyunda bizler yine yandık, çünkü zarar ortada bu konuda bilmem biz ne kazandık)

Gördüğünüz gibi son beyit de günümüze birebir uyuyor, tıpkı üstteki diğer beyitler gibi.

Ziya Paşa'nın çok sevdiğim beyitlerinden birindeki tamlamayı, lise yıllarımızda arkadaşlarımızla birbirimize takılmak için kullanırdır. Sendeki göz değil, dide-i huffaş diyerek..

Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar
Rencide olur dide-i huffaş ziyadan


(Yarasanın gözü ışıktan rahatsız oldugu gibi, marifet sahibi olan bir kimseyi, kendisinde eksiklik olan kişi sevmez)

Ve finali, çok sevdiğim beyitlerinin en unutulmazlarından ikisiyle yapayım, Ziya Paşa'yı bir kez daha saygıyla anarak...

İç bade güzel sev var ise akl u şuurun
Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun

(Aklın ve bilincin varsa şarap iç, güzel sev; dünya varmış, yokmuş umrunda olmasın.)

Cânan gide rindân dağıla mey ola rîzan
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde


(Sevgili gitse, rintler -âşıklar- dağılsa, şarap dökülse… Böyle gecenin sabahından ne hayır umulur?)

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..