Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

04 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Zor olan

Zor olan
 

Sanıyorum yaşamdaki en kötü bağımlılık insanın kendine karşı duyduğu bağımlılık olmalı. Kendilerine bağımlı olan insanlar zamanla kendilerini tekrar etmeye başlarlar. Kendilerinin bir tarzı olduğunu-bu tekrarların- düşünerek teselli bulurlar.

Tarz ise dinamizmdir.

Dinamizm yaşamla birlikte yürür. Sizin yaşama ve yaşamlara duyduğunuz meraklardan enerjisini alır.

Ülkemizdeki yazarların büyük bir çoğunluğu aslında yaşamın içinden kopup gelmekten çok, gelmiş olanların söylemlerinden ve yazdıklarından beslenirler. Örneğin büyük yazar olabilmenin nedense şablonudur; ayrıntılı yer, isim ve mekân tanımlamaları. Öyle ayrıntılara girmeleri severler ki bu tür yazarlar, örneğin bir radyonun üzerindeki ince işlenmiş dantel örtüyü anlatırlar uzun uzun. Bütün bunlar çok iyiyken iş diyaloglara geldiğinde sıkıntılar başlar. Aslında "cansız tanım" saplantılarındaki temel neden budur zaten; yaşamla yoğun diyalog eksikliğinden kaynaklanır bu durum.

Günümüz yazarları için durum daha dramatiktir. Alış veriş merkezlerinde kentin kokusunu, sesini yakaladığını düşünen yazar, içine giremediği dünyalar hakkında yoğun önyargılarla söylemler geliştirir.

Tersi durumlarda vardır. Halka kendini yakın hissedip varoşları anlatacak başka bir yazar ise kendi düşüncelerine yakın olanlarla iletişime girip tüm varoşları anlatmaya soyunur.

İkisi de edebi ve gerçekliğe yakın olmayacağından size heyecan verecek yazılara ulaşmakta zorlanırsınız.

Tüm bu söylediklerimi de içine koyup oturdum bir roman yazdım. Yaklaşık bir ay sürdü ama eski yazılarımdan da yararlandım. Önceki günde Cinius Yayınevine gönderdim. Neden roman derseniz, en zoru dediler.

Kitabım eğer kitap halini alırsa size romanım konusunda daha fazla şeyler yazarım daha sonra.

Bu yazıyı yazma nedenim şu: Milliyet Blog’ta yazıyorum bir yıldır. Doğan Yayın adında dev bir şirketin üyesiyken Milliyet, neden hazır elinde bizler de varken oralara buralara savruluşumuza izin verirler anlamış değilim. Kendimi önemsiyorum anlamında söylemiyorum bunları. Ancak sürekli en büyük kalmanın alışkanlık olacağını düşünmekten başka bir şey değil bu. Bir gün farklı anlayışla başka bir gazete çıkıp bayrağı alabilir. Ben fikrimi söylüyorum. Sonuçta kendilerinin bileceği iş.

Bana dönersek; bir yazar olmaktan çok yazan olmayı tercih ederim: Ama özgün, benden, bana ait. Hayal dünyamın sınırlarını keşfederek yürümek; yaşamımdan kopyalamak değil(İlk defa kendimden çok fazla söz ettim, kusuruma bakmayın).

Yazdığım romanın başına neler geleceğini de bekleyip göreceğim. Bundan güzel tecrübe mi olur? Evimin bir odasını bu işe ayırdım: Doldur, imzala, boşalt! Olur ya satılmazsa. Az satılması ve çok satılması arası idealim aslında. Ateş derinse ezelden başlar sonuçta.

Bu süre içerisinde beni arayıp soran tüm dostlarıma yürekten teşekkür ederim.

sağlıcakla kalın.

not: seçkim: http://www.youtube.com/watch?v=Wuzw6TM9Skg&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=uBA4xO5PpCk&feature=related

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..