Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Zor olanı seç mükemmel olma!

Zor olanı seç mükemmel olma!
 

Yazık değil mi sana!

İnsan hayata bir kez geliyor. Harika deneyimler ve masumane hatalarla geçebilecek güzelim ömrünü cehenneme çevirme. Başka bir deyişle ne olur mükemmel olmaya çaa-lışş-maa...

Mükemmel mükemmeliyetçilik başa bela. Eh söylenişi güzel olabilir tekerleme gibi ama gel gör ki iş bu kapana kısılmaya geldi mi,ne yazık ki hayat o kadar da sevimli gelmiyor insana. Önce ufak ufak başlıyor bu merete olan alışkanlık. Sigara gibi aslında. Bir-iki, dost-arkadaş,kahve-çay-şarap derken bir bakmışsın ki çantanda/cebinde paketlerle gezmeye başlamışsın.Sonra kurtul kurtulabilirsen, o hesap. Mükemmeliyetçilik bence bir hastalık. Bu huy insanı öyle bir hale getiriyor ki evde ev hanımları, ailede ebeveynler, ilişkide sevgililer, okulda eğitimciler ve iş hayatında çalışanlar-patronlar bir salgına yakalanmışçasına kendilerini yıpratıp duruyorlar ve bu durum giderek tüm topluma bulaşıyor.

Misafir gelecek! Yatak odasının köşesindeki komidinin çekmecesinin arkasındaki toz.Eyvah, silmezsen o gün haram sana? Niçin? Olmazsa ne olur? Görürlerse ne gelir başına? Hoş görmeleri için o kişilerin de ruh sağlığını azıcık tökezletmeleri gerekiyor ya. Başkalarının evinde hafiyelik yapmak:) Gerçi zaman zaman gelin kayınvalide ilişkilerinde rastlanır bu gibi teftişlere herhalde ama konumuz bu hassas nokta değil. Silme ki biraz daha zaman kalsın sana hazırlanmak için. Belki ne giysem diye düşünmek daha güzeldir o an için.

Geçenlerde kızımın rehberlik öğretmeni ile görüşüyorduk. Bize:

-Bizim en istemediğimiz ebeveyn tipi mükemmel olmaya çalışan anne babalar Ayşegül Hanım dedi. (Azıcık gözlerimi mi kaçırdım acaba öğretmenden? Yok canıım bana öyle geldi galiba) Çocukların ergenlik ve sonrasındaki gençlik dönemlerine bakıldığında intihara eğilimli olanların birçoğunda mükemmel ebeveynlik yaklaşımı görülmektedir. Aman Allahlım, dehşet verici bir tespit. Her şeyden önce asla sonu gelmeyen beklentiler çocukta yetersizlik duygusu, kendine güvensizlik ve mutsuzluk yaratıyor. Tabi arkasından yaşamdan zevk alamama, üzüntü ve karanlık çözümler geliyor doğal olarak. Ne üzücü.

İlişkiler için de aynı tehlike söz konusu değil midir? Sen, çok mu mükemmelsin ki karşındaki kadın/erkekten kusursuz olmasını bekliyorsun? Sağlık, güzellik, para, cazibe, kariyer, marifet her şey her şey olamaz ki insanda, olmasın da zaten. Bazen bırak dağınık kalsın saçların:) Bir kere de sinirlendiğinde yapay bir gülümseme ile yok bir şey deme! Çünkü var bir şey. Atma içine, dökül, döke saça anlat duygularını. Anlasın karşındaki de bir hata yaptığını, fark etsin seni kırdığını, üzdüğünü, belki o da çok mükemmel biri değildir ve gelip özür diler ne biliyorsun? Afrodit misin be mübarek!

Patronuna yapamadım de mesela. Çalıştım, çabaladım, emek harcadım ama şundan dolayı olamadı de bir kere de . Bırak tüm arkadaşların kendileri yapsın kendi işlerini, sen onların arkasını toplama. Delege et işlerini yapabildiğin kadar. Her işin hamallığına soyunma, sonra çıplak kalırsın:) Daha faydalı değerlendir anlarını. Herkes seni iyi, çalışkan, vefalı, uyumlu, başarılı bilmek zorunda değil ki, nedir bu telaş?

Çağımızın hastalığı kuşatıp sarmasın seni de. Kendi benliğine haksızlık etme açıkçası. Özür dilemek de bir erdemdir. Bırak hataların da ufacık yer bulsun hayat tecrübelerinin arasında, belki de güzel yaşlanan bir kadının saçlarındaki aklar gibi güzellik katar hayatına bilemezsin ki. Bir sonrasının daha güzel olması için bazen gereklidir düşe kalka yürümek.

Öyle bir zamanda yaşıyor; öyle bir dönemde çalışıyor, öyle bir devirde çocuk yetiştiriyor ve öyle bir evrede seviyoruz ki en zayıf halka olma korkusu ile kendimiz olamıyoruz. Bırakalım aksın gitsin hayat. Çekilelim kendi hayatlarını inşa edebilsin çocuklarımız, azıcık susalım ve konuşmayalım yapılacak işler hakkında ki eşimiz de keyifle izlesin maçını di mi ya. Çünkü o yapılacaklar listesi her daim durur yanı başımızda ve asla bitmeeez, bitmez.

İşte bu yüzden bugünlerde soruyorum kendi kendime neden kolaya kaçıyorsun diye? Zor olanı seçsem, mesela biraz rahatlasam ve mükemmel olmaya çalışmasam. Bıraksam dağınık kalsa biraz saçlarım:) Çünkü ben:

Mükemmel bir anne değil mutlu bir anne,

Mükemmel bir eş değil mutlu bir eş,

Mükemmel bir dost değil mutlu bir dost,

Mükemmel bir çalışan değil mutlu bir çalışan

Olmak istiyorum...

(Lütfen bu listeyi dilediğiniz kadar uzatın, MÜKEMMEL sayıda olması şart değil ama!:))

 
Toplam blog
: 15
: 1080
Kayıt tarihi
: 18.12.12
 
 

Hayatın sıradan olmadığını düşünen, bir yanı yazma eylemi için deli divane olan, iki harika annel..