Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '07

 
Kategori
Müzik
 

Zor yıllardan bugünlere Livaneli...

Zor yıllardan bugünlere Livaneli...
 

Onu ilk kez, yıllanmış koca gövdeli ağaçlarla bezeli Gülhane parkında seyrettim. Yoksulların panayırı, memurun, işçinin ailecek gittiği sayfiye yeriydi... Şimdiki hali nicedir bilmiyorum ama o zamanlar konser cennetiydi.

Çocuktum, yürüyecek kadar büyümüştüm. Mahşeri bir kalabalık çekirdek çitleyerek onu bekliyordu. Sakindi ortalık; kıpırtısızdı. Sonra dumanlar içinde rengarenk ışıklar belirdi sahnede. Ben şaşkın etrafıma bakınadurayım, o durgun deniz gibi olan insanlar, dünyanın ucunda bir gül açılmış, efil efil esen yele MERHABA ...! denmesiyle nasıl da yükseldi öyle. Dili daha yeni çözülmüşçesine, bir çocuğun ağzından duyulan ilk kelimenin yaşanası sevincine bürünmüşçesine…

Dalga dalga kabardı coşku seli ve göründü ışıklar altında Livaneli. Bir ağızdan söylenen türkülerin eşsiz tadını ilk orda aldım.Bir daha da iflah olmadım.
Tek sesli, çok nefesli ırmak gibi çağlayan bir koro vardı yanımda, karşımda, geride… Livaneli’yse hep vakur, hep sade, siyahlar içinde eliyle ritim yapıp dizine akıyordu ta içimize…Herkes gibi bir çırpıda söyleyemiyordum dizeleri, kayboluyordum şarkıda. Nakaratlarda buluyordum yolumu…
Aç yüreğini sımsıcak bir merhabaya
Kardeşin duymaz eloğlu duyar…

Böyle böyle o şarkılar taşınıyordu yıllara… Beyaz güvercinler uçuruyordu eller, o eller kenetleniyordu yanı başındaki ellerle… Sahnede atan dev bir yürek, bölünürdü binlere, binler yüz binlere…

Tılsımlı melodilerin kardeşliği varken arada, kimsenin kimseden gizlisi saklısı yok “ Yarin yanağından gayrı” herkes kardeş, dost, ana, bacı, arkadaş…O yüzden gülümsüyor gözler birbirine.

Aynı 'ZOR YILLAR’dan, sızılardan geçmiş, 'YİĞİDİM ASLANIM' la karlı yollarda yürünmüş , hatıralar galerisine dalınır şarkılarında. Karlı kış sabahlarına uyanırım; hep kızıl karanfiller yağar yiğidim aslanımda

Yıllar sonra büyüdü o çocuk…O çocuğun büyük ağabeyler, amcalar dediği yaşa geldi.Yağmurun gün boyu atıştırıp gece izin verdiği bir akşamüstü çıktı yine sahneye İzmir’de.

Livaneli açarken yüreğini sımsıcak bir merhabaya; yine sıcak, yine dost, yine aydın sesiyle buluştuğunda o pek de büyümemiş çocuk, bu kez eksiksiz söylüyordu, Leylim Ley, Yiğidim Aslanım, Karlı Kayın Ormanı, Güneş Topla Benim İçin’i …

Saçları kırlaşmıştı sahnedeki delikanlının, ama hep eski günlerdeki gibiydi.Zamana yenilmeyen şarkıların yanına eklemişti yenilerini.

Bir Akdeniz var ki Yelinden tuzundan ayırmaz bizi,
Bir de Sevdalı başım sus artık uslandır beni …

Sen çok yaşa! Kitapların, duyarlılığın, şarkıların, filmlerin, aydınlık beynin için...Koca dünyayı kucakladığın insan sevgin için çok yaşa Livaneli…
 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..