Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '12

 
Kategori
Kitap
 

Zorba notlarım

Zorba notlarım
 

Sirtaki erkeksi dans


 Tanrı Sorgulaması ve İsyan

“Gübre ve pislikten bir çiçek nasıl filizlenip beslenir? Varsay ki Zorba insan gübre, özgürlük de çiçektir." Zorba yumruğunu masaya vurup, "iyi ama" dedi, "ya tohum? Bir çiçeğin bitmesi için tohum gerekli. Bizim pis içimize böyle bir tohumu kim koydu? Bu tohum niçin iyilik ve namusla beslenip çiçek açmasın? Ve kanla pislik istesin?" Başımı salladım. "Bilmem" "Kim biliyor?" "Kimse" Zorba bunun üzerine umutsuzca çevresine vahşi vahşi bakarak bağırdı: "Öyleyse vapurları, makineleri, kolalı giysileri ne yapayım ben?" "Bunları düşündüğüm zaman önümde ne varsa kırasım geliyor." 33

 

(Tanrı ile ilgili olarak) Ne inanıyorum, ne de inanmıyorum (patron) 133  * * * * * Kazancakis de agnostik yani :) * * * * *

 

Allah'ı her maskenin arkasında ayırt edebilene ne mutlu! O bazan bir bardak sudur, bazan dizlerimizde oynayan bir oğul, bazan çapkın bir kadın, bazan da küçük bir sabah gezintisi (patron) 230  * * * * *  Yazarın Tanrı ve dinle ciddi hesaplaşması var bu kitapta aslında. Temel sorunsalı bu. Dul öncesi rahip gibi yaşaması dolayısıyla kadın konusunda da problemli olduğu sonucu çıkabilir belki.* * * * *

 

Bu dünyada bütün olanlar haksız, haksız, haksız! Bu ufacık kurt, ben çıplak salyangoz zorba, hiçbir şeyin altını imzalamıyorum! Neden delikanlılarla genç kadınlar ölsün de hurdalar kalsın! Küçük çocuklar neden ölsün? ... Tanrı'yı bundan dolayı bağışlamayacağım! 268

 

Dev ağacın her bir yaprağında yaşayan kurdun (insanın) en çok yaprağın kenarına gelebilmesinden hareketle: ... Bazılarının başı dönüp sayıklar, bazıları korkup yüreklerini sağlamlaştıracak bir karşılık bulmak için çırpınır ve buna Tanrı derler; bazıları da yaprağın kenarından uçuruma sakin sakin, korkusuzca şöyle der: "Hoşuma gidiyor!" 292

 

********** Özgürlük **********

 

Acaba efendimiz ne kadar yüksekteyse tutsaklık zincirimiz de o kadar uzuyor ve o zaman çok geniş bir harmanın içinde sıçrayıp oynuyor, sonra ucunu bulamadan ölüyoruz, bunun adına da özgürlük mü demişiz yoksa? 34

 

Hayır, özgür değilsin. Senin bağlı olduğun ip öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! 323

 

Dulun hunharca öldürülmesinden sonra: ... Olanlar evrensel uyum için de yardımcı olmuştur. Ve şu sonuca, şu İĞRENÇ AVUNTUYA ulaştım: Bütün olanlar, olması gerekenlerdi ve doğruydu. (patron) 269   * * * * * Bu avuntu, doğal dünyada geçerli. İnsanın düşünme yetisi var! İradesi var! Dönüştürme gücü var! İşte bunun için devlet ve hukuk var, para, aşk, sanat var. Bunlar doğada yok. Doğa, güçlünün güçsüzü yok ettiği veya güçlünün kendiliğinden yok olduğu haliyle kapitalizmin model alması gereken bir düzen iken neden sol ideolojiler sahiplenirler anlayabilmiş değilim. Doğa acımasızdır. Doğal seleksiyon bu acımasızlığın sonucu zaten. İnsan doğanın bir parçası evet, ama düşünüyor, seçiyor, değiştiriyor. Özgürlük, -ne kadar özgürse artık- sorumluluk getirir. Ne kadar özgürse (ipi ne kadar uzunsa) o kadar sorumlu... Aslında bunları yazar da biliyor ve zaten o nedenle "iğrenç” avuntu demiş.* * * * *

 

*********** Vatan / Vicdan ************

 

Vatan var oldukça insan canavar kalacaktır, evcilleşmez canavar... 247   * * * * *  Vatanın (sınırların) anlamsızlığına vakıf olmuş. Ama daha önce vatan uğruna bir gün önce canını kurtaran kadının köyünü yakıp, onun da ölmesine yol açmış. Peki bunu yapan Zorba vicdansız değil mi veya bu vicdan azabıyla nasıl yaşamış, nasıl kurtulmuş? Bunu vatan uğruna yapmış olması mı tesellisi olmuş? Bu arada bunca isyankar bir ruha sahip olmasına karşın intiharı hiç düşünmemiş. İntihar en büyük isyandır oysa. * * * * *

 

 *********** Ölüm Acısı ve İsyanı *************

 

İnsanın ölüm yokmuş gibi hareket etmesiyle aklında her an ölüm olduğu halde hareket etmesi belki aynı şeydi ama o zaman bunu bilmiyordum daha. 47

 

Ölmezlik bizim ölümlü hayatımızda da vardır; ama onu tek başımıza bulmamız çok güç; ölümlü kaygılar aldatır bizi. Bu ölümlü hayatı, yani ölümsüzlüğü yaşamayı, yalnız az kimse başarır. Ötekiler mahvolacaktı, ama Allah onlara acıdı, dini gönderdi. Böylelikle halk da ölümsüzlüğü yaşayabiliyor. (rahip) 225

 

(Zorba'nın sesi kızgınlık ve korku doluydu)

- "Neden ölüyoruz?"

- "Bilmiyorum Zorba"

- "Öyleyse nedir okuduğun o külüstür kitaplar? Neden okuyorsun? Bunu söylemiyorlarsa neyi söylüyorlar?"

- "Senin bu sorduklarını yanıtlayamayan insanın üzüntüsünü söylüyorlar Zorba!"

- "Üzüntünün içine tüküreyim" 290

 

Zorba'ya bakılırsa, insanın da doğanın da amacı SEVİNÇLER YARATMAKTIR. Kimileri bunu 'bir ruh yaratmak' diye belirtiyorlar. ... İyi ama, neden? Ne adına? Beden çözülüp dağılınca 'ruh' diyebileceğimiz bir şey kalacak mı geriye? Yoksa ölümsüzlük baharına duyduğumuz o sönmeyen özlemimiz mi gerçek olan? Hangisi doğru? Ölümsüz oluşumuz mu, yoksa o kısacık yaşamımız boyunca ölümsüz birtakım şeylerin buyruğunda kalışımız mı? 293

 

********** Algı Dünyası ya da Hayat = Matrix ************

 

Zorba'dan başka hiçbir şeye ve hiç kimseye inanmam ben. Ötekilerden iyi olduğu için değil, asla! O da canavardır. Zorba'ya inanırım ama! Çünkü YALNIZ ONA SÖZÜM GEÇER. YALNIZ ONU BİLİRİM. Bütün ötekiler hayaldir.  68    * * * * *  Zorba'nın algı kavramının farkında olduğunu anlıyoruz. Herkesin yaşam oyununu kendi algı dünyası içinde oynadığını ifade ediyor. Kendi dışındakilere genel bir  güvensizlik var. Çünkü herkesin kendi gözü, kulağı, beyni, midesi var; nereden bilsin insan diğeri nasıl görüyor, duyuyor? Ama kendine güveniyor, çünkü kendi algı kaynaklarını tanıyor. Zaten o da olmasa nasıl yaşar? * * * * *

 

Patron: "Amma bencillik be!" dedim. ... Bu kadar güçlü olan ve insanlardan bu kadar iğrenebilen, bununla birlikte bu kadar keyifli olup onlarla güreşebilen bir adam...  68     * * * * *  Bence patron burada yanılıyor, bu bencillik değil. Algı farklılıklarının vurgulanması. Yani "bencillik" değil, "bencelik"... Hepimiz algılardaki asgari müşterekler sayesinde iletişebiliyoruz. Ancak farklılıklarımız da var. Asgari / normal algı çizgisinden uzaklaştıkça farklılaşıyoruz / yabancılaşıyoruz. Sadece kendi algı dünyamızı bilebilir ve güvenebilir, dolayısıyla inanabiliriz. Patronun insanlardan iğreniyor çıkarsaması yanlış diyordum ki sonra Zorba'nın temel mottolarından birinin "İnsan canavardır" olduğunu anımsadım.* * * * *

 

Zorba; yeryüzünü, suları, hayvanları ve Tanrı'yı AKLIN BİÇİM DEĞİŞTİRİCİ GİRİŞİMİ olmadan yaşıyordu. (patron) 155     * * * * *  Aklın biçim değiştirici girişimi aslında algıdır. Zorba'nın da algıları var elbet. Olmaması insan yapısına aykırı. Ancak onun beyin çarkları dış güçler (okul, kitaplar, o zamanlar olmayan medya vs.) tarafından deforme edilmediğinden yazara farklı geliyor. Zorba'nın algı dünyasına Vahşi Algı demeyi yeğliyorum. (Arka kapakta yazdığı gibi bu kitap Kazancakis'in bir tür otobiyografisi ise patron tiplemesi de yazarın kendisi oluyor.) * * * * *

 

Ben her insanın ayrı bir kokusu olduğuna inanırım: Biz bunu anlamıyoruz, çünkü kokular birbirine karışıyor, hangisi senin hangisi benim olduğunu bilemiyoruz; yalnız havanın pis bir koku yaydığını anlıyor; buna da insanlık adını veriyoruz. Kimileri onu soluyup lavanta adını da veriyorlar; benimse kusacağım geliyor... 167    * * * * *  mış gibi yapmazsak yaşayamayız. O pis kokuyu zaman zaman lavanta gibi algılayacak beyinsel düzenlemelere ihtiyacımız var. O düzenlemeleri kendimiz yapamayınca antidepresan veriyorlar JPsikiyatristlerin yaptığı aslında algılarımızla oynamak. * * * * *

 


 

************** İnsan Halleri **************

 

... Bütün hayatımızı HAKSIZLIKLA SAVAŞMAYA vereceğimize ant içmiştik. Anlaşılan bu toprağın iklimi çok sert olup, değerli tohumlar filiz atmadan papatya ve ısırganlar arasında boğuluyorlar. Ama öyle görüyorum ki, ben hala akıllanmadım şükür...(patron) 67

 

Bilmiyordum. Neyin yıkılacağını iyi bilmekteydim ama yıkıntılar üzerine neyin sıvanacağını bilmiyordum. ... (patron) 76    * * * * *   Ne istemediğini bilmek ama ne istediğini bilmemek. Bu kavramla Attila İlhan'da karşılaşmıştım ilk, yıllar önceydi. Sonra kendimde sıkça gözlemledim bu ne istediğini bilmeme sendromunu. Çabuk alevlenip sönen istikrarsız ve iktidarsız istekler hakim oldu hayatıma. * * * * *

 

Gelecekteki şey...düşlerin yapıldığı malzemeden yapılmıştır; güçlü rüzgarların (aşk, olağanüstülük, talih ve Allah) çarptığı bir buluttur, seyrekleşir, sıklaşır, biçim değiştirir. 76         * * * * *  Gelecek ve belirsizlik... Hem belirli olsun ister insan, hem de rutinden sıkılır. Oysa belirlilik rutini getirir çoğu kere. Bence varsın belirsizlik olsun, sıkılmak çok kötü * * * * *

 

Burada mutluluğu yaşıyor, üstelik mutlu olduğumu da biliyordum. (patron) 80   * * * * *  Mutluyken mutlu olduğunun farkında olup, değerini bilmek... Çok güzel. * * * * *

 

Kırk yaşına gelince gençliğimi iyice hissetmeye başladım ve ondan sonra büyük çılgınlıklara doğru yelken açtım.(zorba) 146   * * * * *  Hmm. Kırklı yaşlar mühim * * * * *

 

Artık ihtiyarlayıp kendisini kadınlar, tarla ve çocukların kaygısı ilgilendirmediği için dünyaya bakacak zamanı vardı (patron) 277       * * * * *  Dünyayı anlamaya çalışmak, doğayı incelemek yaşlı işi olarak ima ediliyor. Bazılarımızın sorunu -belki de- yaşlanmadan bu konularla ilgilenmek... Beden genç, ruh yaşlı... Genelde tersi olduğu iddia edilir ya, değişik bir tezat. * * * * *

 

Bu tüyü dökülmüş narin ihtiyar, bize vaktinden önce geldi. Biz daha başlangıçtayız; yemedik, içmedik yeter derecede öpmedik, daha yaşamadık bile. 153           * * * * *  Beden görece gençken ruhun yaşlanması temasına yine değinilmiş. * * * * *

 

İçimizde pusuya yatmış karanlık güçler oturmaktadır; öldürmek, yıkmak, öçalmak, saldırmak için her zalimce davranışımızda sanat tatlı flütüyle gelip bizi uyarıyor.(patron) 154

 

Her insanın hayatı inişli yokuşlu bir çizgidir ve her akıllı adam kendini frenle idare eder; fakat ben patron, değerim buradadır, frenimi çoktan attım, çünkü korkmuyorum: Gece gündüz koşuyor, keyfimi yaşıyorum... Yitirecek neyim var? Hiç! Sanki kendimi uslu idare etsem kırılmayacak mıyım? Öyleyse toplara ateş! 166   * * * * * Lisede Edebiyat Hocam rahmetli Yücel Timuroğlu bana (ne tür bir taşkınlığımı gördüyse artık) "Fren iyi şeydir" demişti. "Ne demek istiyorsunuz hocam?" diye sorduğumda da "Düşün bakalım" diye yanıtlamıştı. Ben de düşünmüştüm ve "İnsan frenle kendisi gibi olmaz ki! Sahtekar olur!" sonucuna varmıştım. Hala daha bu konuda kafam karışıktır. Fren süper egoyu (otoriteyi, baskıyı) temsil ediyor çünkü ve benim onunla derdim var. * * * * *

 

(İnsan)...hiç olduğunu, hayatının küçük sevinçler, büyük değersiz konuşmalar içinde geçtiğini açıkça görür. (patron)189      * * * * * Nihilizm? * * * * *

 

AKLINI BİR TEK ŞEYE VERİRSEN MUCİZELER YARATIRSIN (patron) 202    * * * * * Pek doğru. Yeterince istemek diye bir olguya gelip dayanıyor işin ucu.* * * * *

 

Yemek mucizesini gösterdi. Aç olan gövde yatıştı mı şimdi? Soru soran ruhun da yatıştı. (patron) 206   * * * * * Soru sormak, sorgulamak yoksunluktan doğar sonucu çıkıyor. Karnı tok, sırtı pek, düzenin düzenler tarafında yer alanı, konformist insanları neyi, neden sorgulasınlar? Keyfi yerinde olmayanların, tutunamayanların, rahatsızların yapacağı şey düşünmek. * * * * *

 

"Peki sen neden yazıp da bize dünyanın bütün sırlarını anlatmıyorsun Zorba?"  "Neden mi? Çünkü...vaktim yok. Sırları yaşayanların vakti yok, vakti olanlar ise sırları yaşamıyorlar." 239     * * * * *  Kitap yazarsam günün birinde "Hem yaşarım, Hem yazarım" koyacağım adını :)) "Çocuk da yaparım, kariyer de" der gibi. * * * * *

 

Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz.  (Zorba)  246

 

Hemen kolalı yakalarla boyun bağlarını takmalıyız. Kafan olmasa da zararı yok; şapkan olsun yeter...249

 

Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. ... Tanrı baş şeytandan çok yarım şeytandan iğrenir! 251   * * * * *  Malzeme alımı için gittiği şehirden dönme sebebi burada yatıyor: İşini yarım bırakmamak. Felsefi açıdan ise yarım ile tam’ın ayrımının nasıl yapılacağı gibi zorlu bir soruyu da beraberinde getiriyor. Tam da göreceli bir kavram zira. Mükemmeliyetçilikten çok çeken biri olarak bu eksik – tam konusu kafamı çok meşgul ediyor.* * * * *

 

Yemeği yiyorduk. Aşk, korku gibi şeytanları uyandırmaktan kaçınıyorduk. 293

 

... kaynamış yaralarla doluyum ben; onun için dayanıyorum. Yoksa her acı yüreğimi ikiye böler, ama o kırk yaralı yürek hemen kaynar ve yara görünmez. 294

 

... insanların fırtına tarafından kovalanan sonbahar yaprakları gibi nasıl birleşip ayrıldıklarını ve insanın bakışlarıyla sevdiği kimsenin yüzünü, vücudunu ve el hareketlerini boşuna yakalamaya çalıştığını, birkaç yıl sonra da gözlerinin mavi mi, yoksa siyah mı olduklarını hatırlamayacağımı düşünüyorum. 322

 

Anlıyorsun! Anlıyorsun ya seni bu yiyecek! Anlamasaydın, mutlu olurdun! Neyin eksik senin? Gençsin, paran var, aklın var, sağlamsın, iyi adamsın, hiçbir eksiğin yok. Yalnız bir tane var: Delilik 324

 

çocukluğumda ... İnsanüstü heyecanlarım olmuştu, çünkü dünyaya sığmıyordum. Sonra, zamanla yavaş yavaş uslandım; sınırlar çiziyor, güçlüyü güçsüzden, insancılı Tanrısal olandan ayırıyor, kaçırmayayım diye kağıttan uçurtmamı sıkı sıkıya tutuyordum. Sonra yavaş yavaş uslandım.  (patron) 324 

 

... beni hala erdeme ve umuda bağlayan ... 325

 

Kızma patron. Hayır hiçbir şeye inanmam ben! Eğer insana inansaydım Allah'a da şeytana da inanırdım; bu da büyük bir sorundur... 68   * * * * * İnsana da inanmıyor. Bu durumda insana değer de vermiyor sonucunu çıkarabilir miyiz? Bir şeye değer vermek, saygı duymak illa da ona inanmayı gerektirir mi? Zorba, insan canavardır diyor ama insan hayatına, insanın yaşama hakkına da çok önem veriyor. Zamanında vermemiş gerçi. Sonradan bu noktaya gelmiş olmalı.* * * * *

 

********** Ve kadın... ***********

 

Sana kadından söz eden kim? İyidir zavallılar, onları hor görme; erkeğin kömür çıkarmak, kaleleri basmak, Allah'la konuşmak gibi erkekçe bir işi olmadığı zaman iyidirler. O zaman erkek patlamamak için ne yapsın? Şarap içer, zar atar, kadın kucaklar ve bekler. Saatin gelmesini bekler. (zorba) 208   * * * * * Kadını can sıkıntısını giderme aracı, oyuncak olarak görüyor.* * * * *

 

Artık hiç kuşkusuz karşısında bu boyanıp mumyalanmış kocakarıyı değil, kadınlara verdiği adla 'dişi ırk'ın bütününü görmekteydi. (patron) 55 * * * * * Kadını ayrı bir ırk gibi görüyor. İnsan-kadın değil, sadece kadın... Bu açıdan kedi, balık, kuş, böcek gibi düşünüyor ve öyle davranıyor kadına. Beyni / ruhu / duyguyu ıskalıyor.* * * * *

 

... kadın değiliz ki avuntu isteyelim... (zorba) 323   * * * * * Çocuk gibi avutulacak bir yaratık.* * * * *

 

Sen ikide bir kadınları seviyorum diye benimle alay edersin. Nasıl sevmeyeyim be? Nasıl acımayayım ki, onlar zayıf yaratıklardır, ne yaptıklarını bilmezler, memelerinden tutuversen kapılarını açıp teslim olurlar! (zorba) 246  * * * * * Sevmek ile acımak Zorba'da eş anlamlı. Ne yaptıklarını bilmezler diyerek de kadınların beyinlerini / ruhlarını / iradelerini ıskalıyor.* * * * *

 

"Gündüzler çalışmak içindir" dedi. "Gündüz erkektir. Geceyse eğlence içindir. Gece kadındır. Birbirine karıştırmayalım." (zorba) 201  * * * * *  Kadın eğlencelik bir araç.* * * * *

 

Bitmez bir hikaye olan (Tanrı eksikliğini göstermesin) yalnızca kadın değildir. Yemek de öyledir. (zorba) 81    * * * * *  Kadın ile yemek aynı kefede :)))) * * * * *

 

Kadın =      Kararsızlık geçidi

                  Şarlatanlık tapınağı

                  Günah testisi

                  Hile otlarının dikilmiş bulunduğu tarla

                  Cehennemin giriş yeri

                  Kurnazlıklar taşan sepet

                  Bala benzeyen zehir

                  Ölümlüleri dünyaya bağlayan zincir (patron) 129    * * * * * Dök içini dök de rahatla patron J* * * * *

 

Yine iyi, şükür Allah'a! Beni kör ya da bir yanı çarpılmış ya da kambur ya da Allah Korusun dişi yapabilirdi. (Barba) 73     * * * * * O çağda kadınlar böyle görülüyor. Bu lanetli kadın anlayışı yanında Zorba'nın aciz ve zavallı kadın anlayışı daha hümanist elbette ama yine de yaşadığı çağın etkisinde. Günümüzün ise çok gerisinde. Zorbanın yaşadığı çağlarda (19. yy sonu 20. yy başı) kadın pasifti. Feminizm yoktu. Ekonomik özgürlüğü yoktu. Kadının da canavarlaştığı sanayi devrimi sonrasını görmedi. Zorba ölüm, din, doğa, tanrı konularında çağının ilerisinde. Ama kadın konusunda ehven de olsa sadece çağının adamı. Yani kadının insan dışı bir yaratık olduğu, dolayısıyla canavar olmadığı, aciz ve zavallı olduğu yönündeki yaklaşımları bugüne uyarlanamaz.  (Bu arada hala canavarlaşmadan kalan kadınların değerinin bilinmesi gerek.) * * * * *

 

Özgür olmak isteyen insandır, kadın özgür olmak istemiyor; öyleyse kadın insan mıdır? (zorba) 171 * * * * * Kadını insan olarak görmediğini artık açıkça söylüyor. Gerçi Zorba'nın kadını insan saymayıp doğadaki diğer yaratıklarla bir tutması kötü bir şey değil belki, çünkü onu canavar olarak görmemiş oluyor. Sorunun menşeine inecek olursak: Sonunda bu soruyu sorduğu mektubunda, malzeme almaya gittiği şehirde tanıştığı ve ilk başta kendisine "dede" diyen kızdan onu kendisine aşık ederek nasıl intikam aldığını anlatıp duruyor. Kız da Zorba'ya bağlanınca vay bu özgür olmak istemiyor diyor. Bunu çok insafsız buluyorum. Şahsen ben özgürlüğüme çok düşkünümdür. Beni bağlayacak tek şey gönül bağı ve onun getirdiği dolaylı bağlardır. Çünkü insan özgürlüğünü ancak sevgi uğruna feda edebilir. Özünde bence hayatın onurlu aşk ve saygılı sevgiden öte bir anlamı da yok.* * * * *

 

... Bizim alıştığımız ve önem vermeden geçtiğimiz şeyler, Zorba'nın önünde korkunç sırlar gibi dikilir. O gene bir kadını görünce ürpererek durur, "Ne sırdır bu?" diye sorar. "Kadın ne demektir, neden böyle beynimizin vidalarını laçka ediyor? Söyler misin bana, nedir bu?" 65  * * * * *  Kadını sır olarak görüyor ama zaten her şeyi sır olarak görüyor: Şarabı, katırı, ağacı, denizi, ölümü... Kendini bu sırların dışında tutup tutmadığını anlayamamıştım ama üç sayfa sonra cevabı aldım. Yani : “Zorba'dan başka hiçbir şeye ve hiç kimseye inanmam ben. Ötekilerden iyi olduğu için değil, asla! O da canavardır. Zorba'ya inanırım ama! Çünkü YALNIZ ONA SÖZÜM GEÇER. YALNIZ ONU BİLİRİM. Bütün ötekiler hayaldir.  68” * * * * *

 

Anlaşılmaz şey şu insanoğlu! (zorba) 133 * * * * * Zorba için sadece kadın değil insan da sır. * * * * *

                                                                                                                          

Belim boşaldı, artık çocuk yapamam, öyleyse nideyim hayatı? (Barba) 73   * * * * * Bu yaklaşım bugün de hakim. Cinsiyet temel kimlik unsuru olduğu müddetçe bundan kaçış yok. O günlere hazırlık adına başka kimlikler de edinmek gerek. * * * * *

 

Bir kadınla birleşecek halda olup da birleşmeyen bir kimse büyük günah işlemiş olur. Bre! Bir kadın yatağına çağırsın da sen gitmeyesin... Ruhun mahvoldu demektir! Bu kadın Allah'ın büyük mahkemesinde içini çekecektir ve kadının bu iç çekişi kim olursan ol, ne kadar iyilik yapmış olsan da seni cehenneme attırır! (Zorba'nın hayatından geçmiş bir adam) 120               * * * * *   Saygı, nefis hakimiyetini (id'i kontrolde tutmayı) gerektirir. İnsana, hayvana, doğaya, işe, eşe vb. pek çok unsura saygı bunu gerektirir. Yoksa köpek tecavüzcüsünden ne farkı kalır insanın. Buradaki her çağıranın gönlünü etmek doğadaki seçiciliğe de aykırı ayrıca.* * * * *

 

... Gerçek kadın, erkekten aldığından çok, ona verdiği hazdan zevk alır...295

 
Toplam blog
: 16
: 688
Kayıt tarihi
: 03.07.11
 
 

Kırkaltı yaşındayım ama hala yirmilerimde sorduğum sorulara yanıt bulamadım. Mühendislik mezunuyu..