Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Zorunlu ders olmalı: İnsanlık dersi!

Hayat bilgisi ile başlayıp, biyoloji, ahlak dersi derken din dersine kadar varan bir yelpazesi var insan konusunda eğitimin; lakin hiçbirinin toplamları ya da çarpısı bir işe yaramıyor!

Eğitim ve öğretim ciddi bir iştir!

Öyle; forman düzgün değil, saçın uzamış gibi çıkışlarla öğrencileri bezdirecek bir kurum ise hiç değildir!

Amaç: Eğitmek ve öğretmek ise; Çok daha fazla ve hoş yöntemleri vardır!

Lakin, öğretmek amaç ise: Öğreticilere de değer vermek lazım!

Bumerang gibi, en basit örneği ile…

******

“İnsanlık Dersi” dedim ya, adı ne olursa olur, yeter ki insan cinsinin biyolojik gelişiminden, toplumsal anlamında işlevinden, bir birey olmanın değerinden, efendime söyleyeyim, hakları ve hukuklarından haberdar olsunlar…

******

Bir insanın dünyaya gelişinden itibaren geçirdiği süreçlerden haberleri olsun!

Mesela, anne karnındayken bir ceninin etraftaki sesleri duyabildiğini, duyduğu seslere göre etkilendiğini; bir yaşında bir çocuğun düşünme yetisi ile beş, sekiz, on yaşındaki çocukların farkını…

Belli yaşlarda belli korkuların yaşandığını, benzer kaygılar duyulduğunu…

Bunların yaş gelişimleri ile ilgili olup, normal olduğunu…

Kendisinde bir anormallik olmadığını bir şekilde anlatmak gerek!

Gün gelip de ergenliğe ulaştıklarında kendilerini hiç sevmeyeceklerini, belki nefret düzeyinde duygular barındırabilecekleri konusunda bilgilendirilmeleri gerek; bedenlerinde başlayan hormon çalışmalarının kendi suçları olmadığını, kendilerinden utanmamaları gerektiğini öğretmek gerek!

******

Eğitim ve öğretim, bence, öncelikle şunu sağlamalıdır: Düşünen, sorgulayan, kendini korumasını bilen, mantık örgüsü düzgün çalışan bireyler yetiştirmektir! Empati yapmasını bilen, sempatiden ürkmeyen, hurafelere kurban edilmeyen!...

******

Vicdan korkudan kurtulmalıdır; mesela, ilk etapta!

Vicdan ile din ilişkisi en kötü malzemedir, bence, Allah korkusu ise en büyük travma nedeni!

Korku ile bir şeyleri iyi yapmak yerine, “İnsanlık Dersi” empati yapmayı öğretse…

“Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma!” yı usul usul dese… Eğitim yaşına göre…

Bir oyuncak paylaşması ile başlanıp, bir duygu paylaşması ile devam etse, mesela…

******

“İnsanlık dersi” insan olmanın hem genetik, hem biyolojik anlatırken, insan duygu ve düşüncelerini de anlatsa; mesela neden korkarız, korkularımızla baş edemezsek nasıl bir duygu ve davranış içinde oluruz?

Çözümü nedir?

******

Nefret duygusu nedir?

Kıskançlık?

“Sevgi nedir sizce?” diye bir soru sorulmalı mesela, alfabeyi öğrettikten sonra…

Alınan cevaplar laf olsun diye metal bir dolapta saklanmak yerine ailelerle paylaşmak gerek!

Aileler ile paylaşırken gözlemlemek, hatta, aileyi eğitmek gerek!

Bir eğitmenin tek başına gücü hangi birine yetecek?

******

Hani, “Eğitim” deniyor ya, her bir taşın altından kalkıyor; ABC değil be şekerim sorun!

Hakikaten eğitilmek isteniyor mu bu toplum?

******

Şahsi fikrimdir, sayın Doğan Cüceloğlu’na böyle bir ders için teklif götürülse, seve seve hazırlar!

Kişiliği gelişmiş bireylerin oluşturdukları toplumlar ancak sağlam dururlar; onların kendilerini ifade ettikleri yerleri de vatanlarıdır!

Bir ülkede beyin göçü varsa, eğer, beyin göçü yapanların değil de, yaptıranların ayıbıdır!

******

Kişilikli bireyler yetiştirmek isteyen toplumların yöneticileri, normal şartlar altında, bunu destekler!

Her türlü desteği verir!

O yöneticiler bir karikatüre takılmazlar, mesela, kendisini yuhalayanlarada takılmaz!

“Tercih meselesidir!” der, geçer!

******

Ahlak dersi, din dersi zorunlu olmalı mı, olmamalı mı gibi konuların gündemde olduğu bir ülkede, öncelikle “İnsanlık” dersi konulmasını önermekteyim, nacizane…

******

Bebekken nasıl anne sütüne ihtiyaç duyup da, annesinin memesine saldırdığı; hatta o arada annesinin memesinin çatlayıp da, emzirirken acıdan içi kıyılması ne kadar gerçekse, ergenliğe ulaştığında içinin kıpır-kıpır olacağının da aynı masumlukta olacağını bilmesi de hakkıdır!

İnsan olarak var olmuşsak, var oluşumuzun evrelerini de tamamlayacağız!

******

Hangi insan tamamlamamış ki, sen tamamlamayacaksın?

İnsansın; bu kadar basit!

İnsan olmanın da evrelerini tamamlayacaksın!

******

Ket vuranlar mı?

Onlar kişiliğini tamamlayamamış olanlardır; korkularından dolayı hurafelere meyletmektedirler de…

Hurafelerin yok olmasına emek katmayanların da hurafelerden beklentisi olmasına gönül razı olmasa da, inanan ahaliden medet umması durumuna bir açıklama getirmek gerekir; Beslenen birileri var! Kah bir tarafta, kah diğer tarafta; yani, al gülüm - ver gülüm durumları…

******

Neyse…

Gerçekten iyi bir eğitim ve öğretim vermek istiyorsak yeni nesillere, önce “İnsan” olma durumundan başlamak gerek!

İnsan olmayı bilemeyen bireylerden oluşan toplumlar ya koyun olurlar ya kurt; ki… Hiç birinden de, uzun vadede, bir şey olmaz!

Haa, amaç günü kurtarmak değil ise, elbette!

******

Misal, Türköne’nin Atatürkçülük konusunda “Kendine hakaret” olarak baktığı pencereye bir diğer yandan bakarsak “Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e bir hakarettir!

Geçici olarak görev alan hükümete yönelik, direkt, bir şeyler söylemek (O epey bir sıkar ya!);  ya da hafiften dokundurmak dahi “Vatan hainliği” sayılıyorken, Atatürk; ki, şu an hükümetin elinde bulundurduğu yetkileri sunan kişi olarak hakkında “Hakaret adlederim!” lafından dolayı vatan hainliği ilan edilmeyen ilk kişidir kendisi; tebrik etmem imkansız; yani anlayınız: ne haldeyiz!

******

Neden kişiliği gelişmiş bireyler istemez bir ülke?

Soru benden, cevap sizden!

******

Retorik bir soru elbet; cevabınını çok iyi biliyorum da…

Leb demeden leblebiyi anlayan bir toplum var aslında, az biraz sindirilmiş olsa da…

Yok canım!

Atatürk’e de hakaret ettirmeyiz, yani!

Yani... En azından ben ettirmem!

Sizleri bilemem!

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..