Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Zübeyde Hanımın mezar taşı!

Zübeyde Hanımın mezar taşı!
 

Hüve'l-bâki. Türkiye Reis-i Cumhuru Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin vâlide-i muhteremeleri Züb


Tarihçi yazar Mustafa Armağan, iki haftadır Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın ölümünü ve vasiyetini yazıyor. Zübeyde Hanım, dini bütün bir Osmanlı hanımı olarak, ölümüne yakın bir vasiyetname hazırlıyor. Bu vasiyetname için yazar, "Bir cenazenin bütün dinî muamele ve geleneklerin ayrıntılı olarak zikredildiği bu metnin en fazla dikkatime batan tarafı, Zübeyde Hanım'ın Kanuni'nin süt kardeşi Yahya Efendi'nin yanına gömülmek istemesidir. Tabii sadaka-i cariye olarak çeşme yaptırılması ve çeşme için vakıf kurulması istekleri de çok önemli. Bir başka nokta ise kazaya kalmış oruç ve namazları için kurban kestirmek istemesi. Tabii bu işlerin takibi işini sevgili oğluna emanet etmesi ise bambaşka güzellikte bir mesaj içeriyor. " diyor.
 
Zübeyde Hanım, ölümünden önce mevcut mal varlığını, hayır amaçlı olarak dağıtıyor... Kendisi için Kuran okuyacak olan hocalardan tutun, suyu olmayan yerlere çeşme yaptırmaya kadar, imkanları ölçüsünde vakfeyliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun annesinin bu vasiyeti yerine getiriliyor mu?.. Bu ayrı bir konu... Ancak, Zübeyde Hanımın İzmir Karşıyakadaki mezarının başına dıkilmiş bulunan Osmanlıca mezar taşının bile sökülüp atıldığı düşünülürse, samimi bir dindar olan bu hanımefendinin vasiyetinin dikkate alınmadığına kolaylıkla hükmedilebilir.
 
Bu mezar taşınının başına bu işlerin gelmesinin iki nedeni var; Birincisi, Osmanlı alfabesiyle yazılmış olması, ikincisi, geleneksel dini mesaj içermesi... Yani, merhumenin ruhuna fatiha, dileğiyle bitiyor olması...
 
Burada sorgulancak olan şudur; oğlu kim olursa olsun, neye inanmış olursa olsun, bir annenin vasiyeti ve mezar taşı, sırf oğlunun ve onun kurduğu devletin "laik" anlayışı yüzünden değiştirilebilir mi?.. Atatürk'ün laiklikten ne anladığı, bugünkü "Kemalizm" ile Atatürk'ün ne derece alakası olduğu ayrı bir tartışma konusudur; ancak tartışmanın sonucu ne olursa olsun, bir annenin vasiyeti bu nedenle tahrif edilemez!
 
Bu durum, Türkiyedeki laikçilinin zaman zaman ne denli "vahşi" uygulamalara sahne olduğunun açık bir göstergesinden başka bir şey değildir. Bugün hala, Osmanlıca yazılı ve sonu "Ruhuna fatiha" ile biten binlerce mezar taşı bulunmakta iken, söz konusu Atatürk'ün annesi olunca, bu tahrifatı yapmanın ne anlamı oluyor...? Laik devletin kurucusunun annesine de "laik" bir mezartaşı yapmak zorunda mısınız!..Bu tutum Atatürk'e ve onun ilkelerine saygı mı oluyor!
 
Aksine, Atatürk'e yapılacak en büyük saygısızlık Onun annesine bir "Fatiha" yı çok görmektir... Bunu Atatürk'ün kendisine yaptınız da annesine yapmaya ne hakkınız vardı?
 
Hüve'l-bâki. Türkiye Reis-i Cumhuru Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin vâlide-i muhteremeleri Zübeyde Hanım'ın ruhuna rızâen lillâhi'l-Fâtihâ. Sene 1338 (1923)."
 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..