Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Zülfü Livaneli'nin maruz kaldığı iftira

Zülfü Livaneli'nin maruz kaldığı iftira
 

Eski Türk Filmlerinin şaşmaz konularından birisi, zengin erkek, fakir kız aşkı veya kız zengindir, erkek fakirdir ve ayrı dünyaların insanları olsalarda, bir şekilde para hiçbir şeydir ve illede kavuşacaklardır birbirlerine. Birçok Türk Filminde işlenmişti bu mevzuu. Lakin bir başka mevzuu daha vardıki feodal Türk köylüsünü anlatan ve köylerde geçen melodramlar. Bir ağa vardır ve ağa illede köyün güzelini avucunun içerisine alacaktır. Parası vardır, toprağı vardır ve ağadır, istediğini alır. Kız istemese bile her şey nafiledir. Ağa ille de hedefine ulaşacaktır veya ulaşabilmek için türlü yollar deneyecektir.

Anadolu köyü ve köylüsünü anlatan bu filmlerin, Anadolu köylerinin yapılaşmasını, yaşam biçimini, genel ahlak anlayışını, sosyal ilişkilerini bir şekilde bu filmler gözümüzün önüne seriyordu ve Anadolu insanının kültürel dünyasına yönelik çeşitli ip uçlarını önümüze koyuyordu. Benki köy yaşamına dair fiilen hiçbir şey bilmem ama izlediğim filmlerde Anadolu köylüsünün ve köylerinin yapısı hakkında az çok bir şeyler söyleyebilirim. Bu filmlerde en çok dikkatimi çeken şeylerden biriside “Çamur at izi kalsın” öz deyişinin bir şekilde Anadolu köylüsünün amentüsü haline geldiğiydi. Bu filmlerde “iftira” kavramı filmin mihenk taşı oluyordu ve iftiraya maruz kalan için tabir bu ya “Ayvayı bir güzel yiyordu”. İftira kaynaklı alnına sürülen lekeyi temizlemekle uğraşan masum kız veyahut masum erkek veya köyün mütevazi sakinlerinden birisi.
Anadolu insanının o feci göç süreci sonrasında büyük kentlerin varoşlarına öbeklenmesi kuşkusuz yeni bir kültürüde beraberinde getirmişti. Arabesk kültür diye tabir ettiğimiz bir kültürdü bu ve bir tarafta köyünün kültürünü büyük kent kıyılarına taşıyan ve diğer tarafta kentin kendine özgü kültürü birbirine karışıyordu. Dolayısı ile kent varoşlarından çıkan yeni bir müzik türü, yeni şarkıcı tiplemeleri olan arabesk şarkıcılar ve yine bu iki yapının uzantısı olan arabesk filmler ülkeye egemen olmaya başladı ve o arabesk filmlerinde şaşmaz konusu aşk ilişkisi içerisinde olan sevgililer ve o sevgililerin sosyal yaşamlarında birbirine ters kutupta olan yaşam biçimleriydi. Havuz başı güzelleri ve onları seyreden filmin arabesk şarkı söyleyen başrol oyuncusu olan erkeği, hem karakter atıyordur ve hem de kıyıdan mahzun bir şekilde o cicili bicili dünyayı seyre dalıyordur. Ama her ne pahasına olursa olsun kendisinden ödün vermeyen tavırlar içerisinde duruşuna devam ediyordur. Lakin bu filmlerinde şaşmaz konusu iftira oluyordu. Birde bakmışsınızki o iftira sonrasında başrol oyuncusu olan kız genel eve düşmüş, hayat kadını olmuş, kaldırım kenarlarında müşteri bekliyordur.

İftira, her dönemde toplumun en tehlikeli sosyal sorunuydu. İftiraya maruz kalanın o iftira lekesini alnından silmesi hayli zor oluyor ve çoğu zaman bu lekeyi temizlemek dahi mümkün olmuyor. Ağır bedeller ödeniyor. Kimi zaman intihar ancak ve ancak kurtuluşun tek çıkış yolu oluyordu.
Hani bir özdeyiş vardır ya “Allah kuru iftiradan saklasın” diye. Boşuna söylenmiş bir söz değil.

Geçtiğimiz hafta sonu, yani 15 08.2009 tarihli yazısında Zülfü Livaneli Türkiye’de sağ ve sol kavramlarının nasılda çapraşık bir yapıya dönüştüğünü, bu minvalde CHP’nin izlediği siyasetin zerre kadar sol siyasetle ilişkisinin olmadığını yazmıştı. Zülfü Livaneli ileri sürmüş olduğu görüşlerinde son derecede haklıydı. Çünkü, CHP sol adına ciddi bir yanılsamaydı. Lakin bu yazısı sonrasında Zülfü Livaneli ilginç bir iftira ile karşı karşıya kaldı. CHP’nin sözcüsü olan bir internet sitesi ki CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’de bu sitede yazılarını yazmaktadır, Zülfü Livaneli’nin AKP’ye ve AKP’nin izlemiş olduğu neo-liberal ekonomik politikalara destek verdiğini yazdı. Bu iddia o denli tuhaf geldiki bana, Zülfü Livaneli’nin yazılarını okuyan ben nedense bir kez dahi Zülfü Livaneli’nin AKP ve AKP’nin izlemiş olduğu neo-liberal ekonomik politikalarına destek verdiğine dair bir emare ile karşılaşmamıştım. Aksine, Zülfü Livaneli birçok yazısında AKP’yi kıyasıya eleştiriyordu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın zamanında Recep Tayyip Erdoğan ile girmiş olduğu pazarlıkları bir bir ortaya döken Zülfü Livaneli şimdi CHP’liler tarafından AKP’yi desteklemekle suçlanıyordu. Suçlanmak bir yana, AKP’nin izlemiş olduğu neo-liberal ekonomik politikaların destekçi olarak kamuoyuna takdim ediliyor ve alenen bir iftiranın kurbanı oluyordu Zülfü Livaneli. Oysa aynı CHP, hatırlayınız, Kemal Derviş gibi bir neo-liberal politika uygulayıcısını dahi bünyesine kabul etmekten imtina etmemişti ama şimdi dönmüş neo-liberal politikaları kıyasıya eleştiren Zülfü Livaneli’ye kulp takmak için olmadık bir çabanın içerisine giriyor. Bu çaba toplumun CHP’den biraz daha uzaklaşmasına neden olacaktır.

CHP’nin kendisine çeki düzen vermesi ve bu tip basit düzeydeki ayak oyunlarına girmemesi gerekir. Genel Başkanından dokunulmazlıklar karşılığında Recep Tayyip Erdoğan’ı af kapsamına sokma yolundaki adımlarını bir kenara koyup, karşılığının ne olduğu belli olmayan bir anlaşma ile Recep Tayyip Erdoğan’ın önündeki siyasi yasağı kaldıran Deniz Baykal’a hesap sorsalar sanırım daha doğru ve daha tutarlı bir adım atmış olurlar.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..