Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Zülfü Livaneli’nin teorisi doğru mu; Erdoğan Baykal’a şantaj mı yapmıştı?

Zülfü Livaneli’nin teorisi doğru mu; Erdoğan Baykal’a şantaj mı yapmıştı?
 

Baykal’ın kaset skandalı üzerine sayısız spekülasyon üretildi. İçlerinde benim de bulunduğum birçok kişi olayı yorumlayıp o görüntülerin yayınlanmasının sebeplerini, olası faillerini, siyasi sonuçlarını kendince açıklamaya çalıştı. Bu yorumların içinde en ilginç olanlarından biri de Vatan gazetesi yazarı, CHP’li Zülfü Livaneli’ye aitti. Livaneli söz konusu görüntülerin 8 yıl önce kaydedildiğini, sonra bir şekilde AKP’nin eline geçtiğini ve o vakitler siyasi yasaklı olduğu için milletvekili seçilemeyen Tayyip Erdoğan’ın parlamentoya dönebilmesi için şantaj olarak kullanıldığını ima ediyordu.

Livaneli’nin elinde şantaj iddiasını kanıtlayacak delil var mı bilmiyorum ama söylediğinden öncelikle şöyle bir sonuç çıkıyor: “Bu görüntüler gerçek. Görüntüdeki kişiler arasında bir ilişki mevcut ve bu ilişkinin en az 8 yıllık bir geçmişi var.”

Buna bağlı olarak da şu sonuca varıyoruz: “Görüntüler 8 yıl öncesine ait olduğuna göre, bu görüntüleri kaydedip elinde bulunduran AKP veya onunla ilişkili kişiler değil, bizzat Baykal’ın çevresinden birileridir. Bu görüntüler bir şekilde Erdoğan’a ulaştırılmış, o da bunu Baykal’a karşı koz olarak kullanmıştır.”

Livaneli’nin bu ima yollu iddiasıyla ilgili olarak ne Baykal ne de Erdoğan doğrudan bir açıklama yaptı. Ancak Baykal istifa kararını açıkladığı konuşmasında Livaneli’nin iddiasını dolaylı biçimde cevaplayıp olayın iki hafta öncesine ait olduğunu söyledi. Yani Livaneli’yi yalanlamış oldu. Gerçi Baykal’ın olayla ilgili açıklamasının her cümlesi sorunlu, çelişkili ve muğlak ama Livaneli de şu ana kadar iddiasını kanıtlayacak bir şey sunmadı, zaten tartışmayı da devam ettirmeyip sustu.

Peki, acaba o vakitler Baykal Erdoğan’ın milletvekili seçilebilmesi için önündeki engelleri kaldırılmasına niçin yardım etti?

Esasında Türkiye’de güncel siyaseti takip edenler için bu sorunun cevabı o kadar da zor değil. O vakitler Baykal’ın Erdoğan’a yol vermesi için Erdoğan’ın şantaj yapmasına hiç lüzum yoktu. İşin içinde Livaneli’nin iddia ettiği şekilde bir komplo, şantaj faktörü var mıdır bilemeyiz ama Baykal'ın davranışının sebebini o dönemin siyasi şartlarında aramak daha doğru olur.

Erdoğan’ın milletvekilliği yasağının kaldırıldığı dönemdeki siyasi ortamı biraz hatırlayalım. 2003 yılı kışında dünyada büyük bir siyasi kriz vardı. ABD, güney komşumuz Irak’a saldırmaya hazırlanıyor, bunun için Türkiye’den de yardım ve destek istiyordu. Türkiye çok zor bir tercihle karşı karşıyaydı; ABD’nin yanında yer alsa hem kendi hem de dünya Müslümanlarının kamuoyunda emperyalist bir işgale yardımcı olmakla suçlanıp hedef haline gelecekti. ABD’ye karşı çıksa bu defa en büyük müttefikini en zor zamanında yarı yolda bırakmış olacak ve AKP hükümeti güvenilmez bir yönetim olarak ABD’nin düşmanlığını kazanacaktı. AKP ne yönde karar verirse versin bu tercihten zararlı çıkacak ve yıpranacaktı. Yani AKP Hükümeti tam bir açmazla, tam anlamıyla “iki ucu pis değnek” durumuyla karşı karşıyaydı. Nitekim o zamanlar her şeye müdahale edip Hükümetlere direktif veren askerler bu zor kararın etkilerinden kendilerini korumak için ABD’ye destek konusunda tarafsız kalıp topu Hükümete attılar. Hatta o günlerde AKP’ye karşı planlanan askeri darbe de sırf bu yüzden hayata geçemedi.

İkincisi; Türkiye o yıllarda tarihinin en büyük ekonomik krizinden yeni yeni çıkıyordu. Herkes ABD-Irak savaşının Türkiye ekonomisini daha da zor duruma düşürmesi ve 2001 krizinin en kötü günlerine yeniden dönülmesinden korkuyordu. Yani o anda Türkiye’de Hükümet olmak ateşten bir topu kucağında taşımakla aynı anlama geliyordu. Ufukta korkunç bir siyasi ve ekonomik kriz görünüyordu ve işin kötüsü krizin merkezi bu defa Türkiye olmadığı için Hükümetin bununla başa çıkabilme şansı da çok düşüktü.

Üçüncüsü; o günlerde Başbakan olan Abdullah Gül, ılımlı kişiliği, kimseyi rahatsız etmeyen siyaset tarzı nedeniyle AKP’li olmayanlardan bile kabul görüyor, Erdoğan’a nispetle halkın daha geniş kesimlerinden destek alıyordu. Yani bu durumda AKP Hükümeti Irak savaşı ya da başka sebepler yüzünden yıpransa bile AKP’nin asıl lideri olan Erdoğan bu şekilde perde gerisinde kaldığı için denenmemiş bir lider olarak yedekte bekleyecekti. Bir sonraki seçime Erdoğan siyasi yasağı bitmiş ve yıpranmamış olarak girebilecekti.

İşte bu gidişi gören kurt politikacı Baykal, Erdoğan’ı oyunun içine çekip yıpratmak istedi ve Erdoğan’ı başbakan yapacak yolu açtı. Aslında Baykal’ın bu amacını ilk defa açıklayan da yine Livaneli olmuştu. Livaneli bir yazısında, 2002 seçimlerini CHP’nin kazanamadığı için Baykal’ın hiç üzülmediğini ve yakınındakilere, “Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor, iyi ki biz iktidarda değiliz, bunlar (AKP) hazırlıksız geldiler, her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırıp rezil olacaklar” dediğini aktarmıştı. Baykal Erdoğan’a bu umut ve beklentiyle yardımcı oldu ama tıpkı bu beklentiyle darbe yapmayan cuntacılar gibi o da yanıldı! Keser döndü sap döndü, gün döndü hesap döndü, AKP ve Erdoğan o badireleri biraz da şanslarının yardımıyla birer birer aştı.

İşte Baykal’ın Erdoğan’a milletvekilliği ve başbakanlık yolunu açmasının gerçek sebebi budur. Bunun arkasında öyle kaset, komplo, şantaj falan aramaya gerek yoktur. Yani ortada şantaj değil Baykal’a ait bir hesap hatası var!

Yok eğer bu iddiayı ortaya atan Livaneli bu konuda benden daha fazla şey biliyorsa, elinde bu iddiaya dair kanıtı varsa, bunları açıkladığı anda teorimin çöktüğünü kabul edip bu konuda ondan özür dilerim.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..