Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '13

 
Kategori
Anılar
 

Zulüm suçsuz ve savunmasız insanları vuruyor

Zulüm suçsuz ve savunmasız insanları vuruyor
 

İnsan düşünmeden edemiyor. Olan bitenlere kayıtsız kalamıyor. Yoğun düşünceler içinde bir iki saatte olsa belki uyurum diye gözlerimi kapamam işe yaramadı. Uykusuz ve yorgundum. Havasız ve sıcak kalan salonun pencerelerini açtım. İçeri dolan serin havayı ciğerlerime çektim. Eşim ve çocuklar derin uykudaydılar. Hele oğlumun dudaklarını sündüre sündüre uyumasını seyretmek bir ara beni rahatlattı. Gözlerim nemlendi baktıkça.
Geçmişin bıraktığı üzücü acı etkiyi vücudumun tüm hücrelerinde hissetmiştim. O acı ki bir humma ateşi gibi vücudumu sarıp sarmalamış, sıkıca tutunduğu yerde kıpırdamaz olmuştu. Recep ve ailesinin ve diğerlerinin duyumsadığı yıkıcı ateş daha etkili olmalıydı. Yanına gittiğimde ananın yüzü öfkeyle gerilmişti. Göz pınarlarında her an dökülmeye hazır yaşlar birikmişti. Şaşkınlık ve kızgınlıkla etrafa bakışları korkutucuydu.
Yaşadıkları çaresizliği, öfkeyi ve şaşkınlığı birileriyle paylaşmak, belki de biraz ferahlamak istiyorlardı ama yaşanan onca acı unutulacak gibi değildi, hele de çok sevdikleri oğullarını bir daha göremeyecek oldukları için.
Yeryüzünün değişik coğrafyalarında yaşanan benzeri acıları da hatırlatıyor yaşananlar. Benzerliği pek olmasa da geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalan hayatları da sorgulamak durumunda kalıyor insan. Diğerlerinin varlığından çoğu kez bir kamyon kasasında, konteynerlerin içinde üst üste; karlı, buzlu dağ yollarında donma riskiyle, savaşlardan, zulümden, ayrımcılıktan, canına kast edenlerden kaçarken yaptıkları ölümcül yolculuğun hayatlarını karartmasında; ya da denizin ortasında batan bir teknede yaşamlarını kaybettiklerinde veya kentlerin kenar mahallelerinde, onbeş- yirmi kişi bir arada paylaştıkları odada çıkan yangında öldüklerinde haberimiz oluyor.
Zulüm suçsuz ve savunmasız insanları vuruyor. Geride kalanları amansız acılarla baş başa bırakarak yapıyor bunu. Zulümden kaçan bir sığınmacının hayatını kaybetmesiyle, bir gözü dönmüş cahilin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybedenlerin hiç farkı yok. İkisi de yaşama, yaşamın kutsallığına kast edenlerin ortaya çıkardığı bir sonuç. İkisi de insan haklarına vurulan bir darbe.
Düşüncelerin ağırlığı altında geçen dakikalarda susamıştım, içim yanıyordu, yüreğim fena halde çarpıyordu. Bunca yıllık yaşamımda kendini bilmez biri yüzünden bu duyguları yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi. Açık pencerenin yanına giderek serin havadan derin bir nefes daha almak için ayağa kalktım. Biliyordum ki her ölüm erken ölümdü. Fidan gibi delikanlı kara toprağa girmişti. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak olanaksızdı. İnsan tanıdığı birini kaybederse, akrabası dahi olmasa etkileniyordu. Benzer olayın kendi başımıza geleceğini düşünmek ise yıkıcıydı. Bu bağlamda anaya ve ailesine, Recep’e zor günlerinde destek vermek aklı başında herkesin görevi olmalıydı. 
 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..