Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '10

 
Kategori
2010 Dünya Kupası
 

Zurnada peşrev olmaz "vuvuzela"

Zurnada peşrev olmaz "vuvuzela"
 

Vuvuzela"arı kovanı"


Dünya kupası maçlarını izlemek için Tv nin başına geçtiğimde,

Hiçbir armoni, hiçbir ritm.. Beste içermeyen,

Biteviye.. Nefes almamacasına.. Nereden nasıl çıktığı belli olmayan,

Arı kovanı hükmünde… Müthiş baş ağrıtan sesi duyduğumda,

İrkildim, ufaldım, daraldım.!

Futbol temaşamıza yerleştirilen.. Provokasyon ses bombaları mahiyetinde kullanılan bu “zurnalara”.! Öfkelendim.!

Futbolun, fantastik hareketlerine.. Kaçan gollerine, atılan çalımlarına, gollerine duyarsız,

Bu insan kalabalığı tarafından,

Soluksuz üflenen bu zurnalara kıl oldum.

Futbolun seyrine odaklanamayan.. Zurnaya endeksli nefesleri biçare buldum.

Diğer takımlara ve seyirciye aldırmayarak..

Zurnalarıyla sürekli gürültü üreten,

Esaret zincirleri odaklı.. Bir Güney Afrika ödemi sanki bu.

Geleneksel müziğin bu kadar itici geldiği bir başka örnek.. Atmosfer tasavvur edemiyorum.

Tek kelime ile rezalet bir durum.. Ufuksuz, sarhoş, kendinden geçmiş ne haldir bu.

Kara sinek’lerin istilası var sanki..

Arı kovanına çomak sokulmuş.. Robotik sesler muamması oluşturan,

Orta kulak iltihabı korkuları üreten bu şamata.. Neyin nesidir.

Duygusuz ve son derece ilkel bir tezahürat şekli.. Dünya Kupasına taşınmış..

Sadece öttürmeği tezahürat olarak algılayan Güney Afrika,

Geleneksel vuvuzela’ları sayesinde Dünya Kupası temaşasını.. Bu önemli gelenekleriyle sabote ediyorlar.Haberleri yok.

Bu çalgı, bu sözüm ona zurna (vuvuzela), futbol izleme zevkini, anlatım dilini, o muhteşem atmosferi yerle bir etmeye yetiyor..

Notasız, deliksiz bu Güney Afrika zurnası 127 desibellik ses gürültüsüyle

Dünya Kupasının muhteşem armonisine, gölge düşürmüş..

Dünya Kupası belki de sadece bu gürültüsüyle anılır olmayı.. Güney Afrika sayesinde ne yazıktır.. Başarabilmiştir.

Gürültüsünden başka hiçbir harbiyesi olmayan bu geleneksel zurnalar, Dünya Kupasının tadını kaçıracağa benziyor.

Muhteşem stadlar, görkemli açılışlar, onca emek ve kotarılan işler..

Bir zurna.. Üflenen bir soluk ile bir çırpıda mahvoluyor.

Bu zurnanın, bu vuvuzelanın nota delikleri olmadığından,

Biteviye aynı ses ve ne olduğu belli olmayan.. Arı kovanı misali bu uğultulu gürültü.

Hiçbir harbiyesi, notası, güftesi, bestesi olmadığı için beni rahatsız ediyor.

Tıpkı dilinde kemiği olmayanların,

Notasız, öngörüsüz... Fütursuz söylenen sözcükleri.. Cümleleri gibi,

“Zurnada peşrev olmaz”mış. Doğrudur.

Zurna bu.. Adı üstünde..

Otur üfle.. Kalk üfle.. Yürü üfle,

Gelirken üfle.. Dönerken üfle.. Giderken üfle..

İzlerken üfle..

Notasız, bestesiz, vefasız hallerinde.. Düşünmeden.!

İster üfle,

İster söyle..

Ne zurnanın nota deliği var,

Ne de dilin kemiği..!

Üfle babam üfle.!

 
Toplam blog
: 62
: 690
Kayıt tarihi
: 04.01.07
 
 

Aşçıları ile ünlü Mengen doğumluyum. Beden Eğitimi Öğretmeni, güzel sanatlara ilgili, sporu mesle..