Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '18

 
Kategori
Sinema
 

“Abla” 37. İstanbul Film Festivali’nden Birkaç Film İzler, İki de Vizyondan…

“Abla” 37. İstanbul Film Festivali’nden Birkaç Film İzler, İki de Vizyondan…
 

Nothingwood, film afişi


Eski evine yeniden taşınmaya kalkışmamış olsa “abla”, “son zamanlarda sinemada yeni bir söz yok” diyerek, epeydir boşladığı, -adının Sinema Günleri olduğu başlangıcından beri izlediği- film festivalini bu yıl da izlemeyecek. Lalekart’lı kız kardeşi, 37. İstanbul Film Festivali programını okuyup seçimini ilk iki seansla sınırlayan “abla”nın biletlerini o gelmeden hazır eder. Gündüz seansları 8 TL’den on üç festival filmi izleyen “abla” iki de vizyon filmi izler, on üzerinden bir de puanlama yapar.

Atölye (3p)
Başrolünde terkedilmiş bir tersanenin olduğu filmin kişileri, tanınmış bir yazarla bir cinayet romanı yazmaya niyetlenmiş, değişik dinlerden bir grup -Fransa’nın sömürgelerinden, zamanında kendilerinden (ç)alınanın peşinden gelenlerin çocukları- öfkeli genç. İçlerinden -sıra dışı- biri, finalde “cinayet işlemek için özel bir nedene gerek olmadığını, sadece sıkılıyor olmanın katil olmaya yeteceğini” söyler. Kendince bir gerilimi olsa da film “abla”yı fazlaca etkilemez. (1)

Korkunç Anne (2p)
Gürcü yönetmenler Babluani kardeşlerin 13 ile Miras filmlerine bayılan “abla”nın, belki de bu yüksek beklentiyle izlediği, babası ile kırtasiyeci dışında kimsenin değerini anlamadığı bir roman yazan ve böylece ailesini karşısına alan 50’li yaşlarda Korkunç Anne, bir ihtimal kendisiyle yüzleşmesi gibi bir duygu da yarattığından pek içine sinmez. (2)

Özel Mülk
60’lı yıllarda kilisenin yasaklamaya çalıştığı film kaybolur, bulunup elden geçirilir ve Gömülü Hazineler bölümünde izleyiciye sunulur. Gerilimi yerli yerinde, zamanına göre öncü film, bugün artık son derece masum kalmakta. “Abla” beğenir ama çok da etkilenmez. (3)

Ağacın Altında (1p)
Kara komedi olarak Antidepresan bölümünde yer alan film, sonlara doğru “abla”nın gözünü yumup izlemediği kadar şiddet içerir. Bir yanıyla tümü çeşitli derecelerde kaçık ana karakterlerden biriyle, evinin önündeki 20 yıllık yabani çitlembiğin kesilmiş olması dolayısıyla bir özdeşlik kursa da “abla”, birçok kez “Allah bildiği gibi yapsın”dan öte geçmemiş, daha da çok “”Allah yeşil bilinçlerini yükseltsin” demiştir. (4)

Yeşil Sis
Yüz küsur film ve diziden harmanlanarak yapılmış film Cinemania başlığı altında gösterilir. Sinemada yeni bir söz arar, beklerken “abla”nın hayâli bu tarz, -daha çok teknik- bir yenilik değildir. Hatta sonradan kız kardeşleriyle konuşurken filmi sinemada yeni bir söz olmamasına kanıt sayar; “abla”ya göre sinemada yapılacak her şey yapılmış, her söz söylenmiş, sıra teknik cambazlıklara gelmiştir. (5)

Ona İyi Bak (5p)
“Abla”nın ilgiyle, beğeniyle izlediği filmin bir kısmı yakın zamanda gördüğü Kolombiya’da geçer. Üç aşağı beş yukarı ülke gerçeğine aşina olan “abla”,  –suçluluk duyan refah toplumu psikolojisiyle- Avrupa’da evlât edinilen, anne öldüğünde geride kalan altı yaşındaki küçük oğlan ile acısı taze, neyi nasıl yapacağını bilemeyen babanın, sonu tatlıya bağlanan kötü zamanları konulu filmi hüzünle izler. (6)

Sergio &Sergei (9p)
Şahane bir Küba filmi; Antidepresan başlığını hak etmiş, hem de müthiş politik mizahı da barındırır pek güzel bir film. Berlin duvarı yıkılır, SSCB dağılır, o ara Küba yalnızlaşırken uyduda bir kozmonot bütçe el vermediğinden yüzüstü kalır. Küba’daki, alt komşusu Amerika’ya kaçmaya çalışanlar için ha bire sal yaparken, -işe yaramaz oluvermiş- Marksist Felsefe okumuş akademisyen, babasının telsiz aşığı Amerikalı arkadaşı ve uydudaki kozmonot genellikle de izinli frekans dışında konuşur dururlar. Sonunda kozmonotun Dünya’ya dönüşü, elinde kutularını tuttuğu kola şirketince kurtarılışı böylece organize edilir. “Abla”nın izledikleri arasında en iyilerden… (7)

Kış Işığı
Bergman 100 Yaşında bölümünden Kış Işığı, adını hak eder biçimde loş, puslu ve soğuk. Tanrı konusunda şüpheye düşmüş rahip bir yandan kendisini seven kadını soğumuş kalbiyle reddederken, kendini net olarak ifade ettiği anda, kendisinden desteğini dileyip danışan bir kilise üyesinin intiharına neden olur. İnançsızlığın soğuğu neredeyse salonda bile algılanır. Saygı filmlerinden. (8)

Düğün Davetiyesi (8p)
Dünya Festivallerinden bölümünden bolca ödüllü Düğün Davetiyesi çok hoş bir Filistin filmi: Gerçek yaşamda da baba-oğul, kızının-kız kardeşinin davetiyesini dağıtmak üzere kapı kapı dolaşırken, her yerde sevinçle, bin bir ikramla karşılanırlar. Baba bir yandan kırmızı pantolon üzerine pembe gömlekli, İtalya’da tasarımcı olarak çalışan oğlu için bir kız bulma, oğlunu memlekete geri getirme dileğindedir. Anne yıllar önce iki çocuğunu öğretmen babaya bırakır Amerika’ya kaçmıştır, düğüne gelişi kocasının ölüp ölmemesine bağlıdır. Bir yandan, babasının hayatla başa çıkma tarzını (yalvarma) sert biçimde eleştiren genç adam, içten içe bilir ki bu toprakların gerçeği, onun uyumlanmaya çalıştığı Batı’dan çok farklıdır. Finalde, gün batarken kahvelerini, hiç küslük olmadan, hiç tartışmamışlar gibi sessizce içerler. “Abla” huzurlu, sevgi dolu bu filmi çok sever. (9)

Düğünümüz Var (7p)
Fransızların bazı kötü sürprizler barındıran komedi filmlerine karşın Antidepresan bölümünden Düğünümüz Var, düğün organizasyonu yapan küçük bir firma patronu ile çalışanları çevresinde döner, çok da eğlencelidir, “abla” beğenir. Film biter; birlikte Küba’ya gittikleri arkadaşı, ablası ve “abla”, yarım saat içinde Nişantaşı’ndan Beyoğlu’na nasıl ulaşacaklarını düşünürken, arkadaşı telefonuyla 16 dakikada Tarlabaşı Bulvarı’na ulaşabilecekleri rotayı belirler. Derken, bir boş taksi de bulur yola koyulurlar. Sürücü gözetim altında bir mahkûm; film festivali izleyicisi olduklarını anlayınca, hapishanede, -bir tür dostlar alışverişte görsün yaklaşımıyla, yanıtını belli sorularla- psikolojik durumlarını öğrenip, beş bin lira da ücret alan görevlileri anlatır. İki film arasında bir filmlik macera yaşayan üçlü Tarlabaşı’nda indiğinde, filmin başlamasına 10 dakika reklam ilavesiyle yirmi dakika vardır, “abla”ya kalırsa mucize! (10)

İtaatsizlik (6p)
Bir Gala filmi; İngiltere’de tutucu bir Musevî topluluğunun dinî lideri, özgürlük, özgür seçim üzerine güzel bir konuşma yaparken ilerlemiş zatürree yüzünden ölür. Kısa saçlarını bir örnek peruklarla örtmüş, aynı renk kapalı giysiler içindeki topluluk kadınlarından biri, ölen hahamın -Amerika’da fotoğrafçı olan- kızını haberdar eder. Babasının affetmediği, toplulukça soğuk karşılanan kız ile arkadaşı arasında, cinselliğin yalnızca üreme amacıyla yaşandığı topluluğun hoş görmesi mümkün görünmeyen –“abla” geçen festivallerden birinden de erkek eşcinselliği ile ilgili iç acıtan filmi hatırlar- ilişki alevlenir. O ara hamile olduğunu da öğrenen genç kadın, kocasından kendisini, çocuğunu, seçimlerini kendisinin yapabileceği bir ortamda büyütmek üzere özgür bırakmasını diler. “Abla” merak eder, “Musevî toplumu bu konuda ne düşünür acaba?” (11)

Nothingwood (10p)
“Abla”nın izlediği filmler arasında en iyisi, başyapıt ilân ettiği film, Yeni Dünya’nın muhteşem bir “Yeni İnsan”ını tanıtan bir belgesel: “Hollywood, Bollywood; bu da Nothingwood” der Afgan sinemacı Salim Şahin, “para yok, imkân yok, hiçbir şey yok!”. Sovyetlerle, sonrasında iç savaşta ara vermeksizin yüzden fazla film yapan, –sinemaya gidiyor diye sürekli dayak yediği ağabeylerinden birinin “ilk filmleri film bile değildi, sokakta karşılaştığı kötü adamların dayak yediği, konusu bile olmayan filmlerdi” diye anlattığı- Şahin, ülkenin trajedisini belgeleyen Sonia Kronlund’un, filmlerinin ne denli izlendiğini görünce “burada şimdiye dek atladığım bir şey var” demesine neden olup belgesele de konu olmuş. “Ne yapılıp edilip” der “abla”, “izlenilmeli…” (12)

Abrakadabra (4p)
Amatör sihirbazın, akrabalarının düğünü sırasında, çalan cep telefonu ve aynalı top aracılığıyla, kuzeninin kocasının bedenine yerleşmesine neden olduğu şizofren katilin ruhunu, yerinden etme çabalarını anlatan filmde, gerilim, komedi, nostalji, romantizm, bir antidepresan filme ne gerekiyorsa hepsi var. (13)


Festival dışı izlediği yerli Arapsaçı, vasatken kardeşlerinin, gösteriminde yönetmen ve oyuncu katılımının yarattığı coşkuyla olsa gerek, beğenip önerdikleri -Sundance 2018 ödüllü- Kelebekler’i “abla” çok özentili bulur, beğenmez.

 

(1)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/atolye

(2)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/korkunc-anne

(3)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/ozel-mulk

(4)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/agacin-altinda

(5)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/yesil-sis

(6)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/ona-iyi-bak

(7)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/sergio-sergei

(8)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/kis-isigi

(9)- http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/dugun-davetiyesi

(10)-http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/dugunumuz-var

(11)-http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/itaatsizlik

(12)-http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/nothingwood

(13)-http://film.iksv.org/tr/otuzyedinci-istanbul-film-festivali-2018/abrakadabra

 

 

 

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..